GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018 yılında meydana gelen tren kazasına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:13.02.2024

İLHAMI ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Geç gelen adalet, adalet değildir Sayın Başkanım. Öncelikle teşekkür ediyorum aileler adına.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorlu tren kazası üzerine gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinize ve ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımıza ve milletimize, aynı zamanda, mazlumların her zaman yanında olan ve Silivri Cezaevinde -şimdiki adıyla Marmara Cezaevinde- yatan Avukat Şerafettin Can Atalay'a da buradan selamlarımı iletiyorum özellikle çünkü bu davanın baş avukatlarındandı ama şimdi Hatay Milletvekilliğinden alındı, avukatlığı alındı; cezaevinde. Buradan sayın avukatıma selamlarımı iletiyorum tekrar.

Evet, tarih 8 Temmuz 2018, Edirne Uzunköprü-İstanbul Halkalı seferini yapan trenimiz Çorlu Balabanlı ve Sarılar mevkisine geldiğinde kaza yapıyor. Facia, evet, facia; tam 25 canımızla beraber 300'den fazla kardeşimiz yaralanıyor. Evet, ölenlerin ardından kalanlar da adaletsizliğin altında ezildi. Anneler hâlâ ağlıyor, annelerin kalbi ağrıyor, acıları gittikçe büyüyor çünkü bu kaza göz göre göre geldi. Önlem alması gerekenler önlemleri almadılar, almadıkları gibi kazanın ardından da kimse sorumluluk almadı. O dava o günden bugüne devam ediyor ama o işten esas sorumlu üst yönetimse ortada yok, sadece alt kesimdeki gariban memurlar şu anda adaletin önünde.

Bu kaza olduğunda, 27'nci Dönemde ben daha iki günlük milletvekiliydim ve o dönem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun göndermesiyle sahaya gittim ve oradaki acıyı gördüm, hâlâ da gözlerimin önünden gitmiyor. Bu kaza, maalesef, göz göre göre geldi çünkü birçok ihmal vardı. Yavrularımız o trenle yakınlarına kavuşmayı beklerken ölüme gitti ama ne yazık ki sorumlular kendi ihmallerini kabul etmediği gibi, aşırı yağan yağmura bu işi yıktılar. O tarihte Ulaştırma Bakanı olan Mehmet Cahit Turhan, Çorlu'nun içinde bulunduğu hat bölgesinin risk kapsamında olmadığını, yol bekçiliği istemine ihtiyaç kalmadığını, kazanın görülmemiş yağıştan kaynaklandığını ifade etmişti ancak Devlet Demiryollarının 25 Aralık 2019, 15 Ocak ve 8 Mayıs 2020 tarihli yazışmaları Sayın Bakan Turhan'ı tekzip etti. Devlet Demiryolları 1'inci Bölge Müdürlüğü mıntıkasında yani deprem bölgesinde, bu menfezlerin yüz yıldan eski olduğu, köprü ve menfezlerin beş yüz yıllık taşkın debisine uygun olmadığı, hattın gözetim altında tutulması gerektiği ifade edilmişti. Üstelik, öğrendik ki bu mıntıkada tam 67 yol bekçisi olması gerekirken 4 yol bekçisi vardı. Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde bugüne kadar tam 18 duruşma yapıldı, sadece bir duruşmaya katılamadım yurt dışı görevim dolayısıyla ve 6 Temmuz 2023 tarihli bilirkişi ek raporunda Bakanlık ve Devlet Demiryolları üst yönetiminin tüm iddiaları çürütülmüştü. Bilirkişi heyeti aşırı yağışa karşı gerekli önlemlerin alınmadığını, meteoroloji konusunda gerekli koordinasyonun sağlanmadığını, yeterli yol bekçisi olmadığını ve üstyapı yenilenirken de altyapının buna uygun olmadığını ifade etmişti ancak yeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, açıklamasında hâlen ders alınmadığını ortaya koyuyor.

(7/998) esas numaralı Soru Önergeme vermiş olduğu cevapta, aşırı yağışlara karşı Devlet Demiryollarında hâlen erken uyarı sistemi kurulmamış, gerekli sayıda yol bekçisi hâlen istihdam edilmemiş, altyapı -Trakya dâhil- tüm Türkiye'de maalesef elden geçirilmemişti. Bu ihmallere sebep olan siyasi zihniyetin sorumluluk üstlenmemesi, emri altında çalışan personeli yargının önüne atması maalesef ülkemizdeki keyfîyetliğin baş tacıdır ancak vurgulayarak söylüyorum ki kazaya sebep olan dönemin Ulaştırma Bakanı, Devlet Demiryolları Genel Müdürü, üst yönetim ve arkasındaki siyasi irade hesap vermek zorundadır. Dün Çorlu'da oğlu Arda'yı kaybeden Mısra Öz, kızı Bihter'i kaybeden Zeliha Bilgin, yine 6 Şubat depreminde Kahramanmaraş'ta Ezgi Apartmanı'nda oğlunu, gelinini ve 3 yaşındaki torununu kaybeden Nurgül Göksu ağlıyorlar. Kaderleri aynı; anneler çocuklarını, evlatlarını kaybetmişler ve adalet arıyorlar. Kesiştikleri tek nokta, 29 Şubatta Kahramanmaraş'taki Ezgi Apartmanı'nın duruşması var, yine aynı gün Çorlu'da 2018'den beri süren davanın son duruşması yapılacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Geçen hafta Kahramanmaraş'a milletvekili arkadaşlarımızla gittiğimizde, Ezgi Apartmanı'nı ziyaretimizde... Ezgi Apartmanı'ndaki annenin feryadını buradan haykırmak istiyorum: "Ben çocuğumu babasız büyüttüm, temizlik yaptım, dikiş diktim ve çocuğumun avukat olmasını sağladım; gelinim de avukattı. 3 yaşındaki çocuklarıyla beraber..." Ezgi Apartmanı'nda o pastanenin kesmiş olduğu kolonlar yüzünden evlatlarını kaybetmiş.

Yine, aynı şekilde, Mısra Öz'ün Arda Sel'i, yine Zeliha Bilgin'in Bihter'i kaybı aynı konu ama bunların tek kesiştiği yer, 29 Şubatta adalet önünde olacak ve inşallah, Çorlu'da adalet bir gün tecelli edecek diyorum. Rayların altında kalan adalet bir an evvel tecelli etsin istiyoruz. Her iki aileye de buradan başarılar diliyorum; inşallah, hak ettikleri sonucu alacaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) - Yetkililer rayların altında kalan adaleti üstüne çıkaracak diyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)