| Konu: | KAMU FİNANSMANI VE BORÇ YÖNETİMİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 87 |
| Tarih: | 03.04.2013 |
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Finansmanı ve Bütçe Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un ikinci bölümü vesilesiyle söz almış buluyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bir torba kanunla karşı karşıyayız, her alana dalıp çıkan bir torba kanun. Bu kanunun da temas ettiği konulardan olması dolayısıyla ekonominin geldiği noktayla ilgili, vaktim el verdiği ölçüde, size bir değerlendirme yapmak istiyorum değerli milletvekilleri.
Türkiye üzerinde iktidar eliyle yürütülen bölünme süreci toplumun bütün dikkatini dağıtmış ve ekonomideki olumsuzluklar her yönüyle aşağı yukarı gizlenir hâle gelmiştir. O açıdan, ekonominin en temel göstergesi olan ve dün açıklanmış bulunan büyüme rakamlarının ifade ettikleri hakkında sizlerle bazı görüşlerimi bölüşmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sekiz çeyrektir küçülmekte olan Türkiye ekonomisinin büyüme hızı, son olarak 2012 yılının son çeyreğinde 1,4'e kadar düşmüştür. Bakın, 2012 yılında birinci çeyrekte 3,3; ikinci çeyrekte 2,9; üçüncü çeyrekte 1,6; dördüncü çeyrekte 1,4. İstikrarlı bir şekilde büyümemiz düşe düşe 2011 yılındaki 8,8'lik seviyesinden 2012'de 2,2 düzeyine düşmüştür. Şimdi, bu, gayrisafi yurt içi hasıla rakamları bildiğiniz gibi. Diğer taraftan, yine bildiğiniz gibi Türkiye'nin gayrisafi millî hasıla rakamları açıklanmıyor, gayrisafi millî hasıla açısından baktığınız zaman Türkiye ekonomisinin bir daralma içinde olduğunu ve bu büyüme oranlarının bizim ekonomimiz içindeki yabancı payını katiyen karşılamadığı ve ekonomide bir daralma olduğu ve millet açısından da bir fakirleşme olduğu gayet net şekilde ortadadır. Bu bir resesyondur, Türkiye ekonomisi durgunluk içine girmiştir. Bundan sonrası için ümit verici ifadeler kullanmaya çalışanların kullandıkları argümanlarının hiçbir tanesinin inandırıcı olmadığını görüyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye'de iç tüketimin durmakta olduğunu, yavaşlamakta olduğunu söyledik, bunun arkasının gelmeyeceğini söyledik. Önce sıfırlandı, sonra, geçtiğimiz yıl 1,9 oranında düştü. Burada en dikkat edeceği noktalardan bir tanesi, tüketici kredileri artarken iç tüketimin daralmasıdır. Bunun ifade ettiği anlam, tüketiciler her gün daha fazla borç ödemekte, borç faizi ödemektedirler. Borcu borçla ödedikleri için, faiz oranlarında genel bir düşme olsa bile, bu tüketicilerin borç yapılandırmasıyla karşılaştıkları faiz oranları yüksek olmakta ve dolayısıyla, aldıkları kredi oranında da tüketimin gerçekleşmediği gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Dikkat çekecek önemli hususlardan bir tanesi, ihracatın gayretiyle bu kadar olmuştur 2,2 seviyesindeki büyüme ama ihracat da yavaşlamıştır. Yeni bitirdiğimiz mart ayında ihracattaki artış sadece 0,3 yani binde 3 olabilmiştir. İç tüketimdeki daralma devam etmekte, ihracattaki yavaşlama devam etmekte; diğer taraftan, bilindiği gibi, kapasite kullanım oranı düşmekte, reel kesim güven endeksi düşmekte; sonra, bunlara bağlı olarak sanayi üretimi düşmekte, iç tüketim düşmekte, ihracat düşmekte, gelirler düşmekte, tasarruf düşmekte.
Sonra, bu gidiş eğer bir kötüye gidiş sinyali değil ise kötüye gidiş hangi hâldir veya kötüye gidişle ilgili ne zaman tedbir alınır? Bu konuda iktidarın nasıl tedbir alacağını, bütçe dönemleri dâhil olmak üzere her zaman sorduk, aldığımız tek cevap vardır, belki bugün yine o söylenecektir. İç tüketimin canlandırılması ve büyümenin yeniden rayına girmesi için Hükûmetin güvendiği iki nokta vardır. Bunlardan bir tanesi bankaların durumunun sağlam olması yani yüksek düzeyde kredi vermeye devam ediyor olmaları, banka kârlarının iyi olmasıdır. İkincisi hanehalkı borçlarının düşük olduğu ifadesidir. Hâlbuki Türkiye'de hanehalkı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜNİR KUTULUATA (Devamla) - ?borçlarının çok büyük bir kısmı tüketim kredisidir. Günlük ihtiyaçları karşılama kredisi olduğu için bu anlamda Batı'yla bir kıyaslama yapmanın mümkün olmadığını açıkladık. Bu söylediğimden de ortada bir çare görülmüyor, dikkatinizi çekmek istediğim husus budur. Türkiye ekonomisindeki gerileme, Türkiye üzerinde yürütülen hain konuşmaların gölgesinde dikkatlerden kaçırılmaktadır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.