GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:24.12.2023

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Sayın Başkan, zaten beş dakikamız var. Bütün partiler konuştu, bir dakika daha...

BAŞKAN - Mutabakatımız var, veremiyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Ama grubu olmayanlar kullanabilir Sayın Başkan, bunu gruplar adına söylüyoruz.

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Grubu olmayanlara hiç olmazsa...

BAŞKAN - Efendim, buyurun lütfen, zaten güzel konuşuyorsunuz, eminim meramınızı güzelce ifade edersiniz.

Buyurun.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu selamlıyorum, sarayın Urfa şubesinin başında duran Urfa'nın gazcı, tomacı Valisini ve tabii aynı zamanda burjuvazinin mangalcı temsilcilerini de özel olarak selamlıyorum.

Bir ülkede devlet ve iktidar kime aitse bütçeyi de o yapar. Bir ülkede eğer saray sermayenin elindeyse, devlet sermayenin elindeyse bütçeyi de o yapıyor demektir. Dolayısıyla elimizdeki bütçe, 2024 bütçesi TÜSİAD'ın, MÜSİAD'ın, TOBB'un, TİSK'in, MESS'in bütçesidir; onun için de yüzü sömürücü sınıflara, sırtı ise emekçi halklara dönüktür ve bu bütçenin temel amacı uluslararası sermayenin, yerli, yabancı tekellerin ve özellikle iş birlikçi yandaş sermayedarların çıkarlarını kollamak ve onlara hizmet etmektir.

2024 bütçesinde emekçiler bir yandan yüzde 170'lere varan dolaylı vergilerle ezilirken bir yandan da 1 trilyon 200 milyar lira gelir vergisi ödemeye mahkûm edilmişlerdir. Bir avuç kapitalistin cebinden çıkan vergiler ise üstüne yenileri eklenerek, fazlası eklenerek diğer ceplerine konulmaktadır. Oysa tek adam iktidarı bu vergileri alıyor olsa, topluyor olsa Türkiye'nin 2024 bütçesinde de, önümüzdeki üç yıl içerisinde hazırlanacak bütçelerinde de bir açık söz konusu olmayacaktır. Yani bu bütçe adaletin kırıntısını taşısa asgari ücretle geçinen milyonlar her gün evdeki tencerelerinin nasıl kaynayacağını düşünmek zorunda kalmayacaktır; pazarda taneyle sebze, sabah çocuklarını okula gönderirken tabaklarına taneyle zeytin koymak zorunda kalmayacaklardır; emekliler tansiyon ilacını alamaz hâle gelmeyecektir.

Bakın, sermayedarların 2023 yılındaki net kazançlarının sadece üçte 1'iyle 17 milyon işçi ve emekçinin bir yıllık ücretleri ödenebilir. Neden servet vergisi alamıyorsunuz? Sarayın sadece bir yıllık masrafıyla 615 bin asgari ücretlinin bir yıllık ücreti ödenebilir ama tek adam yönetimi bunu yapmıyor. Peki, neyi yapıyor? Sermayeye gelince bol kepçeden dağıtıyor ama sıra işçi, emekçilere gelince "Kaynak yok, Allah versin." diyor. Bu ülkenin nüfusunun mutlu azınlığının gayrisafi millî hasıladan aldığı pay yüzde 50 ve bu yüzde 50'nin 2024 bütçesinde ödediği vergi payı yüzde 16; bunu da faiz yoluyla, teşvik yoluyla yeniden geri alıyorlar.

Bu belge "Ülkeyi şirket gibi yöneteceğim, tüccar siyaseti yapacağım ve ucuz emek sömürüsü politikalarının başmimarlığını yapacağım." diyen saray yönetiminin açtığı yolda ilerleyen tarikatların, cemaatlerin ve onların oluşturduğu ruhban sınıfının bütçesidir. Dünyanın bütün kapitalistleri sizi kıskanıyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü "İşçileri ve emekçileri sizin kadar iş sömüremiyoruz." diye kıskanıyorlar.

Bu belge servetin, kazancın asgarisini; imanın, duanın ise azamisini işçi ve emekçilere verdiğinizin belgesidir. Peki, estirdikleri sömürü ve terörün ağır faturasını bizlere nasıl pazarlıyorlar? Bakan Şimşek diyor ki: "Ekonomimiz büyüdükçe refahımız artacak, daha da adil bir şekilde o refahı paylaşacağız." Bu safsatalara artık işçilerin, emekçilerin karnının tok olması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki selvi ağacı meşenin gölgesinde büyümezse düzenin de, bu düzenin de işçi, emekçilerin gelirlerini kapitalistlerin kasalarını büyüterek artırması mümkün değildir, ham hayaldir. Onlar ne zaman "büyüme" derse siz otuz beş saniyede bir araba üreten Mercedes işçilerinin, Ford işçilerinin sefaletini aklınıza getirin. Onlar ne zaman "büyüme" derse, iş cinayetlerinde yanarak ölen, uzvunu kaybeden, yaralanan işçi kardeşlerimizi aklınıza getirin; yasaklanan grevleri, Agrobay ve Özak işçilerinin karşısına dikilen devlet güçlerini aklınıza getirin.

"Bir mermi kaç para biliyor musunuz?" diyenler yerlilik ve millîlik propagandası eşliğinde bu ülkenin emekçilerine "Fedakârlık yapın, dişinizi sıkın ve sabredin." diyorlar. "Dış güçlere karşı ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz." diyenler şimdi ülke ülke gezip yabancı sermaye arıyorlar. Emperyalistlerle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Bir dakika...

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum efendim.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Bir dakika ama Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Başkanım ama konuşmamı tamamlamadım.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sayın Başkan, grup üyesi değil, o yüzden bizce uygulanmalı yani.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Onlar "büyük Türkiye Yüzyılı" diye dursunlar, bu bütçe Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "çıraklık" "kalfalık" "ustalık" ve "büyük ustalık" dediği dönemlerin sonuna geldiğinin belgesidir.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Bitti, bitti.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Artık çöküş döneminin bir belgesidir bu bütçe. Bu ülkenin işçilerinin ve emekçilerinin sırtına çökenlerin kendileri de çökecekler. Unutmayın, saraylar yıkılır, saltanatlar biter; tahtlar bir yana, taçlar bir yana, baht bir yana savrulur.

Biz bu ülkenin işçilerine ve emekçilerine sefalet, felaket; sermayedarlarına ise bereket veren bu bütçeyi reddediyoruz.

Teşekkür ederim.