| Konu: | Ezidi toplumunun kutsal bayramı Çarşema Sor'a, bugün görülen Kobane kumpas davasının 82'nci duruşmasına ve bu davayı bütün Türkiye'nin, bütün siyasetin bir an önce gündemine almak zorunda olduğuna, Leyla Güven'e verilen beş aylık cezaya, Kobane kumpas davasında tutuklu olanların bugün tahliye edilmesini beklediklerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 17.04.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bugün Çarşema Sor. Ezidi halkı için yeniden doğuş, güzel günlerin habercisi, ilkbaharın başlangıcı olarak kabul edilen Ezidilerin yeni yılı olarak da bilinen Çarşema Sor her yıl nisan ayının 13'ünden sonraki ilk çarşamba günü kutlanıyor. Ezidi toplumunun kutsal bayramı Çarşema Sor kutlu olsun, Çarşema Sor "..."(*)
Evet, bugün Kobane kumpas davasının 82'nci duruşması görüldü. 82'nci duruşma aslında bir karar duruşması olacaktı fakat karar duruşmasının erteleneceğini ve tutuk durumunun görüşüleceğini öğrendik. Aslında biz buna "Kobane kumpas davası" diyorduk; bu artık sadece bir kumpas vakasıdır. Bunda dava niteliği taşıyan hiçbir unsur söz konusu değildir. Başlı başına bir kumpasla karşı karşıyayız. O denli büyük bir kumpas ki bu, gerçekten baktığımızda, iddianameye baktığımızda iddianamede savcı eliyle aslında 4 kez yeniden düzenleme yapılmış. Savcı ilk iddianameyi yazmış, bakmış olmuyor çünkü o denli abuk sabuk bir iddianame ki kalkmış yeniden bir iddianame yazmış. O da olmamış, 3'üncü, o da olmamış 4'üncü... Yani aslında arkadaşlarımızın ilk başlangıçta yargılandıkları konu ile şu anda yargılandıkları konu arasında hiçbir alaka kalmamış durumda.
İkincisi, mahkeme heyeti, biliyorsunuz, bu dava başladığında bu mahkeme heyetinin başkanı daha sonra anladık ki bir çete üyesiymiş; kendisi de tutuklandı. Şu anki mahkeme heyetinin önünde inanılmaz derecede emsal deposu oluşturacak kadar emsal karar var fakat mahkeme heyeti dönüp de bu kararların hiçbirine bakmıyor ve yasa tanımazlığa devam ediyor. Yani savcısıyla, mahkeme heyetiyle bir yasa tanımazlık, bir hukuk yok sayma hâlini biz bu kumpas vakasında görüyoruz, izliyoruz, bugün sabah da izledik ve öyle sanıyorum ki izlemeye devam edeceğiz. Bakın, atılan bir "tweet" ilk baştaki gerekçe buydu; bir "tweet" atıldı. IŞİD'e karşı tüm demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya çağıran bir "tweet"ti bu "tweet." Aynı minvalde konuşmayı aynı gün aynı saatlerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de yaptı ve aynı minvalde çağrı, dünyanın her yerinde birçok parti, birçok sivil toplum örgütü, birçok sendika tarafından yapıldı, Türkiye'de yapıldı. Bu çağrı kadar demokratik bir çağrı olamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temeli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu çağrı, IŞİD barbarlığına karşı, IŞİD zulmüne karşı aslında insanlığa bir çağrıydı ve haklı çıktık. Bu çağrıyı yapmamız sayesinde Kobani düşmedi, Kobani düşsün diye hayal edenler hayal kırıklığına uğramış olabilirler ama Kobani'nin düşmemesi aslında Orta Doğu halkları için çok büyük bir umudu yaratmasının ötesinde, Türkiye açısından da çok önemli sonuçlar doğurmuştur. Hâlâ bugün IŞİD tehlikesi, IŞİD barbarlığının riskleri hem Orta Doğu'da hem dünyanın birçok ülkesinde, Rusya'da, Fransa'da, İngiltere'de devam etmektedir; dünya hâlâ IŞİD'e karşı mücadele etmektedir. Şengal'i çok iyi biliyoruz, Ezidi katliamını çok iyi biliyoruz, Kobani'de yaşananları çok iyi biliyoruz ama siz bu barbarlığa karşı çıkan arkadaşlarımızı yargılamaya devam ediyorsunuz. "Siz" diyorum çünkü ortada bir hukuk yok, bir dava yok; bu tamamen siyasi bir dava ve siyasi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu siyasi dava, aslında yargı üzerinde siyasetin baskısını da göstermektedir. Yargı bağımsız bir karar verecek durumda değil. Zaten öyle bir acze düşmüş bir tabloyu seyrediyoruz ki bir yargılama sürecinden bahsetmek de mümkün değil. Bu demokratik hakkın dünyanın her yerinde aslında bırakın bir yargı mevzusu olmasını, aslında çok çok önemli bir başarının, çok çok önemli bir mücadelenin nişanesidir. Bunu böyle görmek yerine bugün âdeta bu kumpasla karşı karşıyayız. Evet, maalesef bu davada birçok arkadaşımızın tutukluluk hâli devam ediyor. Ali Ürküt arkadaşımız kanser olmuş durumda, dört yıldır bu tutukluluk sürecinde ciddi anlamda büyük bir hastalığa yakalandı, tedavisi maalesef bu tutukluluk koşullarında devam etmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Son kez olmasın çünkü herkese ne kadar tanınıyorsa süre biz de o kadar istiyoruz. Söyleyeceğimiz sözleri buradan özellikle ifade etmek istiyoruz.
Bu dava gerçekten bütün Türkiye'nin bir an önce gündemine düşmek zorundadır, bütün siyaset bunu gündemine almak zorundadır. Bakın, dört yıldır masum olan arkadaşlarımız bütün haklarından mahrum edilmiştir; özgürlük hakkından mahrum edilmiştir, siyaset hakkından mahrum edilmiştir. Dört yıldan daha uzun süredir tutuklu olan arkadaşlarımız vardır: Selahattin Başkan, Gültan Başkan, Sebahat Başkan. Tutukluluk süresinin azami süresi yedi yıl olmasına rağmen bunun üzerinde tutukluluk devam etmektedir. Bu nerede yazar, hangi maddede yazar? Beş yıldı OHAL döneminde, bunu kalktınız, yedi yıla çıkardınız, yedi yıl da doldu; arkadaşlarımızı hâlâ tutsak etmeye, esir etmeye devam ediyorsunuz. Bu siyasettir; bunun yargıyla, hukukla bir alakası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Neye teşekkür edeyim, bu hâle mi?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Toparlamak için verin Başkanım.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Siyasetin yargı üzerindeki bu yaptırımlarına son vermek de yine bu Meclisin görevidir. Bu Meclis bunu yok sayamaz, bunu yok sayarak siyaset yapamaz. Bu kumpas, aslında siyaseti dizayn etme anlamında üretilmiş bir kumpastır. Bunun gereğini yapmakla da bütün siyaset aslında sorumludur.
Bir başka önemli konuyla tamamlamak istiyorum. Evet, sevgili Leyla Güven'e beş ay ceza verildi. Ne için ceza verildi biliyor musunuz? Kayyumlara laf etti diye. Evet, kayyumların yolsuzluklarına, onun halkın siyasi iradesini gasbetmesine yönelik sözlerinden dolayı beş ay ceza verilmiş ve ceza açıklanırken şu söyleniyor: "Türk milletini, devletini, Meclisi, Hükûmeti ve yargı organlarını alenen aşağılamak."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Evet, Sayın Temelli, lütfen toparlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Evet, bunları duymak istemiyorsunuz, biliyorum ama ben söyleyeceğim: "Alenen aşağılamak." Yani bakın, milleti, devleti, Meclisi, Hükûmeti ve bütün yargı organlarını kayyumun şahsında tanımlamış oluyorsunuz; böyle bir şey olabilir mi? Kayyumların ne denli yolsuzluğa bulaştığı ortada, kayyumların yapmış oldukları yasa dışı faaliyetler ortada. Kaldı ki siz bile kayyumları görevden alıp yerine kayyum atadınız. Bunları eleştiren Başkanımıza, sevgili Leyla Güven'e hâlâ ceza verdirebiliyorsunuz. Evet, verdiriyorsunuz çünkü bu yargı sizin talimatınızla çalışıyor. Böyle bir siyasallaşmış yargı bu ülkeye hayır getirmez. Yargının gerçek anlamda bağımsız ve tarafsızlığını sağlayamadığımız sürece hukuk devletinden de demokrasiden de toplumsal barıştan da söz etmemiz mümkün değil. Biz, bugün, Kobani kumpas davasında arkadaşlarımızın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen son cümlelerinizi alalım çünkü Süreyya Bey'in yerine ben baktığım için biraz... Daha önceki şeylerde 3 artı 1, artı 1; 3 defa uzatma yapıyordum. Dikkat ederseniz bunları aştık. Onun için teşekkür için açıyorum. Lütfen... Meramınız zaten kayda geçti, son sözlerinizi alalım.
Buyurun
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Peki, teşekkür ederim.
Biz, bugün, Kobani kumpas davasında tutuklu olan tüm arkadaşlarımızın tahliye edilmesini bekliyoruz. Bunun, Türkiye açısından, Türkiye demokrasisi açısından, Türkiye'nin hukuk devleti olması açısından önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.