GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:21.12.2023

DEM PARTİ GRUBU ADINA SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizleri izleyen halklarımızı ve cezaevinde rehin tutulan siyasi tutsakları, yine cezaevinde insanlık suçu olan tecride karşı açlık grevi başlatan siyasi tutsakları ve dışarıda adalet nöbeti tutan annelerimizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçeler çok önemli siyasi, ekonomik ve yönetsel belgelerdir. Bir ülkenin demokrasisi, eşitlik, özgürlük, adalet ve üretim politikaları ne kadar güçlü ve ne kadar katılımcı olursa ekonomisi de o kadar güçlü olur. Bütçe hakkı, ülkede yaşayan bütün toplumsal kesimlerin, grupların, bu grupları temsil eden Meclisin hakkıdır. Bütçe görüşmelerinde kadınların, emekçilerin, çiftçilerin, gençlerin, kısacası halkların talepleri, hakları, önerileri dikkate alınmadan Meclis bütçe hakkı gasbedilmiştir, Meclisin en önemli işlevlerinden biri olan denetim hakkı yok sayılmıştır. İktidar partisi tek adamdan ibaret olduğundan, onlar herhangi bir denetleme inisiyatifi geliştiremeyeceğinden, muhalefet hariç, sadece kendi partimden iki örnek verirsem herhâlde daha iyi anlaşılır. Partimin 27'nci Dönemden bu yana 258 kanun teklifinden sadece 1 tanesi dikkate alınmış, yine 175 araştırma önergesinden hiçbiri dikkate alınmamıştır.

Dünyada bir sistem krizinin ve ekonomik krizin olduğu bir gerçektir ancak bu krizlerin en dip noktasını maalesef ülkemiz yaşamaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri de tek adam rejimidir. Tek adam rejimiyle birlikte ülke neredeyse kararnamelerle, genelgelerle ve torba yasalarla yönetilir hâle gelmiştir. Dolayısıyla, bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir işlevi ve itibarı kalmamıştır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir işlevi ve itibarı kalmamıştır; Türkiye Büyük Millet Meclisi şekil şartını yerine getiren bir pozisyona itilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, bir cumhuriyet olma özelliğini yitirmiş, demokrasinin esamesi okunmayan bir derebeylik yönetimiyle yönetilmektedir. İktidar milletvekilleri ve bakanları tek adamın emirlerini yerine getiren birer figür hâline gelmemelidirler. Halkların, temsilcileri aracılığıyla ortaya koyduğu irade yok sayılmıştır. Dolayısıyla, bu bütçe halkların değil; savaşın, yoksulluğun ve sarayın bütçesidir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi; daha fazla vakit kaybetmeden halklardan aldığı sorumluluğu yerine getirmeli, iradesine sahip çıkmalı ve tek adam vesayetine son vermelidir; her şeyden önce, ülkenin demokrasisi, barışı için sorumluluklarını yerine getirmelidir; bu temelde, öncelikle Kürt sorununun demokratik çözümü için inisiyatif almalı ve somut adımlar atmalıdır; yine, milyonlarca yurttaşın ana dili olan Kürtçeye tahammülsüzlükten vazgeçmeli, kamusal alanda Kürtçenin kullanılması için somut adımlar atmalıdır. Bu Meclis, tecridi konuşmalı ve insanlık suçu olan tecride karşı inisiyatif almalıdır. Bu Meclis, cezaevlerinde işkenceye dönen hak ihlallerine ilişkin çözüm üretmelidir. Bu Meclis; kadın katliamlarına, cezasızlık politikalarına, kolluk şiddetine karşı çözüm üretmelidir; her geçen gün kullanım yaşı aşağıya inen uyuşturucu bağımlılığının önüne geçmelidir. Tüm bunlara, temsilcisi olduğumuz halkların ihtiyaçlarına, sorunlarına çözüm bulma sorumluluğumuz ve zorunluluğumuz vardır. Meclis, trajikomik bir şekilde, vekillerimizin denetleme sorumluluğu kapsamında verdiği önergeleri, sansür ve tecrit uygulayarak makul olmayan gerekçelerle iade etmektedir. "Kürt illeri" "Ankara katliamı" "Suruç katliamı" "cinsel şiddet" ve benzeri sözler, kelimeler önergelerin iade etme gerekçesi olarak sunulmuştur. Bunları daha fazla uzatabiliriz ama bunlar kabul edilebilir söylemler ve gerçeklikler değildir.

Meclisin sorumluluk alması gereken bir diğer konu da irade gasbı, demokrasi ayıbı olan kayyumları biran önce feshetmesidir. Zira kayyum atamanın tek gerekçesi de Kürt halkının göstermiş olduğu irade -bütün baskılara, bütün zulme rağmen- karşısında düşülen acziyetten başka hiçbir şey değildir.

Mecliste danışman kadrosunda çalışan ve milletvekillerinin kolu ayağı olan danışman arkadaşlarımızın da hak gaspları devam etmektedir. Danışmanların özlük hakları, kıdem tazminatları aynı statüde çalışan sözleşmeli memurla eşitlenmelidir. Kurumlardan gelen danışmanlar yol, kıyafet, yemek, mesai gibi birçok haktan mahrum kalırken aynı zamanda kurumlardan çok daha düşük ücretle emekli olmaktadırlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİHE AYDENİZ (Devamla) - Danışmanların hak gaspları bir an önce giderilmeli ve iş güvencesi sağlanmalıdır. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)