GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:53
Tarih:25.01.2024

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halklarımızı ve cezaevlerinde rehin tutulan siyasi tutsakları, yine, cezaevinde açlık grevinde olan siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.

Evet, yine bir kanun teklifini torba yasa formatında görüşüyoruz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda Bakanlığın inceleme, kontrol, denetlemesini düzenleyen maddesi üzerine konuşacağım.

İş güvenliği uzmanları, işverenden ve OSGB'den bağımsız olarak çalışmamaktadırlar. Bu durumda "iş kazaları" diye adlandırılan ancak aslında iş cinayeti olan birçok olayda sorumluluk iş güvenliği uzmanına yüklenerek işçi sağlığı ve iş güvenliği noktasında da işverenler asli sorumluluklardan ve yargılanma süreçlerinden kurtarılmaktadır. SGK istatistiklerine göre 2019 senesinde toplam 423.551 iş kazası kayıt altına alınmıştır. Buna göre saatte 48'den fazla iş cinayeti gerçekleştiği söylenebilir. Yine, 2012-2022 yılları arasında iş kazalarının yüzde 686 arttığı istatistikleri vardır. Yine, Türkiye'de 2021 yılında 75 kişi maden kazalarında hayatını kaybetmiştir. 2021 yılında Türkiye'de madencilik sektöründe 17 bin iş kazası gerçekleşmiştir. 2014 yılında yaşanan Soma katliamından sonra madenlerde farklı zamanlarda yaşanan iş cinayetleri Soma'daki kayıplarımızdan çok daha fazla. İktidarın sermayeden yana tutumu bu cinayetlerin en önemli sebebidir. 981 işçi ölümüyle iş cinayetlerinin yoğunlaştığı 3 iş kolu vardır: Güvencesiz çalışmanın hâkim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hâkim olduğu bu iş kollarında sendika örgütlenmeleri ya çok az ya da hiç yoktur.

"İş güvenliği" dediğimiz zaman aklımıza sadece iş kazaları ve cinayetleri gelmemeli tabii ki. Özellikle kadınlar açısından tablonun başka bir boyutu var. İş yerlerinde kadına yönelik cinsel taciz ve şiddet de cinsiyete dayalı emek sömürüsünü, kadınların çalışma yaşamında fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddete maruz kalması ve ayrımcılığa uğraması da bir işçi sağlığı ve güvenliği sorunu olarak resmen tanımlanmalıdır.

İş kazaları ve cinayetlerine dair veriler maalesef her geçen gün daha da artıyor. Her geçen yıl emekçilerin aleyhine çıkarılan yasalar, artan enflasyon ve giderek azalan alım gücü, hak ve özgürlük mücadelelerine karşı süreklileşen bir baskı ve güvencesiz çalışma koşullarının yaşama geçirildiği yirmi iki yıl; AKP iktidarının emekçiler açısından özeti, iş cinayetleri rejiminden başka bir şey değil. Bu iş cinayetlerinin başlıca sebepleri, hepimizin bildiği gibi, sorumluların cezalandırılmaması, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinin tarafsız, yetkili kişi ve kurumlar tarafından yapılmaması, devletin de teşvikiyle özellikle mülteciler üzerinden ucuz iş gücünün tercih edilmesi, kaçak işçi çalıştırılması sonucu güvenlik konularının tamamıyla bertaraf edilmesidir. Bu kanun teklifiyle, Bakanlığın denetim yetkisini uzatmak yerine, iş yeri denetimleri bir an önce işçi temsilcilerine ve sendika temsilcilerine açılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bir ülkede işçi sağlığı, iş güvenliği, ekonomi, ekoloji, kültürel değerler ve benzeri bütün dinamiklerin doğru işlemesi o ülkenin demokrasiyle doğrudan bağlantılıdır. Dolayısıyla ülkeyi antidemokratik, gayrihukuki ve savaş politikalarıyla yöneten Hükûmetin göbeği doğrudan sermayeye bağlı; bu bağın bir an önce kesilmesi gerekir. Aksi takdirde, bu ülkeye demokrasinin, barışın, eşitliğin gelmesi mümkün değildir diyorum.

Halklarımızı saygıyla selamlıyorum. (DEM Parti sıralarından alkışlar)