GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yerel seçim sonuçlarına, işçilerin ve emekçilerin taleplerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:72
Tarih:17.04.2024

İSKENDER BAYHAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu selamlıyorum.

Aslında konuşmamı, dün müracaat ederken çizdiğim çerçeveyi bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup konuşmasını dinlerken biraz değiştirmek durumunda kaldım. Onun için, belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinden işçiler ve emekçiler, ezilen, sömürülen halkımız açısından doğru sonuçları çıkarmayı henüz becerememiş. Bizim dilimizden hiç anlamadığını biliyoruz ama bugüne kadar en azından halkın dilinden anlıyormuş gibi yapıyordunuz, şimdi görüyoruz ki artık ondan da vazgeçmişsiniz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu bugünkü konuşmasında bir kez daha gösterdi. Hâlâ, ucuz emeğe dayalı, yoğun sömürü programı olan orta vadeli programı uygulamakta ısrar edeceklerini söylüyor; hâlâ, Erdoğan, Şimşek marka zehirli ilaç reçetesini bu halka içirmek için dört yıl boyunca çalışacaklarını söylüyor. Daha dün, İzmir'de bulunan Lezita fabrikasında kırk bir gündür direnen Lezita işçilerine jandarmalar saldırdı. 8 işçi kardeşimiz hastanede şu anda, 15 işçi ve 3 sendika yöneticisi gözaltına alındılar. Zehirli ilaç nasıl içirilmek isteniyor, işte bunun son vahşi örneğini Lezita işçilerine yönelik jandarma saldırısında yaşadık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup konuşmasında yine Filistin için hamaset yaptı ve yine Kürt halkının demokratik haklarına sırtını dönmeyi sürdüreceğini ifade etti. Şimdi, bir gün kendi dilinden söyleyip üç buçuk ay hapis yattığı için bu halkın sırtına demokrasi kahramanı olarak oturmasına neden olan şiiri biraz değiştirerek sizlerle paylaşmak istiyorum:

"Kuleler, vinçler, bacalar süngü

Baretler, şapkalar miğfer

Fabrikalar, iş yerleri, emekçi mahalleleri kışla

İşçiler, emekçiler asker

Yüreklerinde tevhit

Ekmek ister, adalet ister, barış ister, özgürlük ister

Dipten yükseliyor sesleri vakur, ağır ve kararlı

'Yeter artık! Yeter artık! Yeter artık!' diyorlar."

Önümüz 1 Mayıs ve Türkiye'de işçi sınıfı, emekçiler bu sesleri on binlerle, yüz binlerle fabrikalardan 1 Mayıs alanlarına bir kez daha yükseltecekler; işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü'nü insanca yaşayacak ücret isteyerek kutlayacaklar. Vergide adalet isteyecekler; günde yedi saat, haftada otuz beş saat çalışma süresi isteyecekler; kadro isteyecekler, kıdem tazminatlarının gasbına "Hayır!" diyecekler. Bu ülkenin bütün işçilerini ve emekçilerini, kadınlarını, gençlerini emeğin mücadele gününde, bu mücadele bayramında buluşmaya çağırıyoruz.

Gündemlerimizden birini de -biliyorsunuz- bir yandan İran ve İsrail çatışması olarak tartışılan Orta Doğu gündemi oluşturuyor. Bir yanda İran'a egemen olan burjuvalaşmış bir teokratik devlet var, diğer yanda siyonist İsrail burjuvazisi var. Bir yanda ABD'nin öncülüğünde Batı emperyalist bloklaşması, diğer yanda Çin ve Rusya bloklaşması var. Filistin'in işgali, katliamlar, sınır ötesi operasyonlar, İran-İsrail çatışması, işte, bu güçlerin bölgesel paylaşım ve nüfuz mücadelesi zemininde şekilleniyor. "Kim daha büyük bölgesel güç olacak?" kapışmasının iç egemenlik ihtiyaçlarının önüne geçip büyümesi bu bölge için, bu bölge halkları için felaket olacak; bu da sadece bu iki ülke halkı için değil, hepimiz için acı ve gözyaşı getirecek. Tek adam Hükûmetinin Dışişleri Bakanı itidal çağrısından öteye gitmeyen açıklamalar yapmaya devam ediyor. Aktif dış politika, lider ülke, bölgesel güç olma iddiasıyla atılan adımlarla Türkiye ve bölge halklarının çıkarını hiçbir barışçıl amaca vardıramazsınız. Bölgenin paylaşım kavgasından, nüfuz mücadelesinden, pay kapma çizgisinden vazgeçin; emperyalistlerin ve bölgesel güçlerin çelişkilerinden yararlanma siyasetinizi bir an önce terk edin. "Biz de payımıza düşeni alacağız, komisyonumuzu alacağız." diye bütün ülkeleri felakete sürüklemekten vazgeçin.

Size bir kez daha hatırlatıyoruz: İsrail'le ekonomik ve askerî bütün ilişkilerinizi durdurun. Antiemperyalist, demokratik, barış yanlısı bir dış politika olmadan çözüm olmaz, büyüme ve huzur olmaz.

Size dört ay önce bu kürsüden 2024 bütçesi konuşulurken şöyle seslenmiştik: "Çıraklık, kalfalık, ustalık, büyük ustalık dönemi bitti, çöküş döneminiz başladı." Ama bunu kendinize çok yakıştıramadınız, üstünüze alınmadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

İSKENDER BAYHAN (Devamla) - Tamamlıyorum Başkan.

İşçiler, emekçiler on ay boyunca verdikleri mücadelelerle, direniş ve grevlerle ve son olarak da seçimlerde kullandıkları oylarla bunu bir kâğıda yazıp sırtınıza yapıştırdı.

Şimdi, bir kez daha hatırlatıyoruz: Ya bu ülkenin işçi ve emekçilerinin çıkarına politikalar izlenir, bulunduğumuz coğrafyanın Türk, Kürt, Arap, sömürülen ve ezilen halklarının eşitlik, barış ve kardeşlik içerisinde yaşamasını esas alan politikalar izlenir ya da ne olur biliyor musunuz, kim olursanız olun, büyük sermayenin hangi kliğini temsil ediyorsanız edin sırça köşkleriniz, saraylarınız yıkılır; bütün sömürücü sermaye iktidarları er ya da geç çökerler, tarihin çöplüğüne giderler, siz de bu kaderden kaçamazsınız ve o çöplüğe gidersiniz.

Kısa çöpler birleşiyor, daha da birleşecek ve Beştepe'deki uzun çöpten hakkını alacak, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)