GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:24.01.2024

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Aslında bugün benim aklım Çorlu'da, tabii, Çorlu tren kazası davasının karar duruşmasında. Karardan önce olduğu gibi karardan sonra da söyleyecek çok sözümüz olacak tabii ama şu aşamada gerçek sorumlular yargı önüne çıkarılmadıkça, karar ne olursa olsun, en azından o ailelerin vicdanında adaletin tecelli etmiş sayılmayacağını ve bir kere daha o ailelerin acısını paylaştığımı bildirmek istiyorum.

Geçtiğimiz hafta Tekirdağ'da süt toplama merkezlerini ziyaret ettim, kooperatifleri, işletmeleri gezdim. Kar altında el arabasıyla taşıdığı birkaç bidon sütten kazandığıyla geçim derdine düşmüş köylülerimizi dinledim ve emin oldum ki Ulusal Süt Konseyi çiğ süt fiyatını belirlerken toplu alım yapan büyük firmalara, şirketlere kulak vermiş olabilir ama asla, hiçbir şekilde köye, köylüye kulak vermemiş, hâli nicedir dert etmemiş, nasıl iyileşir hesap etmemiştir. Enflasyon TÜİK'e göre bile son yirmi iki yılın en yüksek seviyesindeyken, ENAG'a göre yüzde 127 olarak gerçekleşmiş ve hâlâ da yükselmeye devam ederken, tarımda üretici enflasyonu yüzde 52,66 artmışken, süt yemine yapılan zam iki ayda yüzde 22'yi aşmışken, en önemlisi, asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan yüzde 49 zam oranı bile vatandaşı alım gücüne kavuşturmaya yetmemiş, milletimiz yüzde 100 zamla dahi açlık sınırından yoksulluk sınırına çıkamayacağı bir sefalet içindeyken, yazı kışı, gecesi gündüzü olmayan, elleri ayakları tezekten çıkmayan, köylerde kalmaya direnerek ülkenin köysüzleşmemesini sağlayarak aslında bir vatan görevi de yerine getiren hayvancılarımızın emeğine yüzde 17,4 zam hak mıdır, reva mıdır, müstahak mıdır? Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği aralık ayında 1 litre çiğ sütün üretim maliyetini 14 lira 80 kuruş olarak açıklamışken, bu maliyetle 1 litre çiğ sütün en az 17 lira 76 kuruşa satılması gerektiğini açıklamışken, market raflarında sütün litresi 40 TL'yi görmüşken çiğ süte 13,5 TL fiyat açıklamak hayvancılığı kökünden kazımaya kastetmek değilse nedir? Bunu afaki söylemiyorum; gidin, köyde hayvancılıkla uğraşan herhangi birine selam verin, "Artık yeter." diyor, "Çocuğumun bu işi yapmasını istemiyorum." diyor, "Ben bu işi yapan son kuşağım." diyor. Bu şartlar altında Ulusal Süt Konseyini aldığı bu akla ziyan kararı gözden geçirmeye ve sürdürülebilir üretim için çiğ sütün litresini en az 18 TL yapmaya çağırıyoruz, güncel üretim maliyetlerini hesaplayarak çiğ süt fiyatını periyodik olarak revize etmeye çağırıyoruz; bunları yapamıyorsa da kendini feshetmeye çağırıyoruz. Bakanlığı da Türkiye'yi dünyanın ithalat pazarına dönüştüren politikalardan vazgeçip üretimi esas almaya davet ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, ana olmadan dana olmaz, süt üretimi düşerse et üretimi de düşer; keza sütten kâr edemeyen üretici ilk iş damızlık hayvanını kesiyor. Gitsin yerli damızlıklar, gelsin Uruguay'dan anguslar. Bir de biliyorsunuz, bu da ele yüze bulaştırıldığı için İran'da, Irak'ta, Katar'da depolarda biriken ithal ete pazar aranıyor. Pusulaları ihtiyaç mevhumu olmadığından ithal hayvanlar da elde kalıyor, milyonlarca dolar zarar ediliyor, milletin rızkına yazık oluyor. Sonuç, Tekirdağlı Hasan kazanacağına Uruguaylı Marcel kazanıyor, Karslı Yusuf kazanacağına hayvanını Ermenistan'dan Türkiye'ye kaçak sokan, usulsüz küpeyle ülkenin her yerine yollayan Agos kazanıyor.

Bakın, şaka değil; bu kafayla gidersek eğer -kulakları çınlasın, bizim bir Malkara İlçe Başkanımız var, Nevzat Ulu, onun dediği gibi- eti eczaneden ilaç niyetine alır hâle geleceğiz. Ulusal Süt Konseyi ulusal tarım politikaları çerçevesinde çalışmalar yapmak üzere kurulmuştu. Türkiye'nin ulusal tarım politikası ülkeyi ithal et pazarına dönüştürmek midir? Hayvancılığı tasfiye etmek midir? Köyleri önce okulsuzlaştırmak, sonra insansızlaştırmak, boşaltmak, büyükşehir yasasıyla köy arazilerinin büyük şirketlere satışının önünü açmak, tarım ve hayvancılığı yapılamaz hâle getirmek ve bizi boğazımızdan dışa bağımlı kılmak mıdır bizim ulusal tarım politikamız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum.

Ne diyordu Atatürk? "Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz, bugün dünya üzerinde olmayacaktık." Eğer milletimiz çiftçi kimliğini yitirirse emin olun, biz, yarın dünya üzerinde olamayız. Dolayısıyla, vatanını seven, tarıma, hayvancılığa, köye ve köylüye sahip çıksın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.