Konu: | Divanü Lûgat-it-Türk'ün 950'nci yılından Türkiye'nin 2'nci yüzyılına tanım yapmanın zorunluluğuyla Türkiye Yüzyılı'na ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 71 |
Tarih: | 16.04.2024 |
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bu yıl Divanü Lûgat-it-Türk'ün 950'nci yılı. Nedir Divanü Lûgat-it-Türk, sadece bir sözlük mü? Elbette hayır. Kâşgarlı'nın bize armağan ettiği Divan, tanım yapma iradesinin adıdır ve dokuz yüz elli yıl öncesinden bize, bugüne seslenerek "Tanım yapmaz, tanım yapamazsan ancak tanımlanırsın." der.
Efendiler, hanımefendiler; dünyamız birinci ve ikinci kapitalist, emperyalist paylaşım savaşı sonrası kurulan ekonomik, siyasi, sanatsal ve kültürel organizasyonlarla yürüyemeyeceğini, devam edemeyeceğini gösterdi; mülteci krizinde gösterdi, pandemide gösterdi bunu. 1945 sonrası kurulan organizasyonlar insanın ve doğanın yeni ihtiyaçlarına çözüm bulamıyor artık. Bakın, en son Gazze katliamıyla gördük bu organizasyon şemasının değişmesi gerektiğini. Yaşadığımız her bir küresel ya da bölgesel sorunda çaresizliğini bir kez daha tespit ettiğimiz, beceriksizliğini görmeye devam edegeldiğimiz bu eski organizasyonun ivedilikle değişmesi gerek. İnsanlık ve doğa, yaşadığımız dünya için bu değişim gerekli. İşte, tam böyle bir dönemde biz Türkler "İnsan ve dünya için daha adil bir dünya mümkün." diyerek dokuz yüz elli yıl önce söylediğimiz, yaptığımız gibi yine yeni bir tanımlama girişiminde bulunduk. Türkiye Yüzyılı bu önerinin, bu girişimin adıdır. Sadece bir coğrafyaya, zemine değil bir zamana talip olmanın adıdır Türkiye Yüzyılı, tanım yapma iradesinin ve cesaretinin adıdır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Yüzyılı Gazi Meclisimizin çatısı altında bulunan A ya da B partisinin değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin sıkışan ve çaresiz kalan dünya, insanlık ve doğa için önerisidir. Türkiye Yüzyılı, Türklerin bin yıl sonra kendini ve dünyayı yeniden tanımladığı zamanın adıdır. Tanımlamak, yüksek irade gerektirir; insan ancak tanım yaparak fark ettiği kendini, benini sende ve ötekinde, ötesinde ve ötenin de ötesinde konumlandırır. Doğru, insan renk renk yaratıldı; içine düştüğü coğrafya, zaman ve mekânın koşullarıyla renk, farklı dil ve fıtratlarla yaratıldı. Bu farklar, farklılıklarımız bizim ayetlerimiz, bu doğru fakat zenginliğimiz olarak adlandırdığımız farklılıklarımız bizim için aynı zamanda bir imtihan sebebi. Bir Türk için onur ve gurur kaynağı olan Türk dili ve Türklüğü aslında onun ancak bir imtihanıdır. Bir Kürt'ün onur ve gurur kaynağı olan Kürtlüğü, Kürtçesi; Arap'ın, Çerkez'in, Laz'ın Araplık, Çerkezlik ya da Lazlıkla imtihanı gibi. Bizler seçmeden, seçim, tercih imkânına sahip olmadan içine düştüğümüz ve sonunda fark ettiğimiz, sonunda çark ettiğimiz her bir ayetten bir olmak, birleşmek, tevhit, inanç ve arzusu adına imtihana tabiyiz. Peki, bir olmak, birlik olmak zorunda mıyız? Evet çünkü hayatta kalmamız, dünyanın ve insan soyunun devamı için birbirimize ihtiyacımız var.
Gazi Meclisimizin siz saygıdeğer üyeleri, saygıdeğer vekiller, milletin vekilleri; size ihtiyacımız var, sizin de bize ihtiyacı var. Bakın, iki hafta önce 31 Martta bir yerel seçim yaşadık. Tam adı "mahallî idareler seçimi" yani her bir coğrafi farklılığın bir zenginlik olarak kendini gösterdiği, göstermesi gerektiği bir seçim. Hakkâri'de iklim farklı, Edirne'de bambaşka, Adana sıcak, Erzurum'da kar, Çanakkale'de rüzgâr... Kendi anlaştığı, sevdiği, saygı duyduğu bir idareciyi seçti Konya, Ordu, Ankara, Manisa, Antalya, Rize. Bundan daha doğal ne olabilirdi, değil mi? Normal olmayan; farklı coğrafyaların ihtiyaçlarından kaynaklı gösterdikleri farklı tepkilerden tek, aynı sonucu çıkarmaya çalışmak oysa birleşen, birleştirmemiz gereken arzumuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (Devamla) - Devam edeceğim.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (Devamla) - Efendiler, hanımefendiler; Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, farklılıklarımızla zenginleştiğimiz bu çatı altında birlik arzumuzla bir imtihandayız. Türkiye Yüzyılı insanlığın binlerce yıllık istiklal ve hürriyet yürüyüşünün yeni adıdır. Tanımlama bekleyen dünyayı tanımlayacak olan yüksek, özgür ve bağımsız irade ve cesaretin adıdır Türkiye Yüzyılı. Bunu başaracak, bu birliği sağlayacak millet İbrahim'in milletidir, bu millet Türk milletidir.
Sizlerle bu kutlu mazlumlar yürüyüşünün yoldaşı olmaktan, Türk milletinin büyük Meclis çatısı altında bulunmaktan dolayı onur duyuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)