Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 43 |
Tarih: | 22.12.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKALIN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve aziz milletim; Pençe-Kilit Operasyonu'nda şehit olan kahraman askerlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum; milletimizin başı sağ olsun.
2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bütçe sadece rakamlardan ibaret bir belge olmanın ötesinde, ülkemizin geleceğini, milletimizin istikbalini belirleyecek bir rota yahut harita olma özelliği taşımalıdır. Ancak üzülerek söylemeliyim ki bu rota bizlere umut vadeden bir yol olmak yerine ekonomik istikrarsızlığın ve sosyal adaletsizliğin derinleştiği bir yolu işaret etmektedir. Bu bütçe işsizlik, enflasyon, faiz oranları gibi temel ekonomik göstergelerde maalesef umutsuz bir tablo çizmektedir. Öyle ki hedeflere ulaşmayan planlar, ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan tutarsız ve iddialı açıklamalar ülkemizin geleceğine dair ciddi kaygılar uyandırmaktadır. Bu bütçe yüksek miktarda vergilerin, zenginler için imtiyazların ve halkın sırtına yüklenen ağır vergi ve cezaların olduğu bir bütçedir. Bu bütçe Türkiye'nin sosyal ve ekonomik dengelerini altüst eden, vatandaşın cebine ve her şeyden önemlisi, umutlarına darbe vuran, sorunları derinleştiren bir bütçedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin sorunlarını çözebilmek için öncelikli olarak bir kalkınma hamlesine ihtiyaç vardır. Kalkınmanın olmazsa olmazı ise araştırma, geliştirme ve yenilik çalışmaları ve bu çalışmaların planlı bir şekilde uygulanmasıdır. Gelişmekte olan ülkelerin orta gelir tuzağına takılmasının sebebi bu ülkelerin AR-GE ve yenilik programlarına yeterli destek olmaması ve AR-GE çalışmalarının zenginliğe dönüşmemesidir.
Bakın, şimdi, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nde araştırma, geliştirme ve yenilik programı için ayrılan kamu payı 40 milyar 274 milyon liradır, bu rakamın toplam bütçedeki oranı ise yüzde 0,36 gibi oldukça düşük bir orandır; buna özel sektörün yapacağı AR-GE harcamalarını da katarsanız yüzde 1'i bile bulmayacaktır. 2020 yılı gayrisafi yurt için hasıladan AR-GE yatırımlarına ayrılan toplam pay yüzde 1,1 iken 2024 yılı için öngörülen gayrisafi yurt içi hasılaya oranın yüzde 1'in üzerine çıkacağını söylemek pek mümkün değildir. Geleceğin dünyasında rekabet edebilirliği ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ülke için bu oran oldukça yetersizdir. Dünyanın Sanayi 4.0 teknolojisini geride bıraktığı ve yeni yapay zekâ teknolojisinin kullanıma sunulduğu Endüstri 5.0'ın konuşulduğu gerçeğinden hareketle, ülkemizin her yeni yıl bütçesindeki oranının artırılması gerekirken gelecek yılın bütçesinde bu oranın düşürülmesi hedefini milletimizin takdirine bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almak istiyorsak, hâlâ böyle bir hedefimiz varsa bu hedefi ancak teknolojik gelişmelere yaptığımız katkıyla sağlayabiliriz, bu katkıyı da ancak ve ancak AR-GE çalışmalarına verdiğimiz değerle yükseltebiliriz. Bu bağlamda, Dünya Bankası verilerine dayanarak, orta yüksek gelir düzeyinde bulunan ve rekabet edebilirlik açısından ülkemize eş değer olan bazı ülkelerden örnek vermek istiyorum. Mesela, Belçika'da gayrisafi yurt içi hasıladan AR-GE çalışmalarına ayrılan pay yüzde 3,5'tir, İsrail'de bu oran 5,4'tür, Güney Kore'de ise bu oran yüzde 5'lere yaklaşmıştır, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması ise yüzde 2,3'tür. Özellikle son katılan ülkeler Bulgaristan, Polonya ve Romanya Avrupa Birliği ortalamasını bu değerlere düşürmüştür. Dünya Bankasının raporlarına baktığımızda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tamamının AR-GE yatırımlarına ayırdıkları payı her geçen gün artırdıklarını görmek mümkündür. Gelişmiş ve rekabetçi bir ekonomi oluşturmanın yolu sürekli yenilik yapabilmek ve bu yenilikleri ticarileştirebilmekten geçer, bu, sadece özel sektörde değil, kamu sektöründe de yenilikçi çözümler ve hizmetler geliştirmeyi gerektirir. Yüksek teknolojili ürünlerin üretimi, ihracatının artırılması ve böylelikle ekonomik büyümenin sağlanması güçlü bir AR-GE ve yenilik ekosistemiyle mümkündür.
Değerli milletvekilleri, yine, ülkelerin yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi içindeki paylarına baktığımızda gelişmişlikle ve zenginlikle ne kadar alakalı olduğunu görebiliriz. Bakın, bu bağlamda dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinin ortalaması yüzde 24'tür. İsrail'de bu oran yüzde 30 iken Türkiye'de sadece 3,3'tür. İsrail'in kabadayılığı acaba buna mı bağlıdır? Bu, aynı zamanda ulusal güvenlik ve savunma alanında da bağımsızlık ve güçlü bir duruş için çok önemlidir. Bir taraftan, ürettiğimiz İHA ve SİHA'larla övünürken -ki ülkemiz adına bir övünç kaynağıdır, bu çalışmalara 1990 yılından beri katkı sağlayan tüm kurum, kuruluş ve kişilerden Allah razı olsun- diğer taraftan, ALTAY tankının motorunu neden kendimiz geliştirmeyelim? Bu bağlamda AR-GE ve yenilik için ayrılan bütçenin artırılması uzun vadeli kalkınmanın önemli bir parçası olacaktır. "Araştırma, geliştirme ve yenilik" başlığı altında ayrılan bütçenin nasıl dağıtılacağına dair kesin bir ifade bulunmaması, bu alanda yapılan yatırımların etkinliğini ve şeffaflığını ciddi şekilde tehlikeye atabilir. Bu tür belirsizlikler bütçenin amacına uygun kullanılmasını engelleyebilir ve yatırımların verimliliğini düşürebilir. AR-GE ve yenilik faaliyetleri özellikle planlama ve hedef belirleme açısından yüksek düzeyde organizasyon ve netlik gerektirir. Bu alanlarda yapılacak yatırımların hangi sektörlere, hangi projelere ve hangi zaman dilimlerinde yönlendirileceğinin açıkça tanımlanması gerekmektedir. Ayrıca, bu yatırımların ve desteklerin hangi ölçütler doğrultusunda değerlendirileceği ve nasıl bir etki analizi yapılacağı da önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, tabii ki bu eleştirilerden sonra gelişmiş ülkeler seviyesinde AR-GE yapılmasının nasıl olması gerektiğine dair birkaç önerimizi de sıralamak istiyorum. Sayın Yılmaz öneri istemişti, mirî malıdır, kullanabilir. Gelin, şimdi bu AR-GE ve yenilik çalışmalarını yapacak temel unsurlara bakalım. Bu unsurların başında üniversiteler, katma değeri yüksek ürün üretme kapasitesi ve teknoloji yatkınlığı olan kurumlar ve üniversite-sanayi iş birliği gelmektedir. Bunun için başta üniversite sistemimizde "AR-GE üniversitesi" kavramına uygun bir üniversite yapılanması oluşturulmalıdır. Üniversitelerin teknolojik yapılanması "AR-GE ve ihtisas üniversiteleri" şeklinde tanımlanmalı, mevcut hantal "araştırma üniversiteleri" kavramı tekrar gözden geçirilmeli, üniversitelerin öğretim elemanı yapılanması buna göre oluşturulmalı ve gerçek manada üniversite-sanayi iş birliği geliştirilmelidir. Üniversitelerde AR-GE mühendisleri yetiştirilmesine yönelik alanlar açılmalıdır. Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde AR-GE çalışmaları yapan mevcut öğretim elemanları göstermelik değil gerçek manada desteklenmelidir. Ülkemizin teknolojik öncelik alanları gelişen ve değişen sanayi altyapısına göre tekrardan gözden geçirilmelidir. Özel sektörün teknolojik öncelikli alanlarda AR-GE ve somut teknolojik üretimleri yönlendirilmeli ve üretim yatırımları daha fazla desteklenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akalın.
MEHMET AKALIN (Devamla) - Yurt dışından teknoloji transferi daha çok desteklenmeli ve daha çok teşvik edilmelidir. Bütçede AR-GE ve yenilik uygulamaları için ayrılan pay en kısa sürede Avrupa Birliği ortalaması seviyesine yükseltilmelidir. AR-GE ve yüksek teknolojiye ulaşma çalışmalarının temelinde bilimsel araştırmalar vardır. Bu çalışmaları yapanlar da üniversite öğretim elemanlarıdır. Yoksulluk sınırında maaşlarla çalışan öğretim elemanlarımızdan teknoloji geliştirecek performans bekleyemeyiz. Bu yüzden üniversite öğretim elemanlarının maaşları ve teknoloji çalışma destekleri ivedi olarak gözden geçirilmeli ve artırılmalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)