Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülen Ceza Muhakemesi Kanunu Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün kamuoyunda "sekizinci yargı paketi" olarak anılan, toplam 42 maddeyle 17 farklı kanunda değişiklik öngören bir torba kanun teklifiyle yine karşı karşıyayız. 2019 yılı Ekim ayında birinci yargı paketiyle başlayan bu süreç bugün sekizinci yargı paketiyle devam etmektedir yani yaklaşık dört buçuk yılda 7 tane yargı paketinde alakalı-alakasız, olumlu-olumsuz yüzlerce maddede, onlarca kanunda değişiklik yapılmış, hepsi de sanki yargının içine düştüğü durumu düzeltecek, Türkiye'de bozulan adaleti tekrar sağlayacakmış gibi AKP iktidarınca lanse edilmiştir. Ancak aradan tam bin beş yüz seksen dokuz gün geçmiş, 3 kere Adalet Bakanı değişmiş, kanunlar yamalı bohçaya çevrilmiş, AKP iktidarının yaptığı reklamın aksine Türkiye'de yargının problemleri daha da derinleşmiş, Türk adalet mekanizması her geçen gün daha da kötüye gitmiştir. Aradan geçen bin beş yüz seksen dokuz günde yargının her kademesinde rüşvet iddiaları, siyaset-mafya ilişkileri etrafa saçılmış, uyuşturucu tacirleri el üstünde tutulurken tutuklu gazeteci sayısı artmıştır. Aradan geçen bin beş yüz seksen dokuz günde mafyalar, baronlar, suçlular sokağa salınırken kadın cinayetleri, hayvanlara eziyetler, mafya cinayetleri, asayiş olayları zirveye çıkmıştır. AKP teşkilatının eski üyelerinden ve AKP'nin vakıf ve derneklerinin torpil listelerinden seçilen hâkim ve savcılarla yargı niteliksizleştirilerek iktidarın sopasına çevrilmiştir. Türkiye'de adalet Adalet ve Kalkınma Partisince yok edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, hatırlayalım, AKP iktidarı birinci yargı paketiyle "Basın artık özgür." müjdesi vermişti. Sonra ne oldu? Daha altı ay geçmeden Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız, Hülya Kılıç ve daha birçok gazeteci tutuklanmış, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine cezalar yağmıştı. Sonra ne oldu? Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke içerisinde 165'inci sıraya kadar düştük. Bizden daha kötü durumda İran, Vietnam, Çin ve Kuzey Kore gibi ülkeler kaldı. Sonra ne oldu? Türkiye'de ulusal medyanın yüzde 90'ının Hükûmet kontrolünde olduğuna dair rapor yayınlandı. Daha da demokratikleşeceğimizi iddia eden ikinci yargı paketinden sonra vatandaşın savunma teminatı olan baroların yürüyüşü engellendi. Anayasa'nın savunucusu olan avukatların anayasal hakları engellendi. Hiçbir hukuk devletinde olmayacak şekilde etrafları çevrildi, yürüyüş hakları engellendi. Sonra ne oldu? Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 142 ülke arasında 117'nci sıraya düştük; Nijer, Madagaskar, Angola, Kolombiya gibi ülkelerin ardında kaldık. 38 OECD ülkesi arasında yargıda güven sıralamasında 36'ncı sırada yer aldık. Bugün vatandaşlarımızın sadece yüzde 15'i Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu düşünüyor.
"Yargı güçleniyor." diyerek tanıttıkları üçüncü yargı paketinden sonraysa 14. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi hukuku ayaklar altına alarak açıkça Anayasa Mahkemesi kararını tanımadı. "Kadını koruyacağız, çocukları istismar ettirmeyeceğiz." diyerek getirdikleri dördüncü yargı paketinin hemen öncesinde, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece kararnamesiyle çıkıldı. Sonra ne oldu? Sadece 2023 yılında 315 kadın cinayete kurban edildi, 248 kadın da şüpheli şekilde öldürüldü. Yargı paketlerinin başladığı 2019 yılından 2023 yılı sonuna kadar tam 1.589 kadın öldürüldü yani 20'nci yüzyılın ilk yarısında Ulu Önder Atatürk'le dünyada kadınlara seçme ve seçilme özgürlüğünü tanıyan ilk ülke olan Türkiye, reisle birlikte 21'inci yüzyılın ilk yarısında kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesine dönüştü. Beşinci yargı paketinden sonra ne oldu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarihinde en fazla hak ihlali mahkûmiyeti verilen ülke olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ataş, lütfen tamamlayın.
DURSUN ATAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
Altıncı yargı paketinden sonra, Uluslararası Şeffaflık Örgütüne göre, kamuda yolsuzluk seviyesinde 180 ülke içinde 115'inci sıraya düştük. Son yani yedinci yargı paketinden sonra Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesinin kararını tanımadı, üstüne Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Milletin haklarının yegâne teminatı olan Anayasa hiçe sayıldı, yargı darbesi yaşandı. Şimdi de sekizinci yargı paketi geldi. Soruyorum size: Şimdi ne olacak? Hukuku daha ne kadar katledeceksiniz? Anayasa ve AİHM kararlarının uygulanmadığı ülkede yargı paketleriyle insanları oyalamaya daha ne kadar devam edeceksiniz diye soruyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.