GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:29.02.2024

UĞUR POYRAZ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu örgüt konularını anlamak için biraz geriye gitmeliyiz. Hain PKK'nın 1984'te Eruh ve Şemdinli saldırıları sonrasında, yürürlükte 765 sayılı Türk Ceza Kanunu vardı ve Türk Ceza Kanunu'nun 168'inci ve 170'inci maddelerine göre hain PKK "cemiyet ve çete" olarak tanımlanıyordu. 1991'de yayınlanan Terörle Mücadele Kanunu'na kadar da bu durum maalesef böyle devam etti. Terörle Mücadele Kanunu'yla birlikte, bu eli kanlı hain PKK örgütü için artık "terör örgütü" tanımlaması, değerlendirmesi ve ceza uygulaması imkânı oluştu. Hakeza, birden ziyade kişinin birlikte hareket ederek bir suçu işlemesi durumunda da Türk Ceza Kanunu "teşekkül" denen bir kavramı oluşturuyordu.

Dünyada ve Türkiye'de değişen ve dönüşen toplum, buna paralel olarak ortaya çıkan yeni suç tipleri ve fail organizasyonu, fikir, amaç ve eylem birliği içerisinde, hiyerarşik bir yapı içerisinde hareket eden organizasyonlar oluştu. "Teşekkül" kavramını aşan bu organizasyonlar sebebiyle önce 1995 yılında Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı yani KOM kuruldu, 1999 yılında da 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu yayımlandı yani tıpkı Terörle Mücadele Kanunu gibi Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu da 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bu organizasyonlarda yetersiz kaldığı için yayımlanmıştı. Artık hem kolluk hem de yargı "örgüt" kavramını uluslararası standartlara uygun bir şekilde "terör" ve "çıkar amaçlı" olarak iki noktada değerlendirmeye başladı. Hatırlayın, önemli sonuçlar elde edildi. Hatırlayın, o dönemde terör sıfır noktasına indi, mafya tipi örgütlerle ciddi mücadeleler başlamıştı o dönemde. Bu sırada, 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldi; statüko, askerî vesayet ve bunların çok hâkim olduğu bir dönemdi 2002 yılı. Bir yandan statüko, bir yandan askerî vesayet, bir yandan kadro yoksunluğu derken AK PARTİ'nin yolu FETÖ'yle kesişti ya da kesiştirildi; o dönemin şahitleri bu konuya ilişkin detaylara da vâkıftır. Yetişmiş kadrolar sorunu FETÖ'nün insan kaynağı tarafından çözüldü. Bugünlere nasıl benziyor, değil mi? Bu kadrolar, ilk zamanlar cevvallikleriyle AK PARTİ için vazgeçilmez olurken zamanla asıl ajandaları çerçevesinde önce kolluğu, sonra yargıyı teslim aldılar. Artık düğmeye basma zamanı gelmişti. Böyle, 32'nci Gün belgeseli gibi anlatıyorum, haklarınızı helal edin. Zira, dünü çarpıtmazsak belki yarını kurtarabiliriz. Düğmeden kasıt, FETÖ bütün planlarını yargı eliyle uygulamaya başladı. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu mülga edilerek bugün yürürlükteki 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'yla birleştirildi. Bununla birlikte CMK da değişti, Ceza Muhakemeleri Kanunu da değişti. Yapılacak kumpasların hukuki altyapısı hazırlandı. Öyle ki eski kanunda örgüt olmayan ve farklı kavram olan "teşekkül" artık yürürlükteki Ceza Kanunu'nda yok. Birden çok failin olduğu her olay bilinçli olarak, örgüt olarak, örgüt gibi soruşturuldu. "Peki, Uğur, ne alaka?" diyeceksiniz. İşte, dananın kuyruğu burada koptu. Bu örgüte üye olmamakla birlikte "örgüt adına suç işlemek" dediğiniz kavram FETÖ'nün memlekete mirasıdır ve bugün kimin mirasına sahip çıktığınızı izah etmek için bu tarihçeyi aktardım.

Bu reform paketiyle örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiye ayrıca beş yıldan on yıla kadar ceza vermek için toplandık. Şöyle izah edeyim: Yargının ve Emniyetin olduğu yerde örgüt kuruluyor, nam salıyor, korkutucu bir güce sahip oluyor, vatandaş örgüte üye olmuyor ama tanımlanmamış, sayılmamış, belirsiz bir eyleminden dolayı örgüt adına işlenmiş suç ön kabulünü içeren bu maddeden dolayı ceza alacak. Vatandaşın yargıya güveninin kalmadığı bu dönemde, hâkim ve savcıların tarafsızlığının ve bağımsızlığının iktidarın gölgesinde yok olduğu bu zamanlarda, isimlendirilmemiş örgütlerin kolluğu sardığı bu ortamda bu madde ve reform paketiyle örgüte üye olmayana örgüt üyeliğiyle aynı cezayı vermeyi oylarken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Poyraz, lütfen tamamlayın.

UĞUR POYRAZ (Devamla) - ...vatandaşın akıbetini isimlendirilmemiş örgütlere mensup soruşturmacılara gelecek talimatlara, Bakanlığın emriyle hareket edecek savcının insafına, "Nereye sürülürüm?" endişesi taşıyan hâkimin vicdanına bırakıp bırakmamaya karar vereceksiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)