| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Komisyon keşke katılsaydı. Evet, Komisyon hiçbir önergeye katılmadı, burada herhangi bir müzakere olanağı tanımadı.
Karıncaları bilirsiniz; karıncaların elinde nükleer savaş aletleri olsaydı, nükleer silahlar olsaydı dünyanın ömrü sadece beş gündü, beş günde dünyayı yok ederlerdi ama karınca beyni işte; sadece savaşa çalışıyor. Allah'tan beynimiz karınca kadar değil. Beynimiz büyüdükçe, evrim geçirdikçe bir arada yaşama, toplumsal bir yaşamın içinde var olma yeteneği gelişir. Bir arada yaşama toplumda var olma demek, müzakere demektir, diyalog demektir, çözüm demektir, sorunları bir arada çözmek demektir. Tabii, buraya emanet motorlu savaş uçağı getirenlerden böyle bir çözüm, müzakere aklı beklemek beyhudedir, bunu da biliyoruz.
Peki, bu kadar savaşı kim sever? Savaşı faşistler sever çünkü savaştan beslenirler, silahtan beslenirler ve bugün karşı karşıya olduğumuz şey de budur. Peki, ortada bir savaş varsa ekonomik yıkım var mıdır? Vardır ama onun dışında tabii ki bir hukuki yıkım da vardır. Zaten burada konuştuğumuz şey de hukukun yıkımıdır çünkü savaşı savunan faşistler o istisna hâlini de yaratmak isterler. O istisna hâli, işte, burada bir yasa olarak yeniden karşımıza geliyor. Savaşı savunan faşistler Anayasa'ya saldırırlar; onu yapıyorlar, Anayasa'ya saldırıyorlar. Anayasa'ya saldırdıklarında aklımıza ne geliyor, biliyor musunuz?
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Emanet motorlu değil.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Oh, çok güzel, getirdiniz; en azından beyninizin...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Gurur duyun, bakın.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Biz o fotoğrafı gördüğümüzde neyi anlıyoruz, biliyor musunuz?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Gurur duyuyor musun, gurur?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - En azından beyninizin karınca kadar kısmını kullanabiliyorsunuz; iyi bir şey.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yani gurur duyabiliyor musun?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - İyi bir şey, iyi bir şey, iyi bir şey... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Gurur duyacaksın, gurur!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Ona önce motor üretseydin ona binmek için.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Gurur duyacaksın! Sende gurur duyacak bir surat var mı?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Sen onunla gurur duy, sen onunla gurur duymaya devam et.
ÖMER İLERİ (Ankara) - Ayıp, ayıp! Senden mi öğreneceğiz?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Ona benzer bir uçak bu Meclisi bombaladı, bunu da unutma. Faşistler savunur ancak onu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - PKK uçağı...
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Evet, aklımıza ne geliyor?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Amerika'nın verdiği silahları niye konuşmuyorsun?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - 27 Şubat 1933 geliyor, Reichstag Yangını geliyor.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Amerika'nın verdiği silahları konuşabiliyor musun? Niye konuşmuyorsun onları?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Evet, bunlarla gurur duymayı öğreneceksiniz.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Faşistlerin 3'üncü Reich için yaptıkları geliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - O yüzden de işte, burada hukuku savunmaya, faşizme karşı direnmeye devam ediyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Amerika'nın verdiği silahlar kimi vuruyor? İşinize gelmiyor değil mi, orayı geçiyorsun.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Gerçeğe tahammülünüz yok. Gerçekleri duymaya tahammülünüz yok.
BAŞKAN - Sayın Çilez, lütfen hatibi dinleyelim.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Direneceğiz, hiç bundan şüpheniz olmasın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Biraz önceki konuşmacıya gülerek mukabele etmiştin!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Evet, müzakere yok; şu yasada herhangi bir değişiklik adına bir kelimelik bile müzakere yok. Neden yok? Yapamazsınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Bir önceki vekilinizin konuştuklarını düzelt, "Yanlış konuştu." de, "Özür dilerim." de, "Bölücü bir konuşmaydı." de!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bakın, 12 Eylül Anayasası bile size direniyor, 12 Eylül Anayasası bile size direniyor. Dolayısıyla...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - "Bölücü konuşmaydı o." de, Grup Başkan Vekili olacaksın bir de!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bir dinle, bir dinle ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Gelmiş burada karıncadan örnek veriyor!
BAŞKAN - Sayın Çilez... Sayın Çilez...
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Dinle, öğren sen! Sen dinlemeyi öğren önce.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Bırak onu ya, kendi vekilinin konuştuğunu düzelt! İşine gelmiyor değil mi bunlar?
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Başkan, nedir bu ya?
BAŞKAN - Sayın Çilez, lütfen, hatibi dinleyelim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İşine gelmiyor senin!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bu nedir ya! Allah Allah!
BAŞKAN - Hatibi dinleyelim, bakın söylüyorum.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Başkanım, bölücü bir konuşma yapıyor vekili, önce onu düzeltsin...
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Ne söylüyor, sen bak işine!
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hakaret ediyor, hakaret ediyor!
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Hakaret ediyor!
BAŞKAN - Hatibin ne konuşacağına biz karışmayız, hatibi lütfen saygıyla dinleyelim, bir cevap gerekirse Grup Başkan Vekili var, verir kendi cevabını.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Getirmesin karşıma, sokuyor... O cevap verir, sana ne?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Amerika'nın size verdiği silahları niye konuşmuyorsun? İşine gelmiyor!
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sen kimsin? Sen kendini sorgula! Kendini sorgula!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, susturur musunuz?
BAŞKAN - Evet, lütfen, değerli arkadaşlar, burada bizim Meclis çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütmemiz lazım.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Muş Milletvekili Sezai Temelli, bu halkın vekili, sen kimsin asıl?
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Seninle konuşmuyor, onunla konuşuyor, gerek yok.
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Kimsin sen, sen kim oluyorsun; kendini sorgula! Sen kimsin, kendini sorgula!
BAŞKAN - Eğer böyle tartışmalar, karşılıklı atışmalar olursa sağlıklı çalışma ortamı maalesef kalmıyor, lütfen! Kimin sözü varsa söyler, cevap vermesi gereken varsa o da İç Tüzük'e göre cevabını verir.
Sayın hatibi lütfen dinleyelim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, oradan "Kendini kolla!" diye tehditler savuruyor!
BAŞKAN - Evet, sürenizi durdurdum.
Buyurun Sayın Temelli.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bir dakika Sayın Başkan, "Kendini kolla!" diye Sezai Temelli'ye tehdit savuruyor milletvekili. Tutanaklara bakın, "Kendini kolla!" diye tehdit savuruyor oradan!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bir tetikçiliğiniz eksik...
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - "Kolla" demedi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Çarpıtma! Çarpıtma!
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, şimdi...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - "Sorgula" dedi, "sorgula!"
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, tutanakları ister misiniz? Vekilimizi, Grup Başkan Vekilimizi açık tehdit ediyor!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Biz kendimizi sorgularız, sen rahat ol!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Mağdur mu olacaksın şimdi, mağdur edebiyatı mı yapacaksın?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - "Kendini kolla!" diyor, ne demek "Kendini kolla?"
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, ben duymadım onu, tutanakları getirip bakacağım, ona göre gereken uyarıyı yaparım ben.
Değerli milletvekilleri...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Evet, lütfen isteyin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Vekiliniz bölücü ifade kullandı, bilerek karıştırıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Çilez...
Değerli milletvekilleri, bakın, kaç dakika oldu, şurada...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sen kimi tehdit ediyorsun? Senin ağababalarından korkmadık biz, senden korkmayız biz!
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Dediğiniz ifadeyi telaffuz etmedim, "sorgula" dedim.
BAŞKAN - Sayın Çelik...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Senin ağababalarından korkmadık biz!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Oturmadan konuşamıyor musun?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yani "karıncaya" ne gerek var ya!
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sen kimsin ya! Otur!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Biz kim olduğumuzu çok iyi biliyoruz, kendini bilmeyen, yanardönerli olan sizsiniz. Biz kim olduğumuzu gayet iyi biliyoruz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Biliyoruz, biz de biliyoruz.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Ağababaların da senin gibi bağırıyor sadece, hadi!
(AK PARTİ ve DEM PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Bırakalım konuşsunlar, ne yapayım? Divanı dinleyen yok, yani böyle şey olur mu?
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Başkanım, tehdit ediliyorsak nasıl susalım?
BAŞKAN - Herkes birbirine bağırırsa burası kahvehaneyi de geçer, her yeri geçer.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Tehdit ediliyorsak nasıl susalım?
BAŞKAN - Ama bakın, hepimiz milletin seçtiği saygın insanlarız; bu saygınlığa yakışan bir üslup, bir tutum, bir tavır hepimize lazım gelmez mi?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Kürsüdeki vekili tehdit ediyor ya, kabadayı!
BAŞKAN - Zarurettir bu, ama herkesin buna riayet etmesi lazım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Vekil değil, kimdir, nedir, sıfatı ne?
BAŞKAN - Ama görüyorum ki zaman zaman bu ihlal ediliyor. O yüzden, tekrar diyorum ki birbirimizi saygıyla dinleyelim, sözümüz varsa hatip konuşmasını bitirdikten sonra cevap verilebilir ama onun dışında yandan, sağdan, soldan atışmalarla Meclisi çalıştıramayız.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sen o tehdidi vekile yapıyorsun ya, sen o tehdidi vekile yapacak kadar seviyesizsin. Bir vekili tehdit edecek kadar seviyesizsin.
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit... Sayın Kılıç Koçyiğit...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - "Sorgula" dedi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hayır "kolla" dedi, duydum.
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit, siz Grup Başkan Vekilisiniz, lütfen...
Evet, Sayın Temelli, buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Peki, teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hiçbir tehdide pabuç bırakmayacağız, istediğiniz kadar oradan tehditlerinizi savurun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Biz tehdit etmedik.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Sen, ettin, ettin, o tutanakta göreceksin sen şimdi.
Şimdi...
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Güvendiklerin aynısını yapıyordu.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bak, hâlâ, oradan, bu tehdit diliyle saldırmaya devam ediyorsun.
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Siz tehdit ediyorsunuz, hakaret ediyorsunuz.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bak, tahammül et! Ama neden tahammül edemiyorsun? Neden tahammül edemiyorsun?
YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hakaret ediyorsunuz.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Çünkü bir Meclis hukukuna riayet edip burada bir yasama süreci işletmek yerine, bu saldırganlıkla, aslında, işte yaptığınız bu sahne ortaya çıkıyor. Tabii, sinirleriniz bozuk, metcezir gibi gir çık, gir çık, artık sinir kalmadı.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Hiçbir problemimiz yok, merak etmeyin. Rahat olun, biz rahatız.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - O yüzden de nereye saldıracağınızı şaşırdınız, ağzınızdan çıkanı da kulağınız duymuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sürenize iki dakika ekliyorum.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Daha çok girip çıkarsınız, daha çok girip çıkarsınız ama...
BAŞKAN - Sayın Temelli, iki dakika ekledim.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Bana mı söylüyorsunuz?
BAŞKAN - İki dakika ekledim sürenize.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - A, teşekkür ederim. Gerçi üç dakika çaldılar.
BAŞKAN - Durdurdum ben orada, o yüzden adaletli olsun diye iki dakika ekledim.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Ama mesele burada çözüm üretmek mi? Tabii, sizin böyle bir meseleniz yok. Yasada da bunu görüyoruz. Dolayısıyla bunun hukukla bir ilgisi yok çünkü içinde neye endeksli çıktığını zaten Anayasa'ya o saldırmalarınızdan anlıyoruz. Yasa tümüyle Anayasa'ya aykırı, zaten dönmüş gelmiş, şimdi yine dönüp gelecek ama ısrarla bunda devam ediyorsunuz. Neden? Çünkü bu yasa neye endeksli biliyor musunuz? Tecrit yasası çünkü bu, Öcalan'a endeksli. "Öcalan" dediğinizde karşınıza ne çıkıyor? Kürt meselesi çıkıyor. (AKP sıralarından "Bebek katili!" ve "PKK!" sesleri)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - PKK terör örgütü çıkıyor, bebek katili çıkıyor, bebek katili!
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Kürt meselesini çözümsüz bıraktığınız için bu yasaları çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. O yüzden işte hukuktan kaçıyorsunuz, o yüzden işte faşizmin kucağına düşüyorsunuz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Aşağılık bir terör örgütünün elebaşı çıkıyor, başka bir şey çıkmıyor.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Ama unutmayın, her faşist iktidar ülkeyi yıkıma götürür, çöküşe götürür, parçalanmaya götürür. Parçalanmış bütün ülkelerin tarihine bakın, Almanya'ya bakın, Yugoslavya'ya bakın; kim parçalamıştır o ülkeleri biliyor musunuz? Faşistler parçalamıştır, diyalogdan, müzakereden kaçanlar parçalamıştır, farklılığı içine sindiremeyenler parçalamıştır. İşte, sizin de gittiğiniz yol budur, bizim de karşınıza çıkıp direndiğimiz mesele budur. İşte, o yüzden diyoruz ki: Burada çözümsüzlüğe dayalı bu yasalar üzerinden bir düzeni yeniden yeniden üretmek yerine gelin, bu gidişatı durdurmanın bir yolunu bulalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Devamla) - Gelin, Kürt meselesini demokratik siyaset içinde çözelim. Çözelim ki işte burası Meclis olsun, Meclis olsun ki yasa yapabilsin, yasa yapsın ki kanunlar önünde, işte o zaman bu toplum da bilsin ki orada adalet var. Şimdi kim diyebilir ki adalet var? Kim bu ülkede adaletten bahsedebilir? Bunca adaletsizlikten rahatsız olmadan hâlâ bu adaletsizliği besleyen yasaları buraya getirmek aslında işte göstermiş olduğunuz şiddetin ortaya çıkmasından başka bir şey değildir. Bu sizin doğal refleksiniz hâlinde. Neden? Şiddetten besleniyorsunuz? Unutmayın, o şiddet sizi bu girdabına çektiği andan itibaren artık kurtulmak mümkün değil. O yüzden de nerede olursanız olun faşizme karşı çıkın. Eğer çıkamıyorsanız, bırakın, faşizme karşı çıkanların önünde engel olmayın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)