| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 29.02.2024 |
HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 10'uncu maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına verilen önerge gereğince söz almış bulunmaktayım.
Anayasa Mahkemesi, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiiline ilişkin ayrıca ceza verilmesine dair hükmü iptal etmişti. Mahkeme, iptal kararının gerekçesinde bir fiilden iki ayrı ceza verilmesini, suçun unsurlarının belirlenmemesini ve bu cezanın örgüt üyesine verilen cezayla aynı olmasını Anayasa'ya aykırı bulmuştu. Teklifte yer alan 10'uncu maddenin gerekçesinde bu suçun her ne kadar müstakil bir suç olarak düzenlendiği yazılsa da teklifte bu fiil yine aynı suçun fıkrası olarak tasarlanmıştır. Bir başka deyişle, örgüt adına suç işleyen kişinin, hem işlediği suçtan hem de bu fıkrada düzenlenen, örgüt adına suç işleme suçundan ayrı ayrı cezalandırılması düzenlenmiştir. Teklifte yer alan 11'inci maddeyse yine, Anayasa Mahkemesi kararına uyum gerekçesiyle sunulmuştur ancak bu madde de Anayasa Mahkemesi kararını karşılamamaktadır.
Türk Ceza Kanunu'nun 221'inci maddesinde yer alan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna dair 10'uncu maddede yapılmak istenen değişiklikle aynı doğrultuda 11'inci maddeyle de silahlı örgüt suçundan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin ayrıca cezalandırılması öngörülmektedir. Teklifte yer alan bu iki maddenin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, her iki maddenin de teklif sahiplerince müstakil suç olarak düzenlendiği ifade edilse de Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen hiçbir eksiklik karşılanmamıştır. Teklifte yer alan maddelerin iptal edilen hükümlerden farkı, yalnızca suçların ceza miktarlarının yazılmış olmasıdır. Mevcut hâlinde örgüte üye olmayan ancak bu suçları işleyen kişilere örgüt üyeleriyle aynı ceza verilmektedir. Teklifte yalnızca aynı cezanın miktarı yıl olarak belirlenmektedir; yine, aynı düzenleme farklı cümlelerle tekrar ifade edilmeye çalışılmıştır. Maddelerde "örgüt adına suç" ile "yardım etme" fiilleri tanımlanmamıştır. Teklifte yer alan bu madde kanımızca yine Anayasa Mahkemesince iptal edilecektir. Bunlarla birlikte, Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinin (6)'ncı fıkrasındaki belirsizlik (7)'nci fıkrada da bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi (7)'nci fıkra hakkında kendisine başvuru olmaması nedeniyle fıkrada yer alan aynı sorunu değerlendirememiştir ancak hukuk devletinin gereği olarak kanunlar açık ve belirli olmalıdır. Yine, "aynı fiilden dolayı 2 kez yargılama olmaz" ilkesi ile "suçta ve cezada kanunilik" ilkesi bağlamında, belirlilik, öngörülebilirlik ve kıyas yasağına uygun olarak maddede gerekli tanımlamalar yapılmalıdır. Bu amaçla Komisyonda vermiş olduğumuz önergemizle Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinin (6)'ncı fıkrasında yer alan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiili ve maddenin (7)'nci fıkrasında yer alan örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte yardım etme suçlarının ayrıntılı olarak tanımlanması ve verilecek cezaların işlenen suça orantılı biçimde artırılması teklif edilmiş, ancak reddedilmiştir. Aynı tanımlamanın silahlı örgüt suçları için de uygulanması önergemizde yer almış ve mahkeme kararına uygun olarak Anayasa uyumsuzluğuna son verilmesiyle işlenen suçun cezasının ağırlaştırılması hedeflenmiştir.
Suç örgütüne yardım etme suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu madde 220/7, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 10/7/2018 tarihinde verdiği bir karar kapsamında gündeme gelmiş ve mezkûr düzenlemenin mahkeme tarafından kanunilik ilkesine aykırı olduğu kabul edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Olgun, lütfen tamamlayın.
HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) - Mahkeme, Türk Ceza Kanunu madde 220/7'nin taşıdığı muğlaklık nedeniyle öngörülebilir olma kıstasını sağlayamadığını ifade etmiş ve hükmün kamu makamlarınca keyfî şekilde uygulanması riskine karşı herhangi bir güvence barındırmadığını tespit ederek daha önceden Türk Ceza Kanunu madde 220/6'ya ilişkin verdiği bir kararına atıfta bulunmuştur. Hem TCK madde 220/6 hem de TCK madde 220/7'nin aynı hükme atıf yaptığı ve bu iki hüküm açısından anlamsal bir farklılık olmadığı şeklinde nitelendirmelerde bulunan mahkeme, örgüte üyelik statüsünün geniş yorumlanmaya uygun olan hareketlere bağlandığını ifade etmiştir.
Türk Ceza Kanunu madde 220/7 bakımından hareketin yalnızca yardım olarak nitelenmesinin dahi suçun oluşumu açısından kâfi geleceği dile getirilmiştir. Bu sebeple, teklifimize kabul oyu verilmesini talep ediyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)