| Konu: | 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 23.12.2023 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2024 yılı merkezî yönetim bütçesi yatırım harcamaları görüşmeleri üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün Irak'ın sınır bölgesinde terör örgütüyle yaşanan çatışmada şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine sabırlar diliyorum; yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Değerli arkadaşlar, Kamu Gözetimi Kurumuna ilişkin yaşanan mağduriyetler ve çözüm önerilerine ilişkin birkaç hususu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Kamu Gözetimi Kurumunun inceleme ve denetim faaliyetleri yol gösterici olmalı, hata bulmak ve cezalandırmak amaç olmamalıdır. Kesilen cezalar çok yüksek ve subjektiftir. Kurumca yürütülen idari ve cezai yaptırımlara ilişkin uygulamada öncelikli olarak cezalandırmanın değil, bağımsız denetimde karşılaşılan eksik ve aksaklıkların giderilmesi yaklaşımı esas alınmalıdır. Kamu Gözetim Kurumunun Kurul üyelerinden biri bağımsız denetçilerden biri olmalıdır. Alınan kararlarda bağımsız denetçilerden görüş alınmalıdır. Bağımsız denetçiler için asgari ücret tarifesi getirilmelidir. Kamu Gözetimi Kurumu görevlileri dönüşüm kontrolü için firmalara gitmelidir. Firmalar dönüşümü kendileri yapmadıkları gibi, bu konuda denetçilere zorluk çıkarmaktadır. Kurumlar arasındaki yetki karmaşası da giderilmelidir.
Değerli milletvekilleri, millî görüş hareketi faaliyet yürüttüğü bütün platformlarda millî ve manevi değerleri esas almıştır. Millî olabilmek müstemleke olmayı reddetmekle başlar. Müstemleke olmanın en bariz göstergesi faizdir. Bugün politika faizini yüzde 42,5 yaptınız. Merhum Erbakan Hocamızın dün ifade ettiği ama sizin bugünkü ahvalinizi açıklayan ifadeleriyle konuşmama devam etmek istiyorum: "Bunların ekonomiyi düzeltmek için yaptığı şey bu: 'Faizi artırayım mı? Ne kadar artırayım?' Bunlar 'Kalkınma.' der; müstemleke tipi efendileri gelir, 'Şuraya otoyol yapalım.' Niye? Kendi şirketi kâr elde edecek, kendi makineleri dururken çürümeyecek. Yeri onlar seçiyor, krediyi onlar getiriyor, yolu onlar yapıyor. Bunlar ne yapıyor? Yolun oraya yapılmasına müsaade ediyor ve kurdele kesip bir şey yapıyormuş gibi halkı aldatıyor." Bunlar Erbakan Hocanın 1992 yılında kullandığı ifadeler; bugüne ışık tutan, hatta bugünkü vahameti ortaya koymak adına eksik sayılabilecek ifadeler; dünkü müstemlekelik neyse üzülerek ifade ediyorum ki bugün 10 mislini yaşıyoruz.
Bütçe görüşmelerinin sonuna yaklaşırken burada yapılan bazı sunumlara bakıp da hayrete kapılmamak elde değil. Sayın Bakanlarımızın buradaki sunumlarına baktığımızda "Herhâlde farklı bir dünyada yaşıyoruz." demekten kendimizi alamıyoruz. Örneğin, Ekonomi Bakanımız "Emeklilerimizi ve çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz." diyor. Hakikaten siz bunlara inanıyor musunuz? Şayet bu söylediklerinize inanıyorsanız sizleri sokağın gerçeklerine kulak vermeye ve gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyorum.
Belki siz duymuyorsunuz ama çalışanlarımızın, emeklilerimizin ve dar gelirli vatandaşlarımızın sözleriyle size seslenmek istiyorum: "Bu ekonomik şartlarda geçinemiyoruz, eskiden yaptığımız alışverişin yarısını bile yapamıyoruz." Eğer inanmıyorsak Sadık amcaya sorun.
Değerli arkadaşlar, günlerdir üzerinde konuştuğumuz 2024 yılı bütçesini bir yamalı bohçaya benzetiyorum, şu resimde görüldüğü gibi. Bohçanın her tarafında yama var; topladığınız vergiler, bütçe gelirleri bohçada duramıyor çünkü bu bohçanın birçok deliği var. Önemli gördüğüm birkaç tanesini ifade edeceğim.
Yamalı bohçanın birinci önemli deliği faiz deliğidir, bu delikten 2024 yılında 1 trilyon 254 milyar lira dökülecektir. Son yirmi yılda faiz deliğinden dökülen 3 trilyon 566 milyar lira faiz lobilerine aktarılmıştır. Bütçeyi eriten bu faiz deliğini kapatma niyetiniz yok, varsa yoksa "Faizi artırayım mı, azaltayım mı?" diye oyalanmakla meşgulsünüz. Böylelikle, problemler, içinden çıkılamaz bir hâl alıyor.
Yamalı bohça bütçesinin ikinci önemli deliği israf ve yolsuzluk deliğidir. Millete "Kemer sıkın." diyorsunuz, israf genelgeleri hazırlıyorsunuz ancak kendi itibarınızdan tasarruf etmiyorsunuz. Türkiye'nin dört bir yanını saray, yazlık ve kışlıklarla donattınız, kamu kurum ve kuruluşlarında personelin klimasından kıstınız ama makam aracı sayısını düşürmek adına bir çaba içerisine girmediniz. Sayın Cumhurbaşkanı cuma namazına 100 yerine 10 araçlık bir konvoyla geçse bundan nasıl bir kaybı olacak Allah aşkına? Ancak sizin israfı önlemek gibi samimi bir çabanızı da göremiyoruz. Sadece son yirmi yılda 63 milyar 421 milyon dolarlık özelleştirme yaptınız. Bu rakam 2002 yılına kadar yapılan bütün özelleştirmelerin toplam miktarının 8 katıdır. Bu yamalı bohçanın deliklerini kapatmak için memleketin ne kadar değeri varsa yok pahasına yandaşlarınıza sattınız, onlar da bohçaya ayrı delikler açtı. İşbaşına geldiğinizde "Yolsuzlukla mücadele edeceğiz." dediniz ancak geldiğimiz noktada yolsuzluğu âdeta bir siyaset tarzı hâline getirdiniz.
Yamalı bohça bütçesinin üçüncü önemli deliği rant deliğidir. Yol ve köprü yaptınız, geçiş garantili; havalimanı yaptınız, uçuş garantili; hastaneler yapıldı, müşteri garantili. Getirdiğiniz 2024 yılı bütçesinde, 164 milyar lira, kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında garanti ödemelerine ayrılmış. Bazı projelerde verdiğiniz garantilerin sadece yüzde 4'ü karşılanmış yani yüzde 96'sında yanılmışsınız. İşte, Kütahya Zafer Havalimanı... 1 milyon yolcu garantisi verilen Zafer Havalimanı'nda yolcu sayısı 70 binde kalmış. Garanti ödemeleri bu milletin cebinden çıkıyor. Rantı önlemek için de herhangi bir çabanız yok.
Yamalı bohça bütçesinin dördüncü deliği borçlanma deliğidir. Yıl içerisinde sıklıkla "hazine borçlandı" haberleriyle karşılaşırız. Üretim ve yatırıma ağırlık vermediğiniz için sıkıştıkça borçlanıyor, borçlandıkça da daha fazla köşeye sıkışıyorsunuz. Geldiğimiz noktada dış borcumuz 475 milyar 768 milyon dolar, iç borcumuz ise 3 trilyon 926 milyar Türk lirası. "IMF'den kurtulduk." diye algı politikası yürütülüyor fakat IMF'den daha beter, daha acı reçeteler uyguluyorsunuz. Bir de borçların faizi var tabii, bu faizler de faiz deliğini büyütüyor. Borçlanmayı bitirmek amacıyla katma değer üreten yatırımlara yöneldiğinizi de maalesef göremiyoruz.
Yamalı bohça bütçesinin beşinci deliği döviz ve kambiyodur değerli arkadaşlar. Türk lirası -üzülerek ifade ediyorum ki- son yirmi yılın sonunda sadece dolar ve euro karşısında değil, dünyanın neredeyse bütün para birimleri karşısında erimiştir. 2002 yılında 1,7 TL olan 1 euro -bakınız, gösteriyorum- bugün 32 TL sınırını aşmıştır yani bir başka ifadeyle, 2005 yılında kaldırdığınız 6 sıfırı ilave ettiğimiz zaman, şu paranın karşılığı 32 milyon Türk lirası olacaktı değerli arkadaşlar.
Kur korumalı mevduat, uygulanmaya başladığından bugüne kadar bütçeye yaklaşık 700 milyar lira ek yük yüklemiştir. Bu ucube sistemle bütçede yeni bir delik daha açtınız, şimdi bu deliği yamamaya çalışıyorsunuz.
Bütçeyi bu bohçaya koyduk ve baktık ki her tarafında ayrı delik var; faiz yamasını dikiyorsunuz, dikiş tutmuyor; israf ve yolsuzluk yamasını yapıyorsunuz, o da dikiş tutmuyor; bir de bakıyorsunuz ki döviz ve kambiyo deliği patlamış; artık, bu bohçada yama yapılacak yer kalmadı. Sizin bu yanlış ekonomi politikanızın bedelini bugün toplum ödüyor. Bütçede bu delikler olduğu sürece yamalı bohça dikiş tutmaz, toplanan vergiler bohçadaki bu delikleri kapatmaya yetmez. Siz bu bütçeyle yatırım harcamalarına pay ayıramazsınız, sadece ayırdığınızı zannedersiniz. Siz millete hizmet etmek istiyorsanız, yeni yatırımlar yapmak istiyorsanız, evvela bu delikleri kapatmalısınız. Bunun için de sağlam çelik bir kasaya ihtiyaç var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞERAFETTİN KILIÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Faiz lobilerine, israf ve yolsuzluğa, ranta, borçlara aktardığınız kaynakları üretime, istihdama, katma değer üreten yatırımlara ayırmadığınız sürece problemleri çözemezsiniz ve daha yılı bitiremeden de ek bütçe yapmak zorunda kalırsınız. Kısacası, bu bohça gibi siz de eskidiniz, miadınız doldu, son kullanım tarihiniz geçti. Artık üçüncü zarfı açma zamanı geldi. Çözüm mü? Denk bütçeye geçmek, her türlü israftan, yolsuzluktan kaçınmak ve kendi öz kaynaklarımıza yönelmektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)