Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
DOĞAN DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de yargı sorunlarına ilişkin en önemli konulardan biri hiç şüphesiz ki yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Yargının siyasi iktidarın etkisi altında olması adil yargılanma hakkının ihlal edilmesine ve hukukun üstünlüğünün zedelenmesine yol açmaktadır. Yargının tarafsızlığının sağlanamaması adaletin sağlanmasını engelliyor ve hukukun güvenliğini sarsıyor. Bunlarla birlikte, Türkiye'de yargı süreçlerinin uzunluğu ve yargıya erişimin zorluğu da önemli bir sorun hâline gelmiştir. Adaletin gecikmesi, adaletin inkâr edilmesi anlamına gelir. Uzun süren yargı süreçleri vatandaşların haklarını aramalarını zorlaştırıyor, adalet duygusunu zedeliyor. Hepimizin de bildiği gibi geç gelen adalet, adalet değildir. Ayrıca, yargıya erişimin sınırlı olması, adil yargılanma hakkının ihlal edilmesine ve hukukun evrensel prensiplerine de aykırı bir durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Türkiye'de yargı sisteminde yaşanan bir diğer sorun da yargı kararlarının uygulanabilirliği ve etkinliğidir. Yargı kararlarının uygulanabilirliği konusunda yaşanan sorunlar, hukukun üstünlüğünün sağlanmasını engellemekte ve yargıya olan güveni ortadan kaldırmaktadır. Yargı kararlarının etkin olması, adaletin gerçekleşmesi ve hukukun evrensel prensiplerine uygun olarak işlemesi için çok önemlidir. Ancak Türkiye'de yargı kararlarının etkinliği konusunda yaşanan sorunlar hukukun güvenilirliğini ve yargının bağımsızlığını açıkça tehlikeye atmaktadır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde 14 bini aşkın kanun var. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi ülkeye bakarsanız bakın böyle bir şey göremezsiniz. Bu kadar kanun varken hâkimler bu işin içinden nasıl çıkacak? Bunların yanı sıra Türkiye'de yargı sisteminin şeffaflığı ve hesap verebilirliği konusunda da ciddi sorunlar bulunmaktadır. Yargı sisteminin şeffaflığı, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yargının bağımsızlığının korunması için önemlidir. Ancak Türkiye'de yargı sisteminin şeffaflığı konusunda yaşanan sorunlar yargının güvenilirliğini sarsar hâle getirmiş ve demokratik ilkelerin zedelenmesine neden olmuştur. Ayrıca, yargı sisteminin hesap verebilirliği konusundaki eksiklikler, yargının keyfî uygulamalarına ve hukukun evrensel prensiplerine aykırı durumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz hain darbe girişimi öncesi yargıda yaklaşık 12 bin hâkim, savcı vardı. 2016 öncesinde 4 bin hâkim, savcı görevden alındı. 2016'dan bu yana ise 16 bin civarında yeni hâkim, savcı işe başlatılmıştır. Peki, buradan şunu sormak istiyorum: Hâkim, savcılar işe başlatılırken mesleki liyakat esas alınmış mıdır? Hâkim, savcıların atanmasında parti üyesi veya sempatizanlığı etkili olmuş mudur? Mülakatlar kim tarafından yapılmış ve neler dikkate alınmıştır? Biri çıkıp anlatırsa hiç olmazsa bilgilenmiş oluruz.
Bu ülkede sırf Alevi olduğu için veya etnik kökeninden kaynaklı, mülakatlardan elenen hâkim ve savcı adayları var; 90 puan alıp, sınavı kazanıp mülakatta elenen adaylar var. Değerli arkadaşlar, böylesine bozuk bir düzende sağlam çark aratıyorsunuz bize; hâl böyle olunca yasalar ne kadar iyi olursa olsun adil yargılanma maalesef mümkün olmuyor ve olmaz da. Öte yandan, KHK ve OHAL bahane edilerek mağdur edilen yargı mensupları var, beraat ettiği hâlde görevine geri döndürülemeyen yargı mensupları var. Türkiye'de yargı ve adalet öyle bir hâl aldı ki nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Türkiye'de yargı sorunlarının çözümü için atılması gereken adımlar çok nettir. Öncelikle, yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanması için gerekli reformların yapılması gerekmektedir. Yargının siyasi iktidarın etkisi altında olmaması ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için gerekli adımlar atılmalıdır. Yargı süreçlerinin hızlandırılması, yargıya erişimin kolaylaştırılması için gerekli önlemler bir an önce alınmalıdır. Yargı kararlarının uygulanabilirliği ve etkinliği konusunda yaşanan sorunların çözülmesi için de gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.
Son olarak, yargı sisteminin şeffaflığı ve hesap verilebilirliği konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalı ve yargının keyfî uygulamalardan arındırılması sağlanmalıdır. Ne demiş Hazreti Ali? "Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devlet dinsizdir." Olay bu kadar açık ve net.
Saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)