GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Depremin 1'inci yıl dönümüne, iktidarın deprem bölgesine vadettiği çoğu şeyi yapmadığına, depremin yıl dönümünde Cumhurbaşkanının ve Bakan Mehmet Özhaseki'nin söylediklerine, deprem üzerinden siyaset ve seçim kampanyası yürütülmemesi gerektiğine, Çağlayan Adliyesindeki terör saldırısına, Tuzla Piyade Okulundaki 7 teğmene verilen ihraç kararına ve Genel Kurulda görüşülecek olan 92 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:07.02.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; depremin dün 1'inci yıl dönümüydü. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Genel Başkanımız, milletvekilleri, belediye başkanlarımız deprem bölgesindeki illerdeydik. Biz bir yıl önce de o acı günde tüm Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak deprem bölgesindeki yurttaşlarımızın yanındaydık. Bir yıldır takip ediyoruz. Dün Hatay'daydık mesela, oradan Maraş'a gittik, Adıyaman'ı gördük; üzülerek söylüyorum ki bir yıl boyunca devlet, iktidar -özellikle iktidara sesleniyorum- vadettiği birçok şeyi yapmamış. Yollar, ulaşım, konut, beslenme, internet, sayabileceğimiz birçok temel insan haklarının getirdiği olanaklar depremzedelere verilmemiş. Şimdi, bizi üzen; hâl böyleyken Cumhurbaşkanı, iktidar bir yıl içerisinde deprem konutlarını teslim edeceğini vadetmişken ve ancak bunun yüzde 5'ine yakınını vermişken hâlâ konuşabiliyor. Şunu söylüyor: "Yerel yönetimler de hizmet gidebilmesi için iktidarla paralel bir şekilde yol almalı. Yani siz, bize oy verirseniz biz de size hizmet veririz." diyor. Ben buradan soruyorum: Hatay'daki konutların bitmemesinin sebebi, Hatay halkının kendisine oy vermemesi mi? Açıkça bunu söylüyor.

Oradan, diğer bir bakan çıkmış -inanın, utanç verici bir olay- gidip köyleri geziyormuş, teslim ettiği evleri alan vatandaşlar "Evet, Allah razı olsun; bak, evimizin yıkıldığı iyi olmuş -eğer ölüleri de yoksa- bize mis gibi villa verdiniz.' diyormuş." Bunu bir bakan söyleyebiliyor. Oysa biz çok çok iyi biliyoruz ki orada evi yıkılmayan, kayıp vermeyen yurttaşlar "Tüm servetimiz gitseydi de illerimizde deprem olup bu kadar kayıp vermeseydik." diyormuş ama bu ülkenin bakanı, villa dağıttığını ve insanların bu yıkımdan çok mutlu olduğunu söyleyecek kadar basiretsiz bir davranış gösterebiliyor.

Biz, bir yıl önce bu kürsüde -konuşan arkadaşlarımız, Grup Başkan Vekilimiz, Genel Başkanımız- "Ne yapmamız gerekiyorsa yapalım ama oradaki sorunları çözelim." demiştik, "Belediyelerimizle, imkânlarımızla, milletvekillerimizle ne yaparsak yapalım o sorunları çözelim." demiştik ama görüyorum ki bu sorunları çözmekten çok, 31 Mart 2024 seçimlerinin hesabını yapan bir Cumhurbaşkanı "Bize oy vermezseniz hizmet alamazsınız." diyebilecek kadar gaddar ve basiretsiz konuşabiliyor. Bunu çevirirken de şunu söylüyor: "Ben aslında öyle demedim, biz o belediyelere merkezî bütçeden tüm paralarını verdik." E, bir de vermeseydin yani bu laf mı! Ben buradaki tüm milletvekillerine sesleniyorum: Sorun, onlara verdiğin bütçe değil, zaten onlara verdiğin bütçeyle yıkılan yolların bile bir kısmı yapılamıyor; sorun, yıkılan, yok olan bir şehrin tekrar inşası. Onun için ne yaptın Sayın Cumhurbaşkanı? Onun için seçimlerde mesaj verdin ve halkı tehdit ediyorsun. Bakanın çıkıyor "İnsanlar evi yıkıldığı için -kayıpları yoksa- çok mutlu." diyor; tablo bu.

Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Deprem üzerinden, kayıp veren, acı çeken, şu anda bir söyleyip bin işittiğimiz o yurttaşlar üzerinden siyaset ve seçim kampanyası yürütmeyin. İşte, belediyelerimiz orada, iktidarın yapması gereken birçok hizmeti de bir yıl boyunca yaptılar, yapmaya da devam edecekler. Destek olun, toplumu bölmeyin, toplumu ayrıştırmayın. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Anayasa'nın 123'üncü maddesi ne diyorsa onu uygulasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Çünkü yerel seçimlerde sandık kapandıktan sonra merkezî yönetim ile yerel yönetimler bir bütündür, birlikte yönetilir. Ha "O belediye benden değil, o belediye benden." dersen iş iyi bir yere gitmez. Kaldı ki deprem bölgesindeki belediyelerin birçoğu seninle, orada da durum -Maraş'ta, Adıyaman'da, Gaziantep'te- ortada. Ben bu konuda bir parça edep diyorum.

Dün, Çağlayan Adliyesinde bir terör saldırısı oldu, yurttaşımız Dilfiraz Karataş'ı kaybettik; Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum ve terörü bir kez daha lanetliyorum.

Diğer bir konu, toplumu, bizleri, atasını, tarihini seven Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını rahatsız eden bir konu, Tuzla Piyade Okulundaki 7 teğmene verilen ihraç kararı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Herkes biliyor ki bu ülkede, ordumuzda kahraman askerlerimizin çok çok çok büyük bir çoğunluğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Başkomutanının izinde yürüyor; en doğal hakkıdır yakasına onun resmini takmaktan imtina eden bir askere tepki vermek ama görüyoruz ki burada hepsine aynı anda ihraç kararı verilmiş, oysa bu dosya ayrılmalıydı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resmini yakasına takmayan askerlere gerekli tepki disiplin anlamında verilip ordudan atılmalıydı ama buna tepki veren askerlere ceza verilmesi bir akıl tutulmasıdır. Şimdi, ben Millî Savunma Bakanlığına sesleniyorum: Sakın ve sakın bu verilen kararı, ülkeyi, toplumu, insanları rahatsız eden bu kararı onaylamayın çünkü burada utanç verici bir manzara var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Maalesef ki görüyoruz, duyuyoruz, WhatsApp gruplarındaki yazışmaları anlatıyor, bunu askerlerimiz anlatıyor. Atatürk'le, Başkomutanla, tarihiyle, geçmişiyle problemleri olan bu tip askerler ve subaylar varsa onlara gerekli işlemleri yapın; onlarla mücadele eden, onlara tepki ortaya koyan ve bu tepkisi en doğal hakkı olan askerlerden elinizi çekin diyorum.

Son olarak, torba kanun teklifi bugün görüşülecek. Bize göre çok sakıncalı olan maddeleri de var, bunları uzun uzun konuşacağız ama özellikle Akkuyu'yla ilgili olan, yine, Ruslara imtiyaz sağlayan ve Türkiye'yi tehdit edecek maddelerle ilgili bir kez daha düşünmelerini söylüyoruz. Biz uyarılarımızı buradan yapacağız, umarım dikkate alırlar.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)