GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:48
Tarih:27.12.2023

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; öncelikle ara verilmesine de vesile olan tartışmalarla ilgili ben de not düşmek adına, Adalet ve Kalkınma Partisinin cemaziyelevvelini de hatırlamak adına birkaç şey söylemek istiyorum; Efkan Ala Bey, eski İçişleri Bakanı şöyle demişti vaktinde: "PKK ile AK PARTİ doğrudan görüşüyor." Beşir Atalay Bey vardı, "Öcalan'ın mesajları bizim de düşüncemizdir." Sayın Bülent Arınç vardı, "Siz kim oluyorsunuz da Öcalan'ı zor duruma düşürüyorsunuz?" demişti. Yasin Aktay Bey var, "Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor." demişti. Şimdiki Bakanımız Sayın Hakan Fidan da o zaman "Erdoğan, Öcalan'la yüzde 95 örtüşüyor." demişti. Unutmadık ve unutturmayacağız.

Efendim, Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; Kızılırmak kıpkızıl akar ya bazen, toprağın rengi yağmura karışır da dereler, ırmaklar, nehirler bile âdeta kan kırmızı ağlar ya bazen. Bundan tam bir yıl önce Ankara'nın göbeğindeki Kızılırmak Caddesi'nde, bu ülkenin yetiştirdiği genç bir akademisyenin kıpkırmızı kanı akıyordu. Kapalı kapılar ardında kalemler kırılmış, kararlar verilmiş, hain pusular kurulmuş, namlulara sürülen kahpe kurşunlar mert bir insanın, Doçent Doktor Sinan Ateş'in üzerine ölüm kusmuştu. Zaman âdeta durmuş, memleketin üzerine isyankâr kara bulutlar çökmüş, güpegündüz olmasına karşın ortalık zifirî karanlığa bürünmüştü. Bursa'daki baba ocağına düşen ateş ülkeyi baştan başa sarmış, sonrasında Ulu Cami'deki mahşerî katılımla kılınan cenaze töreninde on binler âdeta sel olup akmıştı. Evet, Sinan Ateş'in katledilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti ancak adaletin tam anlamıyla tecellisiyle ilgili vicdanları ferahlatacak bir mesafe alınmadı.

Bakın, yüreği yaralı, acılı eş Ayşe Ateş Hoca Hanım dün sosyal medyasında ne paylaştı; diyor ki Ayşe Hoca: "Neredeyse bir yıl oldu; bu, benim için Sinansız, çocuklarım için babasız geçen bir hayatın ilk yılıydı. Zaman olduğundan daha yavaş aktı, gece gündüzden hep daha uzundu. Bu durumdan ay utandı, yıldızlar utandı, güneş utandı, bir tek acımızın üzerinde tepinenler utanmadı." Haklısın Ayşe Hocam, utanmadılar, hem de hiç utanmadılar. Utansalardı şayet, adaletin tez zamanda tecellisi için gereğini yaparlardı; utansalardı şayet, dava dosyasını savcılar arasında gezdirip durmaz, iddianamesini çoktan hazır ederlerdi; utansalardı şayet, azmettiricileri ne pahasına olursa olsun arayıp tarayıp bulur, yüce adaletin önüne çıkarırlardı; utansalardı şayet, henüz iddianamesi bile hazır olmayan dava dosyasının üzerindeki gizlilik kararını kaldırırlardı. Utanmadıkları için de işte, aradan tam bir yıl geçmiş olmasına rağmen birkaç tutuklama ve katillerin susturulduğu cinayetin arka planına dair bir arpa boyu yol alınamadı. Geride kala kala, Sinan Ateş'in katledilmesiyle birlikte özellikle milliyetçilerin dünyasında ve elbette ki kamu vicdanında çok zor aşılabilecek ağır bir travma kaldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayacağım.

Geride kala kala, devletin katillere eskortluk ettirilmesi gibi bir organizasyon ve bunun bıraktığı utanç kaldı. Geriye kala kala, cinayet konusunda bugüne kadar sessizliğini bozmayan sözüm ona siyasiler kaldı ve hepsinden önemlisi, geride kala kala, gözü yaşlı bir eş, boyunları bükük iki kız evlat, kolu kanadı kırık ana, baba, kardeş; yakınları, sevenleri ve ardından günlerce yakılan ağıtlar kaldı.

Muhterem milletvekilleri, Sinan Ateş cinayetinin arka planının ortaya çıkarılmaması ve dava dosyası üzerindeki gizlilik kararının kaldırılmaması, yargının üzerindeki siyasi karanlığın sonucudur.

Kendisini rahmetle anıyor ve takipçisi olacağımızı buradan ifade ediyorum. Ruhu şad olsun.