| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen kıymetli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
21 Şubat Dünya Ana Dili Günü'nü kutluyorum.
Bu topraklarda herkesin kendi ana dilinde özgürce konuşacağı, kendi ana dilinde eğitim alacağı günler gelene kadar bu faşist anlayışa karşı mücadele edeceğimizden halklarımızın şüphesi olmasın. Yüz yıldır sesimizi kesmek isteyenlere karşı en güçlü cevabımız, bu kürsülerden Kürt halkının, ezilen halkların sesi olduğumuz gerçekliğidir.
Yasa tasarısının 25'inci maddesi üzerine konuşacağım ama aile hekimlerimizi selamlayarak başlamak istiyorum. Keza, bu iktidarın umurunda olmasa da dünya da birinci basamak sağlık hizmetleri en temel sağlık hizmetleri olarak görülüyor, koruyucu sağlık hizmetlerinin nitelikli olması için yatırım yapılıyor. Bizim ülkemizde öyle bir durum var mı? Yok. Ne yapılıyor bizim ülkemizde? Hasta sayısı çok olsun ki piyasa mantığıyla kurgulanan şehir hastanelerinin yatırımcıları kazansın; hasta sayısı çok olsun ki -Sayın Bakanın dediği gibi- özel hastane işi olan iş insanları bundan kârını elde etsin ama mesele bu işin yükünü çekenlere geldiğinde reva gördüğünüz şey disiplin cezalarının artırılması. Öyle bir madde eklemişsiniz ki insan okurken bile şaşırıyor yani bunca yıl bu mesleğe emek verenlerin önünde utanıyor. Neymiş? Aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanları disiplin cezası gerektirecek fiilleri alışkanlık hâline getirmiş ama bu maddeyle halk sağlığının korunması ve kamu hizmetinin sürekliliği amaçlanmıyormuş, disiplin suçlarına ceza olarak destek ödemelerinden kesintiler olacakmış, bu cezalar sözleşmenin feshine kadar gidebilecekmiş. Bu ülkede halk sağlığı korunmuyor ve kamu hizmetleri süreklileşmiyorsa tek sorumlusu bu iktidarın ta kendisidir. Sadece seçim bölgem olan Urfa üzerinden sağlık sistemine bakarsanız bile kimin sorumlu olduğunu net bir şekilde görebilirsiniz. Urfa'nın 2,5 milyon nüfusu var ve 2023 yılında en çok çocuk doğumu Urfa'da gerçekleşmiş ama çocuk alerji uzmanı sadece 1 doktoru var. Bu sonbaharda alerji vakaları patlayınca Urfa Tabip Odası bununla ilgili bir açıklama yaptı, ne dedi: "Sadece alerji alanında değil ölümle sonuçlanabilecek pek çok çocuk hastalıklarının yan dallarında büyük eksiklik var." Fakat iktidar bununla ilgili bir düzenleme yapıyor mu? Hayır, bununla ilgili bir düzenleme yapmıyor. Neyle ilgili düzenleme yapıyor? Aslında, bu sağlığa erişebilecek kişileri koruyacağına, bu sağlık emekçilerini, doktorları koruyacağına tam aksine bu doktorların mevcut sistemdeki durumunu daha da aşağı çeken bir sistem getirmeye çalışıyor.
Yine, hastanelerin durumu çok mu iyi peki? Tabii ki değil. Urfa'da ne zaman yağmur yağsa sorumsuz AKP belediyeleri yüzünden sel oluyor, Sayın Urfa Milletvekilimiz kendisi de doktor, bunu çok iyi bir şekilde biliyor, Eyyübiye Hastanesinin geçen seneki selde tuvaletleri patlamış, geçen haftaki selde yine aynı manzara ortaya çıkmış. Yatalak hastalar apar topar başka hastanelere sevk edilmiş, hastane sağlık hizmeti veremez duruma gelmiş. Yine, rant için tarım arazileri imara açılarak kamu sağlığı sekteye uğratılmış durumda.
Sayın milletvekilleri, sağlık çalışanlarımızda hiçbir sorun yok aslında; sorun, bu iktidarın her şeyde olduğu gibi sağlığı da bir piyasaya çevirmesidir. Her sene yüzlerce hekim bu ülkeden kaçıp gidiyor, her ne kadar Sayın Bakan bunu başka sebeplerle algılasa bile kaçıp gittiği bir gerçeklik. Ekonomik krizin yükü herkesin üstünde. Sağlıkta şiddet sorunu her geçen gün büyüyor, en önemlisi de bu iktidar kendi ülkesinin emekçilerine değer vermek yerine cezalandırmayı reva görüyor. Bu maddenin hem etik olarak hem de anayasal olarak düzenlenmesi aykırıdır. Gerçekten halk sağlığını iyileştirmek istiyorsanız birinci basamak sağlık hizmetlerini daha nitelikli hâle getirip sağlığı bir piyasa kolu görmekten vazgeçmeniz gerekiyor diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)