| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 21.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesiyle ilgili İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Bakanlığın bütçe sunuşunda belirttiği hususlar ile gerçek durum arasındaki çelişkilere birkaç örnek vererek sözlerime başlamak istiyorum. Bakanlığın temel hedefinin istihdamı, işçilerimizi ve işverenlerimizi korumak olduğu belirtilmektedir ancak orta vadeli programda ortaya konulan sıkı para politikası ve artan faizler istihdam ve işçi sınıfı için tam tersi bir tabloyu ortaya koyuyor. Politika faizinin arttığı ve yüzde 24'e çekildiği 2018'de 2 milyon işçi işsiz kaldı. Merkez Bankası geçtiğimiz ay Para Politikası Kurulu toplantısının ardından politika faizini 500 baz puan artırdığını ifade etmişti. Bugün itibarıyla, bu sabah itibarıyla politika faizi 250 baz puan daha artırılmış oldu.
Bakanlık tarafından hazırlanan sunuşta "Meslek hastalıklarını önleme amaçlı yapay zekâ destekli tahminsel model uygulamasını geliştiriyoruz." denilmiştir ancak Sosyal Güvenlik Kurumu meslek hastalıklarını kayıt altına dahi alamamaktadır. SGK'ye göre 2022'de 13,5 milyon işçinin çalıştığı Türkiye'de sadece 953 işçi meslek hastası olarak tespit edilirken 8 işçi meslek hastalığına bağlı olarak can verdi. Bakanlığa göre ölümlü iş kazası oranı ise 2022 yılında yüz binde 6,6'ya düştü. SGK kayıtları 2022'de 1.520 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini söylese de sadece basına yansıyan iş cinayetlerini kayıt altına alan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verileri 2022'de en az 1.843 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiğini ortaya koyuyor. Buna göre basına yansıyan ölümler dahi Bakanlık kayıtlarından daha fazla. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2022 Faaliyet Raporu'nda, 2021 yılına göre 2022 yılında 15-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısının 101 bin artışla 620 bine ulaştığı kaydedilmiştir. Buna göre sadece 15 yaş-17 yaş grubunda çalışan çocuk işçi sayısı yıllık yaklaşık yüzde 20 artmıştır. 15 yaş altı çocuk işçiler de eklendiğinde Türkiye'deki çocuk işçi sayısı milyonları aşmaktadır ancak Bakanlık bütçe sunumunda bu çocuklara ilişkin tek satır bile yer almamıştır. Çocuk işçiliğine dair sosyal politika programının niteliği ve niceliğine ilişkin bilgi verilmezken patronlara verilen 19 milyar liralık asgari ücret desteğinden övgüyle bahsedilmektedir.
Sayın milletvekilleri, çocuk işçi demişken staj ve çıraklık okulu mağdurlarının seslerini buradan duyurmak isterim. Tarafıma ve eminim sizlere de iletilen maillerde geçen bir ifade, mağduriyeti ve istismarı daha iyi anlatamazdı. "Bizler, meslek liseleri ve çıraklık okullarında okumakta iken 3308 sayılı Kanun kapsamında çeşitli işletmelerde çalışmış ve ülke ekonomisine katkıda bulunmuş fakat sigortaları kısa vade yatırılmış o dönemin çocuk işçileriyiz. Otel köşelerinde size servis yapan garsonu, sanayide arabanızın yedek parçasını üreten çocuğu, hastanede kirli bezleri toplayan sağlık meslek lisesi öğrencilerini hatırlayın ve unutmayın. Çırak işçiler uzun saatlerden, ağır çalışma koşullarından ve iş cinayetlerinden fazlasıyla nasiplerini alan bir grubu oluşturmaktadır. Çalışma hayatının en güvencesiz iş ortamına sahiptir çıraklar. Üstelik mesleki eğitim adı altında çalışsalar da yapılan araştırmalar çoğunun temizlik, getir-götür gibi vasıfsız, niteliksiz işlerde uzun saatler çalıştırıldıklarını ortaya koyuyor."
Sonuç olarak, gelinen noktada bu çocukların haklı talebi çıraklık ve staj yaptıkları dönemlerde adlarına yatırılan sigortanın ilk işe başlama tarihi olarak esas alınmasıdır. Ayrıca, bir borçlanma hakkı tanınmasını, daha önce yatırılmış olan kısa vade primlerinin dışında kalan farkın kendileri tarafından ödenmesini istemektedirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6 Nisan 2016 tarihinde verdiği (2016/481) sayılı Kararı binlerce kişi için umut olmuştu. Yargıtay, 2016'da, Almanya'da çalışan gurbetçilerin meslek eğitim dönemlerinde zorunlu çalışmalarının sigortalılıktan sayılmasına hüküm verdi. Buna göre yurt dışında yapılan staj ve çıraklık süreleri sigortalılık başlangıcı sayılarak emeklilik hesabının yapılmasının yolunu açmıştı. Yargıtayın 2016 yılında Almanya'da çalışan Türk vatandaşları için aldığı bu doğru ve hukuken de çok değerli olan karar EYT'ye takılan bütün stajyer ve çıraklara da uygulanmalıdır. Anayasa'nın eşitlik ilkesi de bunu zorunlu kılmaktadır. Özetle, stajyerlerin ve çırakların sigorta girişleri sigortalı işe başlangıç tarihidir ve çalışma koşulları Mesleki Eğitim Kanunu'ndaki amaçları aşmaktadır. Dolayısıyla, İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olmalı ve bu doğrultuda derhâl düzenleme yapılmalıdır. Benzer düzenleme BAĞ-KUR ve SGK emeklilik prim günlerinde de yapılarak mevcut adaletsizlik giderilmelidir. SGK'li vatandaşlarımız 7200 gün primle emekliliği hak ederken BAĞ-KUR'lu vatandaşlarımız neden 9000 gün prim ödemek zorunda bırakılıyor.
Değerli milletvekilleri, emeklilik geliri elde etmesi devletin bir lütfu değil, bir görevidir. 3 Mart 2023 tarihinde yayımlanan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 8 Eylül 1999 tarihinden sonra işe girenleri kapsamamış, bir gün farkla emeklilik için çok yıl kayıpları olmuştur. Örneğin, 1995 yılında işe giren bir kadın 51 yaşında emekli olabilirken 9 Eylül 1999 tarihinde işe giren kadın ise 58 yaşında emekli olabilmektedir; bakın, arada tam yedi yıl fark var.
Yine, 1995'te işe giren bir erkek 55 yaşında emekli olurken 9 Eylül 1999 yılında işe giren erkek 60 yaşında emekli olabilecek, arada tam beş yıl fark var. İlk EYT Yasası hazırlanırken önünü arkasını düşünmeden kimlerin mağdur olabileceği hesaplanmadı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Vedat Bilgin, ısrarlı EYT soruları üzerine "EYT hakkında bir çalışmamız yok." derken Cumhurbaşkanı Erdoğan "Seçimi kaybedeceğimi bilsem böyle bir yasa çıkmayacak." demişti. Sonrasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp "Evet, EYT'yle ilgili bir düzenleme yapacağız." dedi. Aynı Bakan Bilgin, "Biz zaten EYT üzerinde çalışıyorduk." diye açıklama yaptı, ortada bir çalışma yoktu. Cumhurbaşkanı, seçim öncesi bunu gerekli gördü ve açıkladı, bu yüzden de acele bir şekilde EYT düzenlemesi hazırlandı. Şimdi önümüzde yerel seçimler var, bizim amacımız üzüm yemek, o yüzden ilk EYT Yasası'nı çıkarırken yapılan hataların yapılmamasını temenni ediyoruz. Çıraklık ve staj mağdurlarını da kapsayan bütünleyici, eşitlikçi ve hakkaniyetli bir yasa yapılması için çağrıda bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, gelelim 2024 yılı için hazırladığımız Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nize. 2022 bütçesi için 83 milyar 851 milyon 970 bin TL başlangıç ödeneği öngörmüşsünüz, ne gerçekleşmiş? Tam 123 milyar 209 milyon 586 bin 624 TL; yüzde 50'den fazla sapma var.
Gelelim 2023 bütçesine; başlangıç ödeneği olarak 160 milyar 348 milyon 125 bin TL öngörmüşsünüz, sadece altı ayın sonunda yani haziran sonu itibarıyla 113 milyar 492 milyon 344 bin 19 TL harcanmış bile. Önümüzdeki altı ay içinde en iyi ihtimalle bile bir o kadar daha harcanacağını varsayarsak 230 milyar TL'ye ulaşacak ki buda öngördüğünüz bütçenin neredeyse yüzde 70 fazlası demek oluyor. Peki, 2024 yılı için teklifiniz ne? Tam 625 milyar 780 milyon 424 TL.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSMEN KIRKPINAR (Devamla) - Türkçesi, 2023 için öngördüğünüz bütçenin yani 160 milyarın tam yüzde 400 katı. İşte, memleketi getirdiğiniz nokta burası. Yani vatandaşın bir yıl içinde tam yüzde 400 oranında fakirleştiğini bu bütçe teklifinizle itiraf etmiş oluyorsunuz. Sadece vatandaş mı? Aynı zamanda devletin bir yıl içinde aynı oranda yoksullaştığını beyan ettiniz.
Bu nedenlerle liyakatsiz bürokratlarınıza hazırlattığınız 2024 yılı bütçe teklifini kabul etmiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)