GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:23.12.2023

CHP GRUBU ADINA SERKAN SARI (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan hain terör örgütüyle çatışmada şehit düşen kahraman Mehmetçik'imize Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyorum. Gazi Meclisimizin, aziz milletimizin başı sağ olsun.

2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu madde hazine garantileri, dış borç limiti ve borçlanmaya ilişkin işlemleri düzenlemektedir. Bu maddeyle Hazine ve Maliye Bakanlığına 645 milyar borçlanma yetkisi verilmektedir. Hangi müteahhitlere bu borçlanma yetkisi kullandırılacak önümüzdeki dönemde takip ediyor olacağız.

Hazinenin geliri ve bütçenin kaynağı vatandaşlarımızın vergileridir. Yurt dışından aldığımız borçlara hazine garantör oluyorsa bu demektir ki borç vatandaşımızın garantisindedir. Bu sebeple, vatandaşımıza hesap vermek zorundasınız. Öyle kafanıza göre borçlanamazsınız. Yirmi bir yılda yap, işlet, halka yük et modeline dönüştürdüğünüz yap-işlet-devret projelerinizi de hazine garantisinden yani vatandaşımıza hesap vermeniz gereken hazineden ödüyorsanız ne yazık ki bunun hesabını açık bir şekilde vermek durumundasınız. "Milletin cebinden tek kuruş çıkmıyor." diyerek milletimizin gözünün içine baka baka yalan söylüyorsunuz. Geçiş garantisi verilen köprü ve otoyolları inşa eden şirketlere bu yılki bütçeden 162,4 milyar lira ödeyeceksiniz. Önümüzdeki üç yılda ise tam 673 milyar lira ödeme yapacaksınız tabii ki dolar kuru sabit kalırsa. Ayrıca, "sağlıkta dönüşüm" diyerek başlattığınız sağlıktaki çöküşün en ucube uygulaması olan şehir hastaneleri için 2017 ve 2023 döneminde 102 milyar 206 milyon lira ödediniz. Ödediniz de ne oldu? Hastalarımızı doktora, ilaca, tedaviye muhtaç ettiniz. Sayenizde, hastalar sistemde randevu, hastanede doktor, eczanede ilaç bulmayı mucize olarak görür oldular.

Sayın milletvekilleri, döviz kurundaki her artış bütçeye yük üstüne yük bindiriyor. Bütçedeki açığı kapatmak için milletin cebine göz diktiniz. Milletin parasına, evet milletin parasına göz diktiniz. "Siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla, bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz." dedikten sonra Türkiye'nin borcu nerelere gelmiş hep birlikte bakalım isterseniz. Evet, şu tabloya bakmanızı istiyorum. Bu tablo pembe bir tablo değil ne yazık ki kara bir tablo. 2017 yılında bu söylemden sonra 877 milyar lira olan borcumuz bugün geldiğimiz noktada 2023 Ekim ayında 6 trilyon 276 milyar liraya çıkmış durumda. Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, nereden nereye gelmişiz, hep birlikte görüyoruz; bu da sizin çabalarınızın, mücadelenizin sonucunda olmuştur.

Peki, size başka bir tablo daha göstermek istiyorum. Bu tablo da dış borç tablosu. Siz göreve geldiğinizde, 2002 yılında dış borcumuz 132 milyar dolardı, şu anda geldiği nokta 476 milyar dolar olmuş durumda yani 4 kat dış borcumuzu artırmış durumdasınız ve sizin bu çabanız sayesinde vatandaşlarımızı siz geldiğinizde 2 bin dolar kişi başına borç varken bugün 6 bin dolar borçlu hâle getirdiniz. Vatandaşlarımızın sırtına 3 kat daha fazla borç yükünü sizler bindirdiniz. Peki, 2023 hedefiniz neydi? Hatırlıyorsunuzdur umarım, sizinle bir bilgi paylaşmak isterim: Kişi başına düşen 2023 hedefiniz 25 bin dolardı. Geldiğimiz nokta nedir? Sadece 12 bin dolara ulaşabildik. Bırakın kaşıkla vermeyi, kepçeyle alır oldunuz.

Sayın milletvekilleri, bu bütçe sarayın bütçesidir. Günlük harcaması 34 milyonu bulan saray 3 bin asgari ücretlinin bir aylık gelirini bir günde harcıyor ve denetim yapmaya yüreğiniz yetmediği için sarayın bütçesinden kimlerin zengin olduğunu hiçbirimiz bilemiyoruz. Sarayın şürekâsı ve yandaşlarını zengin eden bu sistemin hep birlikte takipçisi olmalıyız. Kim açlık ve sefalet yaşıyor bu sistemde? Tabii ki emekli, işçi, memur, çiftçi, esnaf yani millet yani yirmi bir yıldır olmadığı gibi, bu bütçe de milletin bütçesi olmadı, olamadı. Çanağa ne doğrarsan kaşığından da o çıkar. Bugüne kadar bu kafayla işsizlik sorununu çözemediniz, döviz kurundaki artışı engelleyemediniz, hakkaniyetli bir gelir dağılımı yapamadınız, cari açığı azaltamadınız; böyle giderse yine azaltamayacaksınız. Yoksulun, işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin, gençlerin, kadınların sorunlarını çözmediniz, görünen o ki yine çözemeyeceksiniz. Elinize almışsınız TÜİK aparatını, enflasyona masa başında şekil veriyorsunuz; beceriksiz sihirbazın şapkasından tavşan çıkmaz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin çöküşünün aslında iki temel nedeni vardır: Birincisi, AKP'nin ta kendisi; ikincisi, tek adam rejimidir. Merkez Bankası verilerine göre, iktidara geldiğinizde dolar 1,6 liraydı, şimdi 29 lira, geldiğinizden beri dolar 18 kat artmış durumda. Özellikle vurgulamak isterim ki başkanlık sistemiyle beraber, 4,70 olan dolar 29 liraya çıktı yani 6 kat artmış durumda. "Dolarla mı maaş alıyorsunuz?" diyen damat Bakan nerede, soruyorum sizlere. Milleti kandırıp birikimlerini sattırdınız, vatandaşa kaybettirip yandaşınızı zengin yaptınız.

Değerli milletvekilleri, bir tablo daha paylaşmak istiyorum sizinle, bu tabloda yüz karası bir birinciliğiniz var. OECD ülkeleri arasında, gördüğünüz gibi, satın alma gücü paritesinde 2013 yılında 1,07 olan satın alma gücümüz gerileyerek 4,72'ye çıkmış yani satın alma gücümüz son on yılda yüzde 341 gerilemiş. Bize en yakın ülke görünen o ki Macaristan yüzde 31, Şili yüzde 26, Kolombiya yüzde 14, Estonya yüzde 11,5 gibi; biz bu ülkelerin çok çok gerisinde kalarak ne yazık ki bu yükü vatandaşlarımızın sırtına yüklemiş durumdayız. Yeri gelmişken yüz karası başka bir birinciliğiniz de var, bunu da yüzünüze söylemek isterim.

AYHAN SALMAN (Bursa) - Sensin yüz karası!

SERKAN SARI (Devamla) - AKP iktidara geldiğinden bu yana kiralar 17 kat artmış durumda. 2015'ten bugüne kadar OECD ülkeleri arasında kira artışında yüzde 419 artışla dünya 1'incisi oldunuz. Tebrik ederim sizleri(!) Kiralarımızda, en yakın ülke Macaristan'ın bile 5 katı artış oldu. Buna karşın, asgari ücrete son yaptığınız zamdan bugüne beş aylık sürede asgari ücret 1.800 lira eridi. Türkiye, Avrupa'da asgari ücretin en düşük olduğu ülkelerden biri. İktidarınızda asgari ücretlilere yalanlarınıza artık karnımız tok çünkü çalışanların sofrasından sütü, peyniri, yumurtayı, zeytini, şekeri, kıymayı, pirinci, yoğurdu çaldınız.

Bizi kıskanan şu ülkelere bir bakalım isterseniz. Evet, bizi kıskanan Alman Hans brüt asgari ücret 1.987 euro alıyor ve biraz önce saymış olduğum market sepeti için 52 euro ödüyor ve asgari ücretin yüzde 3'üne denk gelen bu karşılık... Yine, bizi kıskanan Yunan Yorgo 832 euro maaş alıyor ve aynı sepete 31 euro ödüyor, maaşının yüzde 4'üyle bu alışverişi yaparken çalışanların yarısını asgari ücrete mahkûm ettiğiniz ülkemizde Ayşe'miz, Fatma'mız, Mehmet'imiz 356 euro asgari ücret alıyor, aynı sepet için 36 euro ödüyor ve maaşının yüzde 10'unu vermek zorunda kalıyor. Siz vatandaşımızı yokluğa, açlığa mahkûm ettiniz ve bunu alıştırdınız. Ne acıdır ki 10 çalışandan 3'ü asgari ücretin de altında ücret almak durumunda. Alım gücümüz ne kadar azalmış hep birlikte görüyoruz. Siz hâlâ "Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz." yalanlarını savuruyorsunuz. Milletimizi bir ekmeğe muhtaç ettiniz, vicdanlarınız hiç mi sızlamıyor? Emekli, dul, yetimlerimiz sizin çektirdiğiniz eziyetten dolayı inim inim inliyor. Siz iktidara gelmeden önce emekli memur maaşları 2, hatta 3 asgari ücrete denk geliyordu; şimdi asgari ücret seviyesine, hatta onun da gerisine düşmüş durumda. Bu bütçede emekli ve çalışanları unuttunuz. Yani iktidar olup da muktedir olamayan sayın iktidar mensupları yoksulluğun üstüne kurduğunuz iktidarınız devam etsin istiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN SARI (Devamla) - Sayın Başkanım...

Yoksulluğu yok etmek değil bilakis yoksulluğu körükleyip yaşatmak istiyorsunuz. Kurmuş olduğunuz bu bozuk düzenin borcunu, faizini kapatmak için halkımızın kaynağını kullanıyorsunuz; milletimize gelince de kaynak bulamıyorsunuz. Halkımızı açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkûm ediyorsunuz; "AKP, emek düşmanı." dediğimizde hop oturup hop kalkıyorsunuz.

Sözlerime son verirken bu bütçenin de AKP iktidarlarındaki diğer bütçeler gibi, milletin bütçesi olmadığını vurgulamak isterim. Çalışanımıza hak ettiği emeğinin ve alın terinin karşılığını vermiyorsunuz. Emekli, dul, yetim, şehit yakınları ve gazilerimize hak ettiklerini vermiyorsanız, çiftçimize bütçeden kanuni hakkı olanı vermiyorsanız, esnaf sattığı malı yerine koyamıyorsa; sanayicimiz, KOBİ'lerimiz dünyayla rekabet edecek enstrümanlardan yoksunsa bu bütçe milletin bütçesi değildir; bu bütçe, sarayın ve eşrafının bütçesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN SARI (Devamla) - Milletimiz sizden yandaşa değil vatandaşa bütçe istiyor.

Saygılarımı sunuyorum.