GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; makul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biri olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6'ncı maddesi ve Anayasa'nın 141'inci maddesiyle güvence altına alınmıştır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse Anayasa Mahkemesinde görülen bireysel başvuru uyuşmazlıklarının büyük bölümü makul sürede yargılanma hakkıyla ilgilidir. Öyle ki Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları incelediğimizde, 2023 yılı itibarıyla derdest 130 bin başvurunun 80 bininin makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasına ilişkin olduğu görülmektedir. Anayasa Mahkemesi, ilk defa makul sürede yargılanma hakkının ihlaline karar verdiği 2/7/2013 tarihinden bugüne kadar 55 binden fazla başvuruda benzer nitelikte ihlal kararı vermiştir. Makul sürede yargılanma hakkı öyle bir mesele hâline gelmiştir ki Anayasa Mahkemesi yayınladığı istatistiklerde makul sürede yargılanma hakkını hariç tutarak veri ve tabloları kamuoyunun bilgisine sunmuştur. Anayasa Mahkemesi Nevriye Kuruç başvurusunda vermiş olduğu pilot kararında makul sürede yargılanma hakkına ilişkin olarak yapısal bir sorun bulunduğunu vurgulamış ve bu yapısal sorunun giderilmesi amacıyla makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle ortaya çıkacak zararların tazmin edilmesi için Anayasa'nın 40'ıncı maddesi gereğince bireysel başvurudan önce etkili bir başvuru yolunun kurulması gerektiğini de belirtmiştir. Nevriye Kuruç kararının yayımlanmasından sonra bu sorunun çözümü adına Tazminat Komisyonuna başvuru imkânı getirilmiştir. 9/3/2023 tarihinden sonra yapılan başvurular yönünden ise herhangi bir mekanizma getirilememiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin pilot karar olarak verdiği Nevriye Kuruç kararının gereği tam olarak yerine getirilememiş, yalnızca belli bir tarihe kadar derdest başvurular yönünden Tazminat Komisyonuna başvuru imkânı getirilmiştir. Öte yandan, yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmadan önce müracaat edilebilecek idari veya yargısal bir mekanizma kurulmamış, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası kapsamındaki başvuruların doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılmasına devam edilmiştir. Anayasa Mahkemesi son olarak 10 Ekim 2023 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan Keser Altıntaş başvurusuna ilişkin kararında da tüm bu hususlara değinerek pilot kararın gereği olarak makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan başvurulara ilişkin etkili bir başvuru yolu oluşturulduktan sonra başvuruların incelenebileceğine karar vermiştir. Söz konusu karar sonrası kamuoyunda yapılan değerlendirmelerde adaletin olması gerektiği gibi ve olması gereken zamanda tecelli etmediği fakat esas olanın adaletin zamanında tecelli etmesi olduğu, bunun çözümü için ise yalnızca bireysel başvurulardan önce gidilebilecek etkili ve sürekli bir başvuru yolu oluşturulması değil, aynı zamanda ülkemizde yargılamaların uzamasına yol açan temel sorunları çözecek diğer düzenlemelerin de yapılması gerektiği ifade edilmiştir. Konunun ehemmiyeti ve vatandaşlarımızın mağduriyetine çözüm aramak için Meclis Başkanlığına vermiş olduğumuz soru önergemizde Adalet Bakanı Sayın Tunç'a bu problemlerin nasıl çözülebileceğini sormuş fakat açıklayıcı bir cevap maalesef alamamıştık. Geçen tüm bu süreçte bugün Tazminat Komisyonunun amacı, kapsamı ve yetkileri değiştirilmektedir fakat bu girişimin vatandaşlarımızın derdine derman olabilmesi mümkün görülmemektedir. Makul sürede yargılanma hakkının tam anlamıyla korunabilmesi için hukuk sistemimizde daha radikal değişimlere ihtiyaç duyduğumuz apaçık ortadayken bugün burada yapılan sorunları halının altına süpürmekten başka bir şey değildir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.