GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:21.12.2023

CHP GRUBU ADINA GÖKÇE GÖKÇEN (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz alıyorum.

Bu ay 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü geçirdik. Bunun, hem ülkemizde hem dünyada kutlayacağımız bir gün olmasını dilerdik fakat Gazze'de Filistinlilerin katledildiği günlerde, özellikle çocukların ve kadınların çektiği acıları tüm dünyanın görmesini ve uluslararası toplumun bu katliamlara artık seyirci kalmamasını umuyoruz. Bu vesileyle İsrail'e sevkiyat yapan denizcilik firmalarının AKP'li siyasetçilerle ve aileleriyle ilişkilerini açıklayan Gazeteci Metin Cihan'ın "tweet"lerinin mahkeme kararıyla sansürlendiğini de hatırlatmak isterim. Burada, sözde kınamalar ve sembolik eylemlerle değil ancak tutarlı ve kararlı bir duruşla Filistin'e destek olabiliriz. Sansür, tam da bu tutarlılığı zedelemektedir.

Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç bir soruya cevap vermek yerine "Konumuz Filistin." demişti. Konumuzun ne olduğunu kısaca açıklayacağım. 38 yaşında, 2 çocuk babası, gencecik bir motokurye; bir diplomat arabası çarpıyor, olay yerinde yaralı bekliyor. Yunus Emre Göçer'i öldüren kişi Somali Cumhurbaşkanının oğlu. Kaza 30 Kasımda yaşanıyor, Somali Cumhurbaşkanının oğlu 2 Aralıkta yurt dışına kaçıyor, 6 Aralıkta Yunus Emre Göçer hayatını kaybediyor; çoktan yurt dışına kaçmış olan katil için, alay eder gibi, 8 Aralık tarihinde yakalama kararı çıkartılıyor. Adli Tıp raporu çıkıyor, katilin gelip gelmeyeceği tartışılırken yeni görüntüler ortaya atılıyor. Yargılanacak olan kişi, tıpkı üç ay önce dans hocası Saliha Alemdar'a çarpan Suudi turist gibi burada değil, yurt dışında. Değerli milletvekilleri, buradan Cumhuriyet Halk Partisi adına uyarıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti devleti bir sömürge ülkesi değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Bu ülkenin vatandaşı, 2 çocuk babası Yunus Emre Göçer'in davası sahipsiz değildir. Gerçekleri sansürle, baskıyla, gözaltıyla, dezenformasyon yalanlarıyla susturamazsınız; bu ülkenin onurunu beş kuruşa başka devletlerin başkanlarının oğullarına satamazsınız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Filistinlilerin acısını bu ülkenin evlatlarının acısını örtmek için kullanamazsınız.

Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı tam da bu kürsüden tarikat ve cemaatleri sivil toplum örgütü olarak ilan etti, onlarla protokol yapmaya devam edeceklerini söyledi. Ben, işte, o sözde sivil toplum örgütlerinden birini buradan size hatırlatacağım. Hiranur Vakfında 6 yaşında zorla evlendirilen, yıllarca istismara uğrayan bir kız çocuğu; yaşı 2012 yılında hastanede büyütülüyor, bunun üzerine takipsizlik kararı veriliyor. Bu kız çocuğu büyüyor ve yıllar sonra karşısında koskoca bir güçle, bir cemaatle mücadele etmek zorunda kalıyor. Millî Eğitim Bakanı sanki bu kız çocuğu herkesin gözü önünde yıllarca köleleştirilmemiş gibi, 15 Temmuzda bir sözde hoca efendinin cemaati tarafından tam da bu Meclis bombalanmamış gibi tarikat ve cemaatleri savunuyor. Hatırlatıyoruz: Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. (CHP sıralarından alkışlar) En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır; medeniyetin emrettiğini ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kâfidir.

Sayın milletvekilleri, bundan on yıl önce içinde bulunmaktan gurur duyduğumuz bir direniş yaşandı. Biz gençler ağacımıza, kentimize, özgürlüğümüze sahip çıkmak için sokağa çıktık; milyonlarca genç sokağa çıktı. Bu ülkede gençler öldürüldü, bu ülkede Ali İsmail Korkmaz öldürüldü, bu ülkede Ethem Sarısülük öldürüldü, bu ülkede Abdullah Cömert öldürüldü; Berkin Elvan, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik öldürüldü bu ülkede. Bu kadar yıl geçti, bu gençlerin hiçbir suçunu kanıtlayamadınız; bu kadar yıl geçti, bu çocukların katillerini tek tek korudunuz. Hiçbiri gerçek anlamda yargılanmadı, bu annelerden babalardan davaları başka şehirlere kaçırdınız, yıllarca süründürdünüz bu insanları, ifadelerde ortaklaşıldı, her nasılsa hiç kimse hiçbir olayı hatırlamıyordu bu duruşmalarda, devletin başından biri ise "Emri ben verdim, ben." diye bağırıyordu. Şimdi, bu katiller yargılanmasın diye bu çocukların hatırasına süremediğiniz lekeyi Tayfun Kahraman'a, Can Atalay'a, Çiğdem Mater'e, Osman Kavala'ya, Mine Özerden'e sürmeye çalışıyorsunuz. Can Atalay, depremde on binlerce canını kaybetmiş, geriye kalanlarını, sokaklarını mahallelerini, tarihini yaşatmak için binbir çabayla zorlukları aşmaya çalışan Hatay halkının iradesiyle seçtiği Milletvekili Can Atalay tam da Ali İsmail'in, Berkin'in, Medeni'nin, Ethem'in, Ahmet'in, Hasan Ferit'in katilleri yargılanmasın diye cezaevindedir. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç kimse önümüze getirilen devlet krizinin mahkemeler arasında basit bir yorum farkı olduğunu iddia etmesin. Anayasa'nın 153'üncü maddesi açık "Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar."

Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi bugün bir ihlal kararı daha verdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı yalnızca Anayasa'yı çöpe atma, Anayasa'ya karşı bir darbe girişimi değil, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisimize karşı bir had bildirme girişimidir. Kimin milletvekilliğinin düşürülüp düşürülmeyeceğine karar verecek olan burasıdır. Yasalara uygun bir şekilde seçilen, milleti temsil eden milletvekilinin görevini yapmasını sağlaması gereken burasıdır. Hiç kimse Anayasa'yı, yasaları çöpe atmaya kalkamaz. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisine had bildiremez. Hiç kimse Cumhur İttifakı'nın içindeki sorunları bir devlet krizi çıkararak örtemez. (CHP sıralarından alkışlar) Hiç kimse ifade özgürlüğünün olmadığı bir yerde, devlet organlarının denetlenmediği bir yerde "Anayasa değişikliği" adı altında bu halka sahte gündemler dayatamaz.

Sayın milletvekilleri, Hükûmet yetkilileri gerçek suçlarla mücadele etmek yerine siyasi düşüncelerin peşinde koşmaktadır. Bakanlığın asıl görevi bu suçları önlemek ve cezasızlıkla mücadele etmektir. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre, kasten öldürme suçunda son bir yılda yüzde 17 artış, kasten yaralama suçunda son bir yılda yüzde 11 artış, çocukların cinsel istismarında yalnızca son bir yılda yüzde 33 artış, uyuşturucu suçlarında yalnızca son bir yılda yüzde 25 artış yaşandı. Toplumumuzun yaşadığı bunalımın en gerçek ve acı tablosu budur. Adalet Bakanlığı, işini yapmak yerine kadınların haklarına göz dikmekte, Türk kadınına dünyanın birçok ülkesinden önce eşitlik hakkını tanımış olan Medeni Kanun'un değiştirilmesi için kirli amaçlar peşinde koşmaktadır.

Değerli milletvekilleri, emeğiyle geçinmeye çalışan bir vatandaşımızın can güvenliğini sağlamayan bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin gençlerinin katillerinden hesap sorulmasın diye masumları cezaevine koyan bu düzeni değiştireceğiz. Uyuşturucuyla, dolandırıcıyla, katillerle, istismarcılarla uğraşmak yerine, fikrini söyleyenle uğraşan bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Gencecik Enes Karaların, 6 yaşında zorla evlendirilen kız çocuklarının hayatını karartan bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin yurttaşlarının seçtiği milletvekilini Anayasa'yı çiğneyip cezaevinde tutan bu düzeni değiştireceğiz. Bu ülkenin yüksek mahkemesini tanımayan, Türkiye Büyük Millet Meclisine had bildirmeye kalkan bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Af yetkisini cezaevindeki askerler için değil, domuzbağcı Hizbullahçı teröristler için kullanan bu düzeni değiştireceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)