Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 72 |
Tarih: | 17.04.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gelecek-Saadet Grubunun grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın vatanını ve topraklarını korumak adına yapmış olduğu eylemden sonra İsrail orantısız bir güç kullanmıştı ve bu orantısız güç, katliamlarla, soykırımlarla devam ediyor. Soykırımlarla ve katliamlarla devam ederken... Hatta ilk saldırıdan sonra şunu söylemiştim: Bu, Hitler'in Reichstag yangını gibi, Netanyahu'nun da aynı şekilde -Reichstag yangınına karşı- Hamas'a karşı yapabileceği, iktidarını muhafaza etmek için yapabileceği katliamlar demiştik. O katliamlar devam ediyor ama bununla ilgili olarak da aynı zamanda hem Musevi dünyası hem Hristiyan dünyası hem de İslam dünyasının liderleri sınıfta kalmış vaziyette. Özellikle Müslüman dünyasındaki Müslümanlar dernekleriyle, vakıflarıyla, platformlarıyla ayağa kalkmak istiyorlar ama İslam dünyasının liderleri nedense seslerini çıkarmıyorlar, buradaki zulme karşı sessiz kalıyorlar, sessizliklerine karşı da çeşitli kılıflar giydiriyorlar.
İsrail, burada, hastaneleri bombaladı, kiliseleri, camileri bombaladı; toplulukların bulunduğu yerleri bombaladı. Acımasız, âdeta Hitler'e rahmet okutan bir uygulama yapıyor. Hitler'e "soykırımcı" diyorlardı, kendileri de hem katliamcı hem de soykırımcılar. 35 bin kişi öldü Birleşmiş Milletler kararlarına göre ve de aynı zamanda, 15 bine yakın çocuk ve kadın öldürüldü burada; 100 bine yakın bina tahrip edildi, enkazların altında ne kadar kişinin yattığı bilinmiyor, ne kadar kişinin öldüğü bilinmiyor ancak bir ateşkes olursa bunu bilebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız.
Hastane bombalaması olduğu zaman Grup Başkan Vekilimiz İsa Mesih Şahin Bey hemen Başkanlıkla konuşarak diğer Grup Başkan Vekilleriyle burada ortak bir bildiri yayınlamış, buradan hemen İsrail Büyükelçiliğinin önüne gitmiştik. Orada kitleler toplanmışlardı, orada konuşmalar yapmıştık, bütün dünyayı bu noktada uyanık olmaya, bu noktada dikkatli olmaya davet etmiştik ve ardından da biliyorsunuz, burada bir grup önerisi vermiştik Gelecek-Saadet Grubu olarak. Ne demiştik? "Sizin Netanyahu'yla aranız iyileşti, sizin Mısır Devlet Başkanı Sisi'yle aranız iyileşti, sizin Hamas'la aranız iyi, sizin Filistin devletiyle aranız iyi, Mahmud Abbas'la aranız iyi. Gelin, buradaki 15 partiden birer kişi tespit edelim ve ardından da Gazze'ye gidip bu bombalamanın İsrail'in dediği gibi Hamas tarafından mı yapıldığını yoksa hakikaten İsrail tarafından mı yapıldığını bilelim, araştıralım." dediğimiz zaman siz burada önergemizi reddetmiştiniz. Bunun üzerine, 4 milletvekili arkadaşımız beraberce Mısır'a gitmişlerdi; Gazze kapısına kadar gittiler, Refah Kapısı'na kadar gittiler ama geçememişlerdi.
Değerli milletvekilleri, ardından, 4 milletvekili gittikten sonra İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu buraya heyet göndereceğini söyledi. Nerede bu heyet? Ne zaman gitti? Kaç ay geçmiş burada, niye gönderemediniz? Madem gönderemeyecektiniz niye böyle bir karar aldınız?
Değerli milletvekilleri, ardından, biz burada 5 araştırma önergesi verdik ve 3 soru önergesi verdik ve burada bir milletvekilimiz ilk defa bir gazeteciyi kaynak göstererek dedi ki: "Çeşitli limanlardan, Türkiye'nin limanlarından buraya, İsrail'e, yiyecekler gidiyor, eşyalar gidiyor." Ve oradan şunu söylemiştiniz -iyi hatırlayın lütfen, bu kayıtları da çıkarır tek tek okurum burada- "Yalan söylüyorsunuz..." İsa Mesih Şahin Bey'le beraber orada çok dikkatli dinlemiştik ve "Acaba bir olay çıkar mı, bir saldırı karşısında Hasan Bitmez'i de nasıl koruyabiliriz?" diye kendi aramızda da konuşmuştuk.
Değerli milletvekilleri, Hasan Bitmez burada bunları konuşurken şöyle diyordunuz: "Yalancısın, yalancı." ve suç işliyordunuz, aynı zamanda "Yalan söylüyorsun." diyordunuz. "Yalan söylüyorsun." diyebilirsiniz ama "Yalancısın." diyemezsiniz; suç işliyorsunuz. Gelin, şimdi şunu yapalım: Burada iktidar, Hükûmet var, Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten bir Hükûmet var. Diyorsunuz ki "Bunlar iftira." öyle söylüyorsunuz. Bu Hükûmeti bu izamlardan, bu ithamlardan, bu iftiralardan, bu yalanlardan... Öbür taraf da diyor ki: "Hayır, bu iddialar doğrudur." Bizler de diyoruz ki bu iddialar doğrudur. Gelin, bununla ilgili bu araştırma önergemize "evet" verelim. Hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin hem Hükûmetin hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını "Hangisi doğru, hangisi doğru değil?" diyerek koruyalım beraberce birlikte. Ardından da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı bir açıklama yaptı -kendisine teşekkür ediyorum buradan- dedi ki: "701 gemiden, şu tarihler arasında, üç ay içerisinde 1,9 milyon ton buraya eşya taşındı." İçeriğini sordukları zaman, içeriğini de "Ticaret Bakanına sorun." dedi. Ben ne yaptım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - 26/1/2024 tarihinde bir soru önergesi verdim. Kime? Ticaret Bakanına. Allah aşkına, yeni bir anayasa yapmaktan bahsediyorsunuz siz, ne anayasası? Mevcut Anayasa'ya göre on beş gün içerisinde bana cevap vermek zorunda değil mi bu bakanlar? Layüsel mi, yoksa bunlar, layüsel insanlar mı? Ne dedi? Hâlâ cevap vermedi bana. Şimdi de kalkmış "Kısıtlama yapıyoruz." diyorsunuz. Kim söylüyor bunu? Bakan söylüyor. Kiminle söylüyor? Hükûmetin onayıyla söylüyor. Peki -bu kısıtlamayı yaptığına göre- hani bunlar Filistin'e gidiyordu? "Efendim, Filistin'in limanları yoktu, İsrail'e gidiyor..." İsrail de çok merhametli bir devlet(!) Zaten katil bir devlet, soykırımcı bir devlet, siyonist bir devlet, biliyorsunuz da bunu, ardından da bu yalanları bize "Bunu da kabul edin." diyerek de söylüyorsunuz.
Ardından, bakıyoruz, bu sefer kısıtlama. Peki, burası madem Filistin'e gidiyordu, niye Filistinlilere gidecek olan eşyaları kısıtlıyorsunuz? Mefhumumuhalifinden "Evet, şimdiye kadar gitti, bundan sonra da gitmeye devam edecek." diyorsunuz. Bu kısıtlamayı da araştırmak istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Aslında konuşacak çok şeyimiz var ama son söz olarak şunu söylemek istiyorum: Gelin, bu araştırma önergesine "evet" deyin, bir ilke imza atın, ne olur; sizi de kurtaralım, AK PARTİ'yi kurtaralım, AK PARTİ Hükûmetini kurtaralım, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini kurtaralım, Meclisin itibarını kurtaralım. "Evet" oyu verin, birlikte araştıralım, kim doğru söylüyor, kim doğru söylemiyor ortaya çıksın, ardından da çıkalım biz sizden özür dileyelim, eğer doğru söylemiyorsanız siz bizden özür dileyin.
İnşallah, Meclis bu araştırma önergemizi kabul eder, Türkiye'de de Mecliste de bir ilk olur, karşılığında milletimiz de tatmin olur.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)