Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Komisyon; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Genelde milletvekillerimiz Meclise hitap ederken "yüce Meclis" sıfatını kullanırlar ancak "yüce Meclis" demekle yüce Meclis olmuyoruz.
Meclisin en önemli görevi yasama görevidir. Anayasa'nın 7'nci maddesine göre yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir ve bu yetki devredilemez. İşte bu önemli yetkimizi kullanırken yasamanın saygınlığını kaliteli ve nitelikli yasalar yaparak sağlayabiliriz; bunu da ancak hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak, hukuka, Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere uygun yasal düzenlemeler yapmakla sağlayabiliriz; işte o zaman yüce Meclis oluruz. Peki, bu mümkün mü? Yasama yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi mi kullanıyor? Hayır. Anayasa 88'e göre kanun teklif etme yetkisi milletvekillerine aittir, oysa kanun teklifleri Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulunda hazırlanıyor, üstelik hukuka ve Anayasa'ya aykırı olarak hazırlanıyor. Hadi biz hazırlamadık, hazırlanıp önümüze konan teklife katkı sağlayabiliyor muyuz? Hayır. Komisyon Başkanı Sayın Cüneyt Yüksel, açılış konuşmasında "'İstişarede hayır vardır.' anlayışıyla çalışmalarımızı gerçekleştirecek, tüm katılımcıların görüşlerini ve milletimizin hassasiyetlerini dikkate alacağız. Bu nedenle, Komisyon üyelerinin katkıları önemlidir. İleri sürülen görüş ve öneriler çerçevesinde teklifin iktidar ve muhalefetin vereceği olumlu katkılarla en doğru şekli alacağına inanıyoruz." demiştir. Çok güzel laflar ama uygulama var mıdır? Yoktur. Katılımcıların görüşleri dikkate alınmış mıdır? Hayır. Komisyonda çok yapıcı, çok önemli önergeler verilmiştir ancak tek bir virgüle dahi dokunulmadan o teklif bugün karşımıza gelmiştir. Peki, milletimizin hassasiyetleri dikkate alınmış mıdır? Hayır. Milletimiz sekizinci yargı paketinin hiçbir şeyiyle ilgilenmiyor çünkü orada emekliler yok; geçici, mevsimlik, belediye işçileri yok, emeklilikte adalet arayanlar yok, kamu işçileri yok, staj ve çırak mağdurları yok, sözleşmeli öğretmenler yok, atanmayı bekleyen öğretmenler yok; yok da yok, sadece hukuka aykırı teklifleriniz var. Peki, kaliteli yasa yapabiliyor muyuz? Hayır. İstisna olan torba yasayı siz kaide hâline getirdiniz. Torba yasada hukuki güvenlik olmaz, hukuki belirlilik olmaz. Ancak artık bu torba yasaya "çorba yasa" demenin zamanı gelmiştir.
28'inci Yasama Döneminde 97 kanun teklifi gelmiş, 44'ü yasalaşmıştır. Yine Başkanın dediği üzere, ancak sekizinci yargı paketinde Adalet Komisyonu toplanmıştır, keşke de toplanmasaydı; içinde adalet de yok, hukuk da yok. Peki, tali komisyonlar çalışmış mı? Hayır. Anayasa, Plan ve Bütçe, Sanayi, Dijital Mecralar, İnsan Hakları komisyonları tali komisyon olarak çalışması gerekirken hiçbiri çalıştırılmamıştır. Anlaşılan odur ki iktidar, bizleri süper milletvekilleri olarak nitelemektedirler. Peki, komisyonlarla ilgili kurum, kuruluş, birliklerin görüşü alınmış mıdır? Hayır. Bizatihi Türkiye Barolar Birliği Başkanı geldi, konuştu teknik anlamda, görüşlerinin alınmadığını söyledi, o esnada 23 bin avukatı temsil eden Ankara Barosu Başkanı da kendilerine bilgi verilmediğini söyledi.
Değerli arkadaşlar, Baro Başkanı, zaten kanunda, pakette olan 2 madde üzerinde çok teknik teklif getirdi. Birinde dedi ki: "Takdir komisyonlarında avukatlara vekâlet ücreti verilsin." İkincisinde de "KVKK'ye iki kelime ekleyelim ki avukatlar avukatlık görevlerini yapabilsinler." dedi. Bunlar bile kabul edilmedi. Bunu izah etmek mümkün müdür?
Değerli milletvekilleri, dün Meclisi dinlerken hayretler içinde kaldım. Anayasa üzerine gelip burada yemin ediyoruz ama Anayasa Mahkemesini hedef göstermekten geri durmuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Suiçmez, lütfen tamamlayın.
SİBEL SUİÇMEZ (Devamla) - Anayasa Mahkemesi yasamaya üstün değildir -bunu zaten Anayasa Mahkemesi kendi söylüyor- kendini yasamanın üstünde gören Yargıtay ve yerel mahkemelerdir. Anayasa Mahkemesi sadece diyor ki: "Burada boşluk var, yasama olarak sen görevini yerine getir." Bunu yapacağımız yerde Anayasa Mahkemesini hedef gösteriyoruz, bu kabul edilemez.
Değerli arkadaşlar, Anayasa'yı değiştirmek için kendinize kılıf hazırlamayın. Anayasa'yı değiştireceğinize kendinizi değiştirin artık. George Orwell bir şey söylemişti: "Hiçbir şey yasaya aykırı değildi. Zira, yasa diye bir şey kalmamıştı." Şimdi, onu kendimize uygularsak; hiçbir şey hukuka aykırı değildi çünkü artık, Türkiye'de hukuk devleti diye bir devlet kalmamıştı.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)