GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bir AKP milletvekilinin seçim bölgesinde şu anda Kürtçe konuştuğuna, halklarını Kürtçe selamlayabileceklerine ve milletvekillerinin söz haklarının gasbedilemeyeceğine, 21 Şubat Dünya Ana Dili Günü'ne, hasta tutsaklara, Abdullah Öcalan'ın sağlık durumu hakkında kamuoyuna ne zaman açıklama yapılacağına, sağlıkta erişim hakkına ve hayatını kaybeden Çınar Özkayaşır'a, hasta tutsaklardan Soydan Akay'a, Berfo ananın ölüm yıl dönümüne, Cumartesi Annelerinin mücadelesinin devam ettiğine, DEM PARTİ'nin Esenyurt'taki ilçe binasına düzenlenen baskına, Anadolu Ajansının İsrail ekonomisine yönelik açıklamasına ve bu Meclisin savaş uçaklarıyla değil barışın diliyle yan yana gelmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:63
Tarih:21.02.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "..."(*)

(Mikrofon kapandı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Selamlıyorum yani bu, artık, gerçekten kabul edilebilir bir şey değil.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Şu anda Şırnak'ta vekiliniz Kürtçe konuşuyor, belediye başkan adayınız Kürtçe konuşuyor.

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu samimiyetsizliği anlamak mümkün değil.

MUSTAFA VARANK (Bursa) - Onun önünü biz açtık zaten ya! Neye itiraz ediyorsunuz?

SIRRI SAKİK (Ağrı) - Ya, bu dil size ne etti? Niye bu kadar düşmansınız bu dile ya! Ayıp ya! Ayıp ya! Utanın be!

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Düşman değiliz.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Şimdi, bir AKP milletvekili -hatta şu anda canlı izliyoruz- Kürtçe konuşuyor, şu anda halkı selamlıyor.

MUSTAFA VARANK (Bursa) - Kürtçe propagandanın önünü biz açtık.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Hadi ya!

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu, ne o zaman? Bu, nedir yani?

MUSTAFA VARANK (Bursa) - Burası başka bir yer, buranın kuralları ayrı. Bunu anlamak zor mu yani?

SIRRI SAKİK (Ağrı) - Burası bir sömürge mi? Sömürgeyse tamam deyin, bu dili konuşamazsınız.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Sırrı Bey, bize sormayın, muhatabınız biz değiliz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Temelli, Türkçe...

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Merak etmeyin, tabii ki buranın çalışma dili Türkçe, biz de çalışmalarımızı Türkçe yapıyoruz ama halkımızı Kürtçe selamlayabiliriz. Bakın, burası kapalı devre değil, televizyon canlı veriyor, Türkiye halkları bizi seyrediyor; hem Kürtçesiyle, Lazcasıyla, Çerkezcesiyle bizi seyrediyor. Bir selamlamayı bile bu halka hak olarak görmeyen bir zihniyet zaten siyaset yapamaz. Çalışma dili Türkçe. Buna itiraz eden var mı? Yok. Resmî dil Türkçe. Bu yasaların değişmesini de istiyoruz çünkü tek bir resmî dille çalışma yapmak zaten büyük bir eksiklik. Bu eksikliği giderememenin utancıyla aslında kendinizi eleştireceğinize bize saldırıyorsunuz.

Biz ana dilimizde selamlama yapacağız. Buna yönelik bu mikrofon kapatma, bir kere, bir söz hakkının gasbıdır, asla hiçbir mecliste tevessül edilecek bir şey değildir. Bu uygulamayı şiddetle kınıyoruz, bunun tekrarlanmasını da istemiyoruz çünkü eğer siz Mecliste milletvekillerinin söz hakkını gasbederseniz, artık, zaten, Anayasa'yı açıktan ihlal ettiğiniz, bizim Can Atalay davasında dile getirdiğimiz o ihlali burada artık rutin bir işleme çevirmiş olursunuz. Anayasa 83 ortadadır, milletvekillerinin söz hakkı gasbedilemez; siz bunu bizzat Meclisin orta yerinde yapıyorsunuz. Bu, mümkün mü? Bu, mümkün değil. Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz, biz de bunu anlayamıyoruz. Siz milletvekili değil misiniz? Siz halkın oylarıyla seçilip gelmediniz mi? Siz bir şeyi temsil etmiyor musunuz? Siz burada neyin taşeronluğunu yapıyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Milletvekili gibi davranmak zorundayız.

AYHAN SALMAN (Bursa) - Siz neyin taşeronluğunu yapıyorsunuz?

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Halkı temsil ediyoruz, halkın dilleriyle siyaset yapmak zorundayız. Bu dilleri yok saymak demek, temsiliyet hakkını da yok saymak demektir.

Evet, bugün ana dili günü, bugün 21 Şubat Uluslararası Ana Dili Günü. Keşke bugün AKP sıralarındaki Kürt milletvekilleri de kendi dilleriyle halkını selamlayabilseydi, keşke o seçildikleri yere uygun davranabilselerdi. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Keşke Muş Vekili gelseydi, Muş sokaklarında konuştuğu gibi burada Kürtçe konuşabilseydi; keşke oradan -temsil ettiği halkın- oranın adıyla, oranın diliyle "Burada ben de varım." diyebilseydi ama diyemiyorsunuz. Evet, dilinizi de siyasetinizi de ipoteklemiş durumdasınız. Dolayısıyla bu tahammülsüzlüğünüzün nedeni aslında yaşadığınız utançtır. Evet, Ana Dili Günü'nü kutluyorum.

Şimdi, bir başka önemli konu daha var: Hasta tutsaklar ve tutsaklar konusu. Bugün Türkiye cezaevlerinde dilini kullandığı için her türlü kötü muameleye maruz kalan Kürt siyasi tutsaklar var. Bunun dışında, sağlığa erişim haklarının da gasbedildiğini görüyoruz ama sağlık demişken önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya buradan bir kez daha soruyorum: Abdullah Öcalan'ın sağlık durumu hakkında kamuoyuna ne zaman bir açıklama yapacaksınız? Bunu duymazdan gelerek orada da oturma hakkınız yok çünkü siz Sağlık Bakanısınız. Bu ülkenin bir vatandaşı hakkında size soru soruyorum.

Bakın, sağlığa erişim hakkı konusunda size bir öykü, çok hazin bir öykü: Çınar Özkayaşır Digor'da hastalanıyor, Digor Devlet Hastanesine gönderiliyor "Biz burada müdahale edemeyiz çünkü yetersiziz, Kars'a gitsin." diyorlar. Kars'a sevk ediliyor, Kars Hastanesine gidiyor, Kars Harakani Devlet Hastanesi "Biz yetersiziz, Elâzığ'a gitsin." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Elâzığ'a giderken Çat Devlet Hastanesine uğruyorlar, kırk dakika tedavi görüyor "Yetersiziz..." Elâzığ'a devam ediyor, Elâzığ'a geliyor. Elâzığ Devlet Hastanesi "Yerimiz yok." diyor, özel hastaneye yolluyor ve 15 Şubatta yola çıkan Çınar, 17 Şubat Cumartesi sabaha karşı hayatını kaybediyor.

Sağlıkta erişim hakkıymış! Sağlıkta şu kadar hizmet yapılmış da işte, sağlıkta şu kadar hastane yapılmış ama insanlar Kars'tan yola çıkıyor Elâzığ'da ölüyor, Muş'tan yola çıkıyor Malatya'da ölüyor çünkü ne Kars'ta ne Muş'ta hastane yok; olan hastanelerin de sağlık hizmeti konusundaki yetersizlikleri ortada çünkü iktidar sağlık hizmetlerine sermayenin gözünden bakıyor, ticari bir gözle bakıyor, oysa bir sağlık hizmetinin kamusal hizmet olduğu asla unutulmamalı.

Hasta tutsaklardan Soydan Akay, otuz yıldır cezaevinde, idare ve gözlem kurulunun keyfî...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunlar önemli konular. Bakın, tekil vaka olarak burada dile getiriyoruz ama çok yaygın uygulamalardan söz ediyoruz.

Soydan Akay idare ve gözlem kurulu kararıyla otuz yıl sonra altı ay disiplin cezası alıyor; keyfî bir uygulamayla. Neden? İstihbari rapor varmış; cezaevinin içinde istihbari raporla altı ay. Altı ayı doluyor, altı ay sonra bir altı daha ceza veriyorlar aynı gerekçeyle; gerekçenin sadece cümlelerinin yeri değişmiş, aynı uygulamaya devam ediyorlar. Biz sorduk, Adalet Bakanına soru önergesi verdik, verdiğimiz tarih 15 Ağustos 2023, bugün 21 Şubat 2024, Adalet Bakanı hâlâ yanıtı yazıyor. MİHİK'e yani Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna sorduk, 7 sayfa cevap verdi. Sandık ki meseleyle ilgilenmiş bize yanıt veriyor, yanıt diye gönderdiği şey mevzuat; kopyalamış, yapıştırmış, bize bunu yanıt diye gönderiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Toparlıyorum.

Bugün Berfo ananın da ölüm yıl dönümü. Berfo anayı hatırlayacaksınız, oğlu Cemil Kırbayır'ın sadece kemiklerine ulaşabilmek için otuz bir yıl direndi, otuz bir yıl sonra maalesef vefat etti. Cumartesi Annelerindendi, Cumartesi Anneleriyle beraber... Ki Cumartesi Annelerinin mücadelesi devam ediyor, bu kayıp yakınlarının mücadelesi devam ediyor. Ama bir anıyı size hatırlatmak istiyorum: 2011 yılında Cumartesi Anneleri ile dönemin Başbakanı bir araya gelmiş -Berfo ana, Berfo ananın yanında oturanları tanıyorsunuz- ve o buluşmadan sonra dönemin Başbakanı geliyor, grupta toplantı yapıyor, grup toplantısında "Kayıpların bulunması için çaba göstereceğiz." diyor, hep birlikte ağlıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum.

Evet, anlıyoruz ki timsah gözyaşlarıymış, 2011 yılından bugüne kadar bu konuda da atılmış tek bir adım söz konusu değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün de bahsettik, Esenyurt ilçe binamıza bir baskın düzenlendi ve ilçe eş başkanlarımız gözaltına alındı, sonra da tutuklandılar. Peki, neden tutuklandılar? Bir "tweet" atmışlar, "tweet"te hiçbir şey yok. Bahaneye bakın, bu "tweet" üzerinden gözaltı ve tutuklama ama bunun AKP'nin seçim dönemlerinde bir kampanya çalışması olduğu artık aşikârdır. Her seçim döneminde aynı ilçeden, aynı gerekçeyle eş başkanlarımız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve sonrasında da geniş bir gözaltı, tutuklama furyası. Hayalî seçmen, gözaltılar, tutuklamalar, hesaplara bloke koymalar yani AKP'nin seçim kampanyasının odağında DEM PARTİ'ye yönelik bu hukuksuzluk, bu saldırılar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Evet, son olarak Sayın Başkan...

BAŞKAN - Epey süreyi aştık.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Son olarak, Anadolu Ajansı çok duyarlı bir ajans hâline gelmiş, Filistin'e yönelik saldırılar İsrail ekonomisini zayıflatıyormuş. 2022'de fazla veren İsrail bütçesinin 2023'te açık verdiğini anlatıyor, çok duyarlı bu konuda Anadolu Ajansı. Bu duyarlılığını Türkiye ekonomisi için de göstermesini talep ediyoruz. Kürt sorununu çözümsüz bırakan iktidarın ekonomiyi ne hâle sürüklediği ortada. Ekonomiyi ne hâle sürüklediğinin fotoğrafları da şu anda önünüzde duruyor. Uçak üreterek, silah üreterek, Kürt meselesini demokratik çözüm yoluyla çözmeyerek bir ekonomiyi, bir toplumu, bir ülkeyi nereye sürüklediğiniz ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bundan ders çıkarmak yerine bu uçak fotoğraflarını getirmişsiniz, hâlâ burada bununla övünmeye devam ediyorsunuz. Unutmayın, 15 Temmuzda bu Meclisi bir savaş uçağı bombaladı; bu Meclis savaşa karşı çıkmalı, savaş uçaklarıyla değil, barışın diliyle yan yana gelmeli.

Ana dilini bir kez daha kutluyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)