Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 52 |
Tarih: | 24.01.2024 |
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yine bir torba yasa teklifini görüşüyoruz. Bu yasa teklifi genel kabul görmüş yasama ilkelerine ve kanun yapma teamüllerine aykırı bir biçimde hazırlanmıştır. Birbiriyle ilgisiz 4 çerçeve kanunun birçok maddesinde değişiklik veya ekleme yapan 12 maddeden oluşan bir torba kanun teklifi. Bu kanun teklifi tali komisyon sıfatıyla Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmeliydi. Neden görüşülmedi? Alışkanlık hâline getirdiğiniz bu torba yasa yapma tekniğiyle bizzat kendiniz yasama faaliyetlerini itibarsızlaştırıyorsunuz. Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesindeki düzenlemeler genel çerçevede rahatlatıcı olmakla beraber birtakım eksiklikleri ve çelişkileri de beraberinde getirmiştir. Düzenlemede asıl olarak işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarını kolaylaştırma, ödeme süresini uzatma ve ödeme oranlarında iyileştirmeye dair bir ifade bulunmamaktadır. Asgari ücretin mevcut durumdaki yetersizliği dikkate alınarak bu konularda da bir iyileştirme yapılması zorunludur.
Kanun teklifi genel çaplı incelendiğinde, başta işsizlik ve enflasyon olmak üzere, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunların temelden çözümüne yönelik herhangi bir öneri maalesef bulunmamaktadır. Bununla beraber, yine, ülkenin en temel sorunlarından biri hâline gelen emeklilerimizin bu kanun teklifine âdeta sıkıştırıldığını görüyoruz. En önemli meseleleri bir yerlere ekleştirerek yani yama yaparak sorunlara çözüm bulma anlayışından vazgeçmelisiniz. Adına "Emekliler Yılı" dediğiniz, coşkuyla ilan ettiğiniz yeni yılda da emeklilerimiz, evlerine ucuz ekmek alabilmek için halk ekmek kuyruklarında saatlerce beklemekten, 1 kilo, hatta -çok oldu- 100 gram ucuz et için et kurumlarında sıra çilesi çekerken kalp krizi geçirmekten, torunlarına harçlık verememenin mahcubiyetinden, kamu hastanelerinden randevu alamamaktan, ilaç bulamamaktan, eşitsiz ücret artışlarından çıldırmak üzereler. "Kök maaş" adıyla bir sistem uydurdunuz, milyonlarca emekliyi açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiniz. İnsanca yaşamak isteyen milyonlarca emeklinin maalesef sahibi yok. İktidar işine geldiği zaman bir gecede yürürlüğe sokabildiği uygulamalara emekliye, işçiye gelince "Dur." diyor. Cemaatlere, vakıflara vergisiz kaynak aktarımına, kamudaki israfa, lüks araçlara, 3-5 yerden alınan huzur haklarına sıcak bakılırken emekli maalesef açlığa mahkûm ediliyor. Vatandaşımız sizden hakkı olanı isterken siz lütfeder gibi gönlünüzden kopanı açıklıyor, Parlamentoyu da onay mekanizması olarak kullanıyorsunuz yani bir nevi kendiniz çalıyorsunuz, kendiniz oynuyorsunuz. Biz diyoruz ki: Bir an önce en düşük emekli aylığı asgari ücret oranına çıkarılmalı, emeklilere seyyanen zam yapılmalı, enflasyon farkı ve refah payı verilmelidir. Bütün bunlar yapılabilir ama bunların yapılabilmesi için devletin, vatandaşına hakkı olanı lütfetmek anlayışından uzaklaşması lazım ve bunun sadece emekliler için değil, toplumdaki bütün kesimler için benimsenmesi şarttır.
Ülkenin çok sınırlı kaynakları, kur korumalı mevduat, dövize endeksli kamu-özel iş birliği projeleri ve benzeri uygulamalarla bir avuç mutlu azınlığa aktarılmaktadır. Kendi yönettiğiniz TÜİK bile kurum içi sunumlarında, hissedilen enflasyonu yüzde 126,4 olarak kabul ediyor. Yani resmî enflasyonun neredeyse 2 katı. Bu gerçek ortadayken vatandaşın gelir seviyesi ile tüketim alışkanlıklarının farklı olmasından kaynaklı olarak algılanan enflasyonun farklı olduğunu iddia edemezsiniz. Hangi tüketim alışkanlığı? Temel yaşam giderleri artık lüks mü oldu? Yoksulluğu yoksullukta eşitlemekten başka yaptığınız hiçbir şey yok. Bunu bir örnekle ifade edeyim: Benim kendi seçim bölgemde, Zonguldak'ta, geçtiğimiz kasım ayında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara bu gördüğünüz çuvallarla ücretsiz kömür dağıtımı yapıldı. Vatandaşlarımızdan gelen şikâyetler üzerine biz gittik bu kömür torbalarını inceledik. Torbalarda taş, toprak, toz, ne ararsanız var ancak kömür yok. Biz bunu yaparken siz bir yerlerde, bir yandan "Şu kadar insana şu kadar yardım yaptık." diye sayılarla övünüyorsunuz. Vatandaşı giderek yoksullaştırıp yardıma muhtaç hâle getiriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Devamla) - "Kemerlerinizi biraz daha sıkın." diyerek yaptığınız bu tür yardımlarla resmen dalga geçiyorsunuz. Biz bunu gündeme getirdik; göreniniz oldu, görmeyeniniz oldu fakat maalesef hiçbir şey değişmedi. Sosyal medyayı inceleyin, seçim bölgelerinizde dolaşın. Bakın, bugün hâlâ vatandaşın kapısına "kömür" diye getirilen şeyler, işte şu elimde tuttuğum, bizzat benim çuvallardan çıkardığım taşlar maalesef, vatandaşlara bunları dağıtıyorsunuz. Vatandaş ekmek bulamasın taş yesin, çorba bulamasın taş kaynatsın, kömür olmayınca da taşla ısınsın. Milletimiz taşı sıksa suyunu çıkarır ama inanın, artık değil taşı, kemerini bile sıkacak gücü, hâli kalmadı. Mutlaka ve mutlaka bu tabloyu düzeltmelisiniz, sizin sorumluluğunuzda, bizler de bunu sürekli gündeme getirmeye devam edeceğiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)