GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddeyle ceza hukukunda istinaf yoluna ilişkin sürelerin uyumlu hâle getirilmesini gerekli gördüğümüzü bildirdikten sonra çok basit bir soru sormak istiyorum: Biz üç gündür burada ne yapıyoruz? Yasa; güzel, evet, yasa yapıyoruz. İktidar da çok istekli -görüyoruz- bu yasa yapımında, ille de bitirecekler, bitirmeden gitmek yok; bu da çok güzel, göz yaşartıcı da madem gece yarılarına kadar burada konuşuyoruz, tartışıyoruz, uykusuz kalıyoruz, bu kadar mesai harcıyoruz, günün sonunda koyduğumuz yasalara niye uymuyoruz arkadaşlar?

Yüksek Seçim Kurulu, 31 Mart 2024'te yapılacak mahallî idareler genel seçimine ilişkin propaganda serbestliği ve seçim yasaklarıyla ilgili kararını açıkladı; bu karar Resmî Gazete'de yayınlandı, hepimizi bağlayıcı, sadece bazı siyasi partileri değil. Ne diyor YSK yasakları? "Mabetlerde, okullarda, kışlalarda, karargâh, ordugâh gibi askerî bina ve tesislerde, askerî mahfillerde ve kamu hizmeti görülen diğer yerlerde kapalı yer toplantısı yapılamaz." Anlaşılmaz veya bizim takdirimize bırakılmış bir tarafı var mı? Hayır, yok. Şunu diyor mu mesela: "Evet, okul binaları içinde yapamazsınız ama okul bahçelerinde siyaset yapabilirsiniz." Yo, hiç böyle flu alan bırakmıyor. Yasak madem bu kadar açık ve net, anlaşılır; Tekirdağ'da iktidar partisinin büyükşehir belediye başkanı adayı yanına Çorlu İlçe Belediye Başkanı adayını da alarak nasıl oluyor da lise ziyareti yapabiliyor, liselilerle buluşabiliyor, onlara hediyeler dağıtabiliyor? Bu benim iddiam değil, AK PARTİ'li aday kendi sosyal medya hesabından bizatihi fotoğraflarıyla da kendisi gururla paylaşıyor bunu. "İlçemizin okullar bölgesinde liseli öğrencilerimizle buluştuk." diyor. Sonradan il başkanının dediği gibi "Böyle, tesadüfen, geçerken öğrencilere denk geldik." falan demiyor mesela, bayağı "Yeni haftanın ilk gününde bir araya geldiğimiz genç kardeşlerimize internet kartlarımızı hediye ettik, derslerinde başarılar diledik." diyor.

Şimdi dahası var -bu kısmı iddia ama haksızlık yapmayayım- öğretmenlerden de okul binası içinde oy istediği iddia ediliyor. Dahası müdür ve öğretmenlerin de bu hediye dağıtımına eşlik ettiği iddia ediliyor. Ve dahası, daha beteri, bu rezalet nasıl savunuluyor biliyor musunuz? "Almak istemeyen öğrenciyi zorlamadık." E, bir de zorlasaydınız "AK PARTİ'li adayın hediyesini almadı." diye disipline falan verseydiniz mesela. Değerli milletvekilleri, bakın, hiç "Bizim adayımız da oraya gitseydi öyle buyur edilecek miydi? CHP'nin adayı da gitse öğrenciyle temasına imkân verilecek miydi?" filan diye sormuyorum çünkü gitmesin; benim adayım da gitmesin, seninki de gitmesin, onunki de gitmesin. Böyle bir eşeylik istemiyorum ben. Siyasi parti adayının lisede ne işi var? Öğretmenden oy isteyecekse gitsin sendikasında istesin. Fail, iktidar partisinden olduğu için mecburen size soruyorum, polemik için değil: Misal, hiç hoşlanmadığınız başka bir partinin adayı çocuğunuzun okuluna gitse, çocuğunuza siyasi propaganda yapsa buna razı olur musunuz, bundan hoşlanır mısınız? Çocuğunuzun öğretmenleriyle görüntü verse böyle bir görüntüye razı olur musunuz? Ben bir veli olarak istemiyorum. Bu da çok doğal hakkım. Çocuğumun eğitim almak üzere yolladığım okulunda iznim, rızam dışında siyasilerle -hangi partiden olursa olsun- muhatap edilmesini istemiyorum, propagandaya maruz kalmasını da istemiyorum. Bunda gülünecek bir şey de göremiyorum. Sizin hukuk tanımazlığınızı ilgilendiren bir konu anlatıyorum. Yetmiyor, aynı ekip şehir hastanesine gidiyor. Şimdi şehir hastanesi kamu kurumu mu? Evet, kamu kurumu. Şehir hastanesinde kamu hizmeti mi veriliyor? Evet, kamu hizmeti veriliyor. YSK çok açık bir şekilde kamu hizmeti görülen yerleri de alıyor mu yasak kapsamına? Evet, alıyor. Peki, neresini anlamamış da okul, hastane geziyor olabilir bu arkadaşlar? Ya da anlamamışlar mı yoksa bal gibi anladıkları hâlde yasa, yasak takmıyorlar mı? Yani, sizi de bizi de takmıyorlar mı, tanımıyorlar mı? Şimdi, o zaman dönüyorum ben en baştaki soruya: Gerçekten, biz, şu anda, burada ne yapıyoruz? Yani uyulmayacak, uyulmamak üzere yasa mı çıkarıyoruz? Seçim adaletinden söz edemiyorsak demokrasiden nasıl söz edeceğiz biz? Edemeyiz. Dolayısıyla yürütmenin seçim sürecinin tam göbeğinde yer almasından TRT'ye, medya üzerindeki iktidar hegemonyasından seçmenin oyunun sandığa girdiği gibi çıkıp çıkmadığı şüphesine, mühürsüz pusulalardan kayıp ve sanal seçmenlere kadar mide bulandıran yeterince sebebimiz var zaten, yenisine hiç ihtiyacımız yok diyorum. Bu konuda hassasiyet rica ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)