GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:88
Tarih:04.04.2013

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Nisan 1878, benim de üyesi olduğum İstanbul Barosunun ilk Genel Kurulu. Sonrası yıllar, 1934 3 Ocak, İzmir'de Türkiye Avukatlar Birliğinin toplantısı olur. 5 Nisan 1958 İzmir'de Barolar Birliği kurulur ve Tekirdağ'da 16 Mayıs 1987'de yani çok yakın bir tarihte, 5 Nisan artık Türkiye'deki avukatların günü. Peki, avukatlar bu günü gönül rahatlığı içinde kutlayabilecek mi, bütün sorun bu.

CHP'nin verdiği araştırma önergesinin benzeri önergeleri biz de verdik. Gerçekten, yargının üçlü sacayağı olarak iddia, savunma ve yargılamanın sorunları içinde savunmanın çok ciddi sorunları var ve bunların tartışılması, konuşulması ve yeni bir avukatlık yasasının düzenlenmesi zorunlu. Çünkü, Türkiye Anayasa'da adil yargılamayı kabul etmiş, 90'ıncı maddesi açık. Avrupa Sözleşmesi'ne taraf, Venedik Kriterleri'ne taraf, birçok uluslararası sözleşmenin tarafı.

Peki, avukatlar ne durumda? Savunmaları nedeniyle avukatların en fazla tutuklu olduğu bir dönemi yaşıyoruz arkadaşlar. Yani muktedir gizli dinlemeler sonucu savcılıklar bu dinleme kayıtlarına, istihbari önleyici anlamı olan, avukatları müvekkillerle eş değer tutup müvekkilleri hakkında aynı maddelerle avukatları tutukluyorlar. Ve demokrasi mücadelesinde avukatlar, darbeler döneminde, zor dönemlerde, 60'lı yıllarda, 70'li yıllarda, 80'li yıllarda savunma hakkını onurluca savunmuş, bunun da bedelini katbekat ödemişlerdir. Savunma hakkının kutsallığını, adaletin savunma olmadan olmayacağını? Bu Meclisin içinde, ister sağcı olsun ister solcu olsun şu veya bu darbelerin, postmodern darbelerin hepsinden nasibini almış milletvekili hukukçular var. Her birisi şu veya bu şekilde yargılandılar, sorgulandılar, tutuklandılar ve çok yakın zamana baktığımız zaman, avukatların evleri, büroları dinlemeye alındı, müvekkilleriyle ilişkileri? Bunu, farklı derin güçler de yaptı, çeteler de yaptı, darbeciler de yaptı ama zamanı geldi, muktedirler de yaptı.

Şimdi, kim bana şunu açıklayabilir: İmralı'da Abdullah Öcalan'ın avukatı olduğu için, avukatı olarak gitti, görüştü diye avukatların tutuklanması olayını. Oradan talimat alıp görüşme notlarıyla iletmişler. Oysaki yasa var, Adalet Bakanlığının görevlisi orada, orası askerî ve Adalet Bakanlığının denetimi altında, kamera altında kayıtlar tutuluyor. Şimdi, siz bu avukatları? Hele hele bu son süreçten sonra, bu barış, çözüm görüşmelerinden sonra, MİT Müsteşarının çok rahat gidip görüştüğü, bizim partili milletvekili arkadaşlarımızın da gidip görüştüğü bu görüşmelerden, bu hayırlı sonuçlara vesile olacak, inşallah çok yakında Türkiye gündeminden silahın, çatışmanın, kanın tamamen silindiği günlere çok yakında ulaşacağımız bugünlerde bu avukatlar neden içeride diye soruyorum. Bunun bir izahını göremiyorum. Ben bunu anlayamıyorum, anlamak da istemiyorum yani bunun izahı yok arkadaşlar. Bunlar niçin tutuklular, özel yetkili mahkemeler niye bunu yapıyor?

İnsan hakları savunucularından -İHD'de, MAZLUMDER'de nerede olursa olsun- Muharrem Erbey -uluslararası örgütler geliyor, ödül veriyor- üç seneden fazladır tutuklu. Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı? Çağdaş Hukukçular Derneğinin tarihine bakın, 12 Eylül darbesinin karanlık günlerinde sosyal demokratı, sosyalisti, demokratik solcusu, liberali, özgürlükçüsü, her kesimin oluşturduğu ve darbecilere direnen bir dernek, geleneği var. Siz kalkıp yüzlerce, binlerce üyesi olan bir hukukçu derneği başkanının kapısını kırıp onu tutaklarsanız görevleri nedeniyle, şu ülkede silahların eşitliği sorgulanır.

Avukat ve savcıları eşit olmayan bir ülkede adalet olmaz arkadaşlar. Eğer, marangoz hatası sonucu hâlâ avukatlar aşağıda, savcılar yukarıda oturuyorsa bu ülkenin adaletinde bir terslik var. Eğer, Anayasa Mahkemesinin önündeki adalet tanrıçasına şalvar giydirilirse bunda da bir terslik var arkadaşlar. Bakın, savunma hakkı kutsaldır, herkese lazımdır. Şimdi, görevini yaptı diye bir avukatı sorgulamak, üstelik illegal örgüt üyesi olmakla suçlamak çok vahim bir olaydır. Avukatların dinlenemeyeceği, özel aramalarda savcının bulunması gerektiği hükümleri yok sayılarak, kapıları kırılıp.. Yüzlerce avukatın tutuklu olduğu Kandıra Cezaevine, avukat olan, hukukçu olan bütün milletvekillerinin gitmesini talep ediyorum, istiyorum; gidin görün, meslektaşlarınızı dinleyin. Allah aşkına bir vekâlet, bir görüşme nedeniyle üç sene ceza yatanlar var. Bu ülkede adalet böyle sağlanmaz.

Dördüncü yargı paketinin içinde silahların eşitliği vardı, çıkarıldı. Niye çıkardık arkadaşlar? AİHM kararlarında vardı. O marangoz hatasını düzeltip o savcıları avukatların hizasına mutlaka çekeceğiz; bunu bilsinler, herkes bilsin, bu Avukatlık Yasası'nda bunu düzenleyeceğiz er veya geç. İktidar milletvekilleri, öncelikle siz bu konuda bize destek olacaksanız, beraber, omuz omuza yapacağız başka şansı yok, adalet herkese lazım. Marangoz hatasını da düzelteceğiz, terazi hatasını da düzelteceğiz, hukukun herkese lazım olduğunu da göstereceğiz, savunmanın kutsal olduğunu da göstereceğiz.

Şimdi, siz, kalkıp bana, bu Avukatlar Günü'nde, özel yetkili mahkemede bir hâkimin savcının emriyle Robocop jandarmalarının avukat dövdürmesini, avukatların darp edilmesini, hiç kimse bana bunu anlatamaz arkadaşlar. Bana diyebilir misiniz, Menderes'in yargılandığı davada avukatlara Robocop'lar saldırdı; bana diyebilir misiniz, sıkıyönetimlerde Robocop'lar avukatlara saldırdı, üstelik hâkim ve savcı emriyle. Ne oluyor bu ülkede arkadaşlar? "Bu ülkede bir savcının kapısı kırılarak aranabildi mi?" diye sorgulayacaksınız, "Bir hâkimin kapısı kırılarak aranabildi mi?" Eğer hukuk güvencesi, yargıç teminatı ise avukat için de savcı için de hâkim için de aynıdır, bunun bir yukarı, bir aşağısı yoktur. Bunun eğer savcıları ve hâkimleri yüksekte ise o ülke diktatoryal, hâlâ mevzuattan besleniyor demektir; bunu düzeltmek zorundayız.

Bu araştırmayı yapalım, birlikte yapalım arkadaşlar, bir şey kaybetmeyiz. İnanın, söz aldık, bizim de önergelerimiz var ama buradan, tutuklu avukatlara sesleniyorum: Sizin Avukatlar Günü'nüzü, kelepçeli ellerinizi mi kutlayacağız? O gizli dinleme ifadeleri üzerine kurulan tezgâhları mı kutlayacağız? Sizin bürolarınızı kapatıp işsizliğe mahkûm edenleri mi kutlayacağız? Her gün mantar gibi hukuk fakültesi açıp eğitimsiz mezunlar veren bir sistemi mi sorgulayacağız, kutlayacağız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Maalesef, bu koşullarda kutlayamıyoruz ama mücadeleye çağırıyoruz avukatları.

Hepinize saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.