GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin Maddeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:24.12.2023

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA NEDİM YAMALI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan kahraman Mehmetçiklerimize Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar ve yüce Meclisimize ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, devlet borçlarını görüşüyoruz şu anda. Bir devlet neden borç alır? Kamu yatırımları için kaynakların yetersiz olma durumunda, devletler uygun gördükleri şartlarda -tüm dünya ülkelerinde yaygın olmak üzere- borç alabilirler. Borç alındığında ve yerinde kullanıldığı zaman da önemli bir kaynaktır ancak ülkemizde alınan borçlar, genellikle vadesi gelmiş borçların ve vadesi gelmiş faizlerin finansmanı için ve ödenmesi için kullanılmaktadır. Âdeta borçlanma, vergi gelirlerinin neredeyse yerini tutan bir finansal kaynak gibi düşünülmeye başlanmıştır. Bu kötü bir finansal tercihtir. Ülkemizde borçlanmadaki artış, borç yönetiminde kontrolün kaybolmasına sebep olabilir. Finansmana duyulan ihtiyacı azaltmak için bütçe açıkları borçlanma yoluyla değil de tasarruf ve israfın engellenmesi yoluyla kapatılmalı, zorunlu olmayan yatırımlar da ertelenmelidir. Fayda-maliyet analizi yapılmamış yatırımlardan vazgeçilmeli, uzun vadeli kamu-özel ortaklığı tesislerin ödemeleri de dövizden Türk lirasına çevrilmelidir. Hangi modeli, hangi ekonomik modeli seçerseniz seçin her sistemde mutlaka bazı ilerlemeler yakalayabilirsiniz ancak yapısal reformları yapmaz ve adil paylaşımı gerçekleştiremezseniz, küçük bir grubu zenginleştirirken sınıfsal eşitsizlikleri de bir taraftan artırmış olursunuz. Böylece, demokrasisi zayıf, eşitsizliğin arttığı ve bunun sonucunda da düşük gelirli insanların toplumun çoğunluğunu oluşturduğu bir ülke hâline geliriz, ülkemiz Türkiye, maalesef, bu sarmala girmiştir ve bu çarpık düzen devam ettirilemez.

Değerli milletvekilleri, hazinenin 2024 yılında 2,2 trilyon borçlanmak için finansman bulması gerekiyor. :u finansmanı 4 yolda bulabilir; birincisi, iç borçlanma, ikincisi dış borçlanma, üçüncüsü özelleştirme, dördüncüsü de vergi yapılandırması, vergi afları. Vergi afları ciddi ülkelerde artık yapılmayan çalışmalar. Vergi afları, vergi yapılandırmaları, vergi verenin cezalandırılması, vergi kaçıranın, vergi vermeyenin ise ödüllendirilmesi demektir. Bir ülkede ancak büyük felaketler, doğal felaketler ve savaşlar nedeniyle ancak vergi düzenlemeleri, vergi afları yapılabilir; bu çarpık vergi düzeninden vazgeçilmelidir.

Bir diğeri, özelleştirme. Türkiye'nin özelleştirme tarihine baktığımız zaman iyi bir tarih görmüyoruz. Türkiye, özelleştirmelerden zarar etmiş bir ülke ve ülkemizin yaptığı özelleştirmeler, birçok, özellikle Batı'da yanlış yapılan özelleştirmelere örnek veriliyor ve biz bu yanlış özelleştirmeleri yaparak, ileride ihtiyacımız olan kaynakları, maalesef, şimdiden tüketmiş oluyoruz.

Yüksek faizle borçlanma. Kalıyor iç ve dış borçlanma. Dış borçlanma, eğer CDS fiyatlarınız yüksekse çok yüksek borçlanıyorsunuz, iç borçlanmayı ise yüksek faizlerle yaptığınız zaman bu senenin borçlanmasını bir sonraki yıla taşıyorsunuz. Dolayısıyla, bu borçlanma şekillerinde dikkat etmek gerekiyor.

Bir problem de ülkemizde, maalesef, bütçede ödenek üstü harcamaların sıradanlaşması. Bakanlıklarda herhangi bir şekilde ödenek ihtiyacı olduğu zaman, bu diğer bakanlıklardan aktarılmak suretiyle karşılanmalı ve harcama limitleri kesinlikle aşılmamalı ve denk bütçe amacından taviz verilmemesi gerekir.

Bütçe rakamlarına baktığımız zaman, 2024 yılı merkezî yönetim bütçesinin giderlerinin 11 trilyon 89 milyar TL, bütçe gelirlerinin 8 trilyon 437 milyar TL olması öngörüldü. 2 trilyon 652 milyar TL olan bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 6,4 ki bu çok büyük bir oran. Faiz giderleri 1 trilyon 200 milyar lira olarak öngörülmüş, faize ödeyeceğimiz miktar ise neredeyse Millî Savunma, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlığı bütçelerine eşit. Tarımsal faaliyetlere ayrılan bütçe de 384 milyar lira. 384 milyar ise bir tarım ülkesi olan yurdumuzda, tarımla ilgilenen vatandaşlarımızın, çiftçilerin, ziraatla uğraşanların problemlerinin gelecek sene de devam edeceğini gösteriyor maalesef. Bütçede 6 trilyona yakın gelirin de KDV ve ÖTV tarafından sağlanması öngörülüyor; bu en büyük kalem, bunlar dolaylı vergiler. Dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payı 52,7. Yakın zamanda On İkinci Kalkınma Planı'nı görüştük. On İkinci Kalkınma Planı'nda dolaylı vergiler eleştiriliyordu ve özellikle iktidar tarafından da bundan vazgeçileceği, düşürüleceği söyleniyordu ancak şimdi bütçeye geldiğimiz zaman 52,7'yle dolaylı vergilerden vazgeçilmediği ve toplam vergiler içinde dolaylı vergilerin bu oranla çok yüksek kaldığı gözüküyor; bu, tabii, hem kalkınma bütçesi... Kalkınmayı konuşurken ayrı bir anlayışla, bütçeyi konuşurken ayrı bir anlayışla bunları konuşuyoruz; bu büyük bir çelişki.

Yine, enflasyon... Hükûmet temsilcilerimiz bütçe tanıtımında enflasyon için "Küresel ölçekli bir sorun." dediler ama etrafımızdaki komşularımıza en azından baktığımız zaman bunun küresel ölçekli bir sorun olmadığı gözüküyor. Rusya'da 7,5; Ukrayna'da 5; Yunanistan'da 3; Irak'ta 4; İran'da 39,2; euro bölgesinde 3. Afrika'dan bir iki örnek vereyim: Uganda'da 2,6; Tanzanya'da 3,2; Mali eksi 1,8; Somali 6,2. Bu demek ki küresel ölçekli bir sorun değil, başarısız iktisat politikalarından dolayı yerel bir sorun, ülkemizin bir sorunu.

Değerli milletvekilleri, bugün Suriye'de, Irak'ta, ülkemizde, dünyada terörün destekçileri ve finansörleri dünyanın en büyük ekonomisine sahip ilk 10 ülkeleri. Yine, Doğu Akdeniz'de Gazze kıyılarında, İsrail rahatça katliamlarını ve soykırımını yapsın diye gözcülük eden gemiler, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinin gemileri. Bu ilk 10 büyük ülkenin ekonomik gücüyle nasıl mücadele edeceğiz? Bunların kötülükleriyle nasıl mücadele edeceğiz? Bu iş sadece söylemle olmuyor yani sağlam bir ekonominiz yoksa, iyi bir finans bütçeniz yoksa, teknolojiye uygun bir sanayi yapınız yoksa bunlarla maalesef mücadele etmeniz ve bunların kötülüklerini önlemeniz mümkün değil. Bizim ülkemiz, 1980'lerde de dünyanın 20'nci büyük ülkesiydi ve aradan kırk sene geçti, bugün hâlâ 20'lerde, bir gerileme olmamış ama bir ilerleme de kaydedememiş. Dolayısıyla, yapısal sorunları çözememiş, denetlenmeyi ve hukuka uymayı kabullenememiş bir ülke olarak bu problemleri çözemiyoruz ve her zaman söylediğimiz ve hedeflerimiz arasında olan ilk 10 ülke arasına maalesef giremiyoruz.

Her şeye rağmen, bütün eleştirilerimize rağmen bu bütçe bizim insanlarımızın bütçesi, bu ülkenin bütçesi. Bu bütçenin, inşallah, ülkemize, milletimize ve insanlara hayırlı olmasını diliyorum ancak şimdiye kadar geçirdiğimiz tecrübelerin ışığında gereken reformların kararlılıkla ve cesaretle gerçekleştirilip Türkiye'nin büyüklüğüne ve misyonuna yakışan bir bütçeye ulaşmayı diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.