Konu: | (10/983, 984, 985, 986, 987, 988) Esas No.lu Erzincan'ın İliç İlçesindeki Bir Altın Madeninde Meydana Gelen Kazanın Tüm Yönleriyle Araştırılması ve Benzer Kazaların Önlenmesine Yönelik Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin ön görüşmeleri münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 60 |
Tarih: | 14.02.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün hepimizin yüreğini yakan büyük bir faciayla karşı karşıyayız. Hâlen göçük altında kaç kişinin kaldığını bilmiyoruz, ne zaman kurtarılacaklarına dair herhangi bir emare yok. Vefat eden kardeşlerimize Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum, kalanlara acil şifalar ve ailelerine de sabır diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bilelim ki Allah'ın insana verdiği can gibi emanetlerden biri de çevredir. Çevre biz insanlığa bir emanettir. Çevreye sahip çıkmadığımız, emanete ihanet ettiğimiz sürece iflah olmamız mümkün değildir. Maalesef ki ülkemizde bu tür faciaları, felaketleri peş peşe yaşıyoruz. Soma'da, Ermenek'te, Amasra'da maden felaketleri, faciaları yaşadık; ardından peş peşe büyük bir deprem felaketi yaşadık birkaç ilimizde, sonra yıllardan beri mütemadiyen tekrar eden orman yangınları yaşadık ama görülüyor ki iktidarın bu faciaların hiçbirini ruhu duymadı. Sadece bu faciaları birer istatistiksel bilgi alma, sadece insanlara rutinleri tamamlama gibi bir şey görünüyor. Tabii, diyeceksiniz ki: "İnsana saygıları yok ki çevreye saygıları olsun." Önce insana saygı gerekirdi, insana saygısı olmayandan da bundan fazlası zaten beklenmez.
Değerli milletvekilleri, çok acı bir şekilde dünya şampiyonuyuz. Günde ortalama 5 kişi, 5 insan, 5 çalışan iş kazasından vefat ediyor ama bu sadece istatistiksel veri olarak kalıyor. Tabii, böyle bir olayda "Ne yapılıyor?" derseniz iktidarın çözümü gayet basit. Ne yapıyorlar? Depremde kayıp insanların sonuçlarını takip etmek üzere kurulan ekranı kapattılar, çözdüler. Yine -bugün haberlere yansıyan- Erzincan'da dün olan olayları yüreği yanarak anlatan şahsın gözaltına alındığını duyduk. Geçmişteki terör saldırısında da aynısı yaptınız, bildiri imzalayın, kurtulalım; sanki PTT memuru kargo getirmiş, imzalayın. Şu bildiriyi imzalamakla iş çözülecek zannediliyor.
Değerli milletvekilleri, bu tür bir hadise asla sıradanlaştırılamaz, normalleştirilemez. İnsan merkezli, tabiata saygılı, çevreye duyarlı politika geliştirilmediği sürece bu işleri düzeltmek mümkün değildir.
Burada pek çok hadiseye şahit olduk. Saadet Partisi Grubu olarak memleketin hayrına pek çok öneri getirdik, dedik ki: "Deprem konusunu araştıralım." "TOKİ mağdurlarına çözüm bulalım." "Şu uyuşturucuya batan gençlerimizi kurtaralım." "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm üretelim." "Kentsel dönüşüme çare bulalım." "Doğu Türkistan'da, Filistin'de yaşanan katliama duyarlı olalım." dedik, hepsini reddettiniz çünkü bunların hiçbirisi gündeminizde değil. Gelen ne kadar makul, insani, haklı talep varsa burada el çabukluğu marifetiyle onu reddetmekte üstünüze yok.
Tabii, burada, değerli milletvekilleri, ülkemizin bildiği önemli kavramlardan birisi "özelleştirme." Bugüne kadar "özelleştirme" diyerek memleketin ne kadar değerli kurumu varsa sattınız; satılacak bir şey kalmadı, memleketin topraklarını sattınız. Herhâlde onu da bitirdik, şimdi "level" atladınız, toprağın altını oymaya başladınız ve memleketin bu kadar değerli rezervleri olduğunu ancak böyle bir olay sonucunda öğreniyoruz. Peki, bu paralar kime gidiyor? Bunun ortakları kim? Bu işin içinde yabancı sermaye varsa yerli ortakları, iş birlikçileri de var. Sonuçta, bunlar birilerine peşkeş çekiliyor ama bunların hiçbirisi yok. İşiniz gücünüz algı yapmak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, son bir dakika Sayın Çalışkan.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Eyvallah Başkanım, sağ olun. Başkanım varlığınızı görelim, sağ olun.
Evet, bir gün "Gabar'da petrol bulundu." demek, öbür gün "Karadeniz'de doğal gaz..." Ertesi gün de tank fabrikasını satıp o parayla uzaya turist göndermek. Ne dediniz? "Nas." "Nas" gibi kutsal bir kavramı bile istismar ettiniz, şimdi de kaderden bahsediyorsunuz. Elbette, Rabb'imizin kaderine insanlık boyun eğer ama biliriz ki bu kader değil, bu, tedbirsizlik sonucunda insanın kendi eliyle oluşturduğu felaketin bir neticesidir. Gerçekten kaderden bahsedecek olursak memleketin kara kaderisiniz arkadaşlar!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)