| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 04.04.2013 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BDP Grubunun emeklilerle ilgili vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gerçi, aleyhinde konuşuyorum ama emeklilerle ilgili, emeklilerin aleyhinde konuşmak diye bir şey söz konusu olamaz. Tabii, daha farklı şekilde konuşacağım sayın milletvekilleri.
4 Nisan 1997 tarihinde kaybetmiş olduğumuz rahmetli Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'i anarak sözlerime başlamak istiyorum. Rahmetli Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş Türk milliyetçiliğine, Türk gençliğine çok büyük hizmetler yapmış, çok önemli mesajlar vermiş ve Türk gençliğinin yetişmesinde emeği geçmiş çok değerli bir devlet adamıdır. Onun vermiş olduğu ideallerin, onun vermiş olduğu o güzel söylemlerin, söylemiş olduğu söylemlerin şu anda ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Türk dünyasıyla ilgili olarak söylemiş olduğu, Türk dünyasındaki, özellikle, yankılanan o güzel sözleri hâlâ kulaklarımızda çınlamaktadır ve Türk dünyası, şu anda, rahmetli Başbuğ'u bugün ölüm yıl dönümünde bir kez daha anmaktadır. Mekânı cennet olsun diyoruz. Onun fikirleri hiçbir zaman ölmeyecek ve dünya durdukça da yaşayacaktır ifadesini kullanmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, emeklilere gelince, emeklilerimiz ülkemizde, maalesef, çok mağdur konumdadırlar. Emekli insanlar, neredeyse acaba ben ekmeğimi nasıl alacağım, geçimimi nasıl temin edeceğim, açlık sınırından nasıl kurtulacağım, bunun mücadelesini veriyor. Hatta, yakından tanımış olduğumuz emekli insanlar, acaba torunuma bir çikolata alabilir miyim, veyahut da evimin en küçük bir ihtiyacını ben nasıl karşılarım, bunun korkusu ve düşüncesi içerisindedir.
Son yıllarda devamlı olarak emekliler kaybetmektedir. Emekli insanlara, tabii, her siyasi parti kendilerine göre birtakım söylemler içerisinde olmuş olmasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 senesinden itibaren çok önemli sözler söylemiştir. Adalet ve Kalkınma Partisinin emeklilerle ilgili olarak "İşte, İntibak Kanunu'nu çıkartacağız. Geçmişte, daha önce emekli olanlarla, daha sonra emekli olanların arasındaki farkı ortadan kaldıracağız. Emekli insanlarımızın geçim standartlarını yükselteceğiz ve düzelteceğiz." şeklinde söylemleri vardı. Maalesef bu söylemleri hem Sayın Başbakan hem sayın maliye bakanları hep, müteaddit defalar, her seçim döneminde söylemiş olmalarına rağmen, maalesef, enteresandır, yapılanların çok fazla bir şey olmadığı ortadadır.
Şu anda BAĞ-KUR emeklisi, Emekli Sandığı emeklisi veya SSK emeklisi çok büyük bir mağduriyet içerisindedir. Almış oldukları maaşlara baktığımız zaman, işte BAĞ-KUR emeklisine 570 lira, SSK emeklisine 700 lira civarında -en düşük maaş- Emekli Sandığı emeklisine 840 liranın verilmiş olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Tabii, yapılan çeşitli araştırmalar neticesinde açlık sınırının aylık olarak şu anda 1.250 lira olduğu düşünüldüğü zaman, verilen maaşın, onların almış oldukları maaşın ne kadar düşük olduğu ve bu insanların acaba ne yaparlar şeklinde bir düşünce içerisinde olmamız da gerekmektedir. Bu mealde, emekli kardeşlerimiz mutlaka göz önüne alınmalı ve bu tür önergelerin desteklenmesinin yanında ayrıca çeşitli kanunlarla da bunların durumları mutlaka düzeltilmelidir.
Enflasyon düşüyor, insanlarımızın alım gücü yükseliyor, insanlarımızın yaşam şartları düzeliyor. diyoruz ama sayın milletvekilleri, emekliler için, esnaflar için, işçiler için, çiftçiler için hiç de böyle değildir. Maalesef şu anda insanlarımızın sosyal katmanlarına bakmış olduğumuz zaman hepsinin büyük şikâyetler içerisinde olduğunu ve geçim sıkıntısı içerisinde olduğunu görürsünüz ve bunların başında da maalesef emekliler geliyor.
Emeklilerimiz, bu insanlar, tabii, geçim sıkıntılarının yanında belirli bir yaşın da zaten üzerindedir. Hepsi yaklaşık olarak her ay değilse bile işte çok kısa zaman aralıkları içerisinde hastanelere gidiyorlar. Hastanelere gittikleri zaman önlerine bir de bunların katkı payları çıkıyor, ilaç katkı payları çıkıyor, sağlık katkı payları çıkıyor. Bu da insani değildir. Bakınız, bu insanlara vermiş olduğumuz para zaten çok yeterli değildir. Almış oldukları paraların yanında bir de katkı paylarını, sağlık katkı paylarını ödemeye kalkınca bunların durumlarının ne olduğunu işte hep beraber düşünmek mecburiyetindeyiz. Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu yönlü olarak mutlaka bir çalışma yapmalıdır yani bu katkı paylarının, sağlık katkı paylarının, ilaç katkı paylarının en azından emekli insanlar için, yeşil kartlı insanlar için, fakir ve fukara olan insanlar için, açlık sınırının altında geliri olan insanlar için mutlaka ama mutlaka düşünülmesi ve kaldırılması gerekmektedir. Bunu müteaddit defalar söylüyoruz. Yani özellikle "İntibak Kanunu" dediğimiz? İşte, 2000 senesi öncesindeki işçilerin aldığı maaşlarla daha sonra emekli olan işçilerimizin aldığı maaşlar karşılaştırıldığı zaman İntibak Kanunu'nun ne kadar önemli olduğu ortadadır. Ama bunun yanında, İntibak Kanununun yanında, özellikle bu sağlık katkı payları, mutlaka ama mutlaka, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ve Sağlık Bakanlığı tarafından bir kez daha gündeme getirilmeli ve tamamen kaldırılmalıdır.
Gidin, emekli insanlarımıza sorunuz, emekli insanların acaba hangisi almış oldukları maaşların yeterli olduğunu size söyleyeceklerdir? Ama enteresandır, onların o feryatlarını duymuyoruz. Şu anda, Türkiye'mizde, 9 milyonun üzerinde emekli insan var yani 9 milyon emekli insan bir siyasi parti kursa herhâlde o şu andaki yüzde 10 barajını geçmiş değil midir, geçecek değil midir? Yani, yüzde 10 barajını bile geçecek olan bu insanların feryatlarını ve seslerini biz ne zaman duyacağız?
Bakınız, şu anda işte, emekli olmayı düşünen memur emekli olabiliyor mu? Olamıyor çünkü olmak istediği zaman veya olduğu zaman almış olduğu maaşla emekli olduğu maaş arasında çok büyük uçurum farkı var. Dolayısıyla, emekli olmaktan korkuyorlar. Bunların içerisinde, en başta sağlıkta, hekimlerimiz geliyor. Bakınız, şu anda, sağlık çalışanları ve özellikle hekim kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, emekli olmamak için mücadele veriyorlar, hatta, 60 yaşına kadar, 65 yaşına kadar yani kanunun kendilerine vermiş olduğu o hakka kadar hepsini kullanmaya çalışıyorlar. Hâlbuki, gelin işte, en azından sosyal katmanlardan başlamış olalım, hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza verilen döner sermaye gelirlerini emekliliğe bir sayalım, hatta, onu geçmiş dönemlere değil de yani ilerideki dönemlere değil de en yakın zamanda, bu andan itibaren, şu andan itibaren bunu sayalım. Çok yakından tanıdığımız hekim arkadaşlarımız emekli oluyorlar gidiyorlar evlerine, ondan sonra geçim sıkıntısı çekmiş oldukları için geri döndüklerini ve çalışmaya başladıklarını da biz görüyoruz.
Tabii, bu sağlıktaki emeklilik diğerlerinde farklı mıdır? Hayır. Şu anda birçok kurumda, maalesef enteresandır, insanlar emekli olmaktan korkuyorlar. Dolayısıyla, emeklilikle ilgili, mutlaka, hem araştırma önergeleri değerlendirilmeli hem de beraberinde yeni kanunlarla bunların durumları düzeltilmelidir. İşte "Enflasyona endeksli." Enflasyona endeksli ama 20 artı 20 lira, 40 liralık bir artış, hangisinin derdine çare bulacaktır? Hiçbirisinin derdine çare bulmuyor ama bunun yanında, emeklilerimiz yine feryat ediyorlar.
Değerli milletvekilleri, bunların yanında şu da önemlidir: Bakınız, artık 21'inci yüzyıldayız, sivil toplum kuruluşlarının ne kadar önemli olduğunu ve sivil toplum kuruluşlarının insanların haklarını nasıl koruduğunu hep beraber biliyoruz. Öyleyse, memurlarımızın yanında, emekli olan insanlarımıza da sendikal haklar verelim, onlar da sendikal haklarını alsınlar, onlar da rahat bir şekilde Sosyal Güvenlik Kurumunun karşısında otursunlar, haklarını savunabilsinler, orada kendilerine verilen paraların değerinin ne olduğunu veyahut da şu anda almaları gereken paranın ne olduğunu bilsinler, onlar da aynı şekilde haklarını savunsunlar. Ama enteresandır, Adalet ve Kalkınma Partisi hiçbir sosyal katmanın sesini duymadığı gibi, burada emekli insanlarımızın da sesini duymuyor. Ama emeklilerimiz, inanıyorum ki önümüzdeki seçim dönemlerinde, en yakın seçim dönemlerinde, kendi seslerini duymayan ve kendilerine zulüm yapan bu iktidara karşı gereken dersi mutlaka verecektir. Çünkü, o insanlar yaşam mücadelesi veriyorlar, otuz sene, kırk sene devlete çalışmışlar, devlete her türlü desteği vermişler, onun hakkını korumuşlar, ona hizmet etmişler. Onun karşılığında devletin kendilerine vermiş olduğu bu maaş, onları çok üzmektedir, onları kırgınlık içerisine itmektedir.
Sayın milletvekilleri, tabii; bunun yanında, özellikle son zamanlarda BAĞ-KUR çalışanlarına ve SSK çalışanlarına -yani emekli olarak çalışanlarına- daha sonraki dönemlerde Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çeşitli adlar altında ödemeler gönderilmiştir, cezalar gönderilmiştir. Bu cezalar da ödenemeyecek konumdadır ve zaten zar zor geçinmekte olan insanlar? Yani, bir dükkânını işte geçindiremiyor, çalıştıramıyor ve bu insana siz de artı bu yükü gönderdiğiniz zaman, bu insanlar, acaba bunları nasıl ödeyeceklerdir? Bakınız, şu anda esnaflarımız, işte BAĞ-KUR'dan emekli olan esnaflarımız, zar zor şartlar altında, işte küçük bir dükkânı var onu çalıştırmaya çalışıyor. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, zaman zaman, müteaddit defalar gündeme getirmiş olduğumuz bu küçük esnaflarımızı koruyalım. Süpermarketler kanununu mutlaka çıkartalım ve küçük esnaf artık rahat bir nefes alsın. "Her mahalleye, her sokağa bir tane büyük marketin, gros marketin şubesi açılmasın." demiş olmamıza rağmen, maalesef, enteresandır Ticaret Bakanlığını ve özellikle Hükûmeti bir türlü uyaramadık ve bu yönde en küçük bir gelişme sağlanamadı. Yani, geliniz, emeklilerimizi de koruyalım, esnaflarımızı da koruyalım. Sosyal katmanların -hepsinin- geçimlerinin acaba nasıl daha iyi olacağı şeklindeki çalışmaları yapalım. Yani, gündemi karartarak, gündemi farklı yönlere çekerek, insanların, özellikle işçisinin, çiftçisinin, memurunun, emeklisinin, sosyal katmanın dertlerini bir kenara koymayalım diyor, bu önergenin yerinde olduğunu ifade ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Doğru.