Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 75 |
Tarih: | 24.04.2024 |
CHP GRUBU ADINA MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 92 sıra sayılı Maden Kanunu Teklifi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun hazırlamada yine bir AKP klasiğiyle karşı karşıyayız. Yine bu, ana komisyon dışında ilgili tali komisyonlara gönderilmeden önümüze gelen bir kanun teklifi. Plan Bütçeye havale edilmiş, tali komisyonda görüşülmeden, onların görüşü alınmadan önümüze getirilmiş bir kanun teklifi. Yine, Birleşik Arap Emirlikleri'yle 2023'te yapılan sözleşmeyle bağlantılı olduğunu düşündüğümüz, Dışişleri Komisyonuna havale edilmiş olmasına rağmen orada görüşülmeden önümüze getirilmiş bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Anayasa'ya aykırılık durumunun incelenmemesi, etki analizleri sonucunun komisyon esnasında önümüze getirilmesi -önceden değil- torba kanun olması ve teklifin Meclis dışında hazırlanması ne yazık ki AKP'nin her zaman yaşadığımız kanun hazırlama yöntemi.
Evet, değerli milletvekilleri, Maden Kanunu Teklifi torbası üç hat üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunların maden ve enerji yatırımları için önemli görülen maliyet kalemlerinin azaltılması, bir kısım bürokratik aşamaların sadeleşmesi üzerine olduğu görülmektedir. Örneğin, UMREK Kodu'na göre raporlama zorunluluğunun 4'üncü grup madenler dışındakiler için kaldırılması, uluslararası standartların getirdiği zorlukların ortadan kaldırılması gibi bir yöntem izleniyor ne yazık ki. Burada zaman ve maliyet gerekçe gösteriliyor ve bu amacı taşıdıkları ifade edildi bize komisyonda. Bu düzenlemelerle, maden yatırımlarının önünün açılması, bu alanda yatırım koşullarının ulusal mevzuatın gerilemesi pahasına düzeltilmesi istenilmektedir.
İkinci hattaysa enerji yatırımlarıyla ilgili kamusal denetim aşılmak istenmektedir.
Üçüncüsü ise sözleşmeye konu enerji yatırımlarının yapılabilmesi için şebeke bağlantı kapasitelerinin uygun hâle getirilmesi gerekmektedir. Bunu sağlayabilmek için yapılmayan yatırımlar, yatırımlara ilişkin yatırımların lisansları, teminatların iadesi yoluyla iptal edilmektedir. İade edilecek olan teminatlar normalde irat kaydedilmesi gereken bedellerdir.
13'üncü madde bize göre oldukça sorunlu bir maddedir. Neden? Çünkü Birleşik Arap Emirlikleri'yle, değerli milletvekilleri, 2023'te yapılan sözleşme direkt buna, bu yasa teklifi ona altlık hazırlayan bir yasal düzenlemedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, burada birtakım hükümler göze çarpmakta. Özellikle bu sözleşmenin 3'üncü maddesinin (8)'inci fıkrasında "Türk tarafı, Türkiye Cumhuriyeti'nin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak projelerin uygulanması için izinlerin, ruhsatların ve çevresel etki değerlendirme sürecinin alınmasında kolaylık ve destek sağlayacaktır." denilmektedir. Yani bir başka ülkeye niye kolaylık sağlarız, niye destek sağlarız; bu, soru işareti olarak karşımızda durmakta. Sözleşmenin bu maddesiyle birlikte bakıldığında kanun teklifinin 4'üncü maddesiyle bir yandan yenilenebilir enerji santrali kurulacak alanlar genişletilmekte, diğer yandan bu santraller için imar planı zorunluluğu kaldırılmak istenmektedir.
16 maddelik enerji torbası 7 farklı kanunda değişiklik getirmektedir. Teklifin 1'inci, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 7'nci, 8'inci, 13'üncü ve 14'üncü maddeleri bize göre sorunlu maddelerdir. İşin aslına bakılırsa kanun yapma tekniğine göre bu kanun teklifinin tamamen geri çekilmesi gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Dışişleri Komisyonunda görüşülmesi beklenen ve yeni kapitülasyonlara yol açacağı öngörülen ve belirsizlikler ve tavizler içerdiği konusunda eleştirilen bu yasa teklifinin ısrarla önümüze getirilmesi, 3 kez, İliç'te maden faciası meydana gelmesi nedeniyle tam 3 kez ertelenmiş, kamuoyunun yatıştığı hissedildikten sonra yeniden ısıtılarak ve hiçbir maddesinde değişiklik yapılmadan yeniden önümüze getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, sevgili milletvekilleri; 1, 2 ve 3'üncü maddeler doğrudan Maden Kanunu'yla ilişkilidir yani ülkemizde madenler konusunda ne kadar sınıfta kaldığımız ortada biliyorsunuz ve maalesef, burada yine bir düzenleme getiriliyor. Maliyet kalemlerinin ve bürokratik işlemlerin azaltılması ve araştırma süresinin uzunluğu bahane edilerek maalesef "UMREK Kodu" dediğimiz uluslararası standartlarda raporlama sistemini 3 grup maden için -1, 2 ve 3'üncü grup madenler için- ortadan kaldıran bir düzenleme getirmektedir. Ya, Allah aşkına, madencilik konusunda sanki çok iyi bir karneniz varmış gibi siz hangi gerekçelere sığınarak yani zamanla ilgili nasıl bir zorunluluğumuz var ya da maliyetten nasıl kaçınırsınız? Bu kadar önemli bir uluslararası standart, "CRIRSCO" dediğimiz Kanadalı bir firmanın ürettiği ve tüm dünyada kabul görmüş ve onunla eşgüdümlü olan UMREK Kodu 2014 yılında Soma maden faciası raporlamasında önerilmiş ve hayata geçmiştir ve iyi de olmuştur aslında ama siz şunun itirafını yapıyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz UMREK'te yeteri kadar mühendis yetiştiremedik. Yetemediği için yüksek fiyatlarla, yüksek maliyetlerle rapor hazırlanıyor ve biz hem süreden hem maliyetten tasarruf etmek hem de yetiştiremediğimiz bu mühendislere yetkinliği vermemek adına bunu kaldırıyoruz." Soma'da, Manisa'da, arkasından Bartın'da, arkasından hemen yaşanan İliç faciasında bu kadar insan hayatını kaybederken -tabii, pek çok madendeki tek tük ölümleri hiç burada saymadık bile- bunlar yaşanırken siz niye bu uluslararası standartları kaldırıyorsunuz arkadaşlar? (CHP sıralarından alkışlar) Neden bunu güçlendirmek yerine bu uluslararası standardı kaldırmayı ön plana aldınız? Doğrusu bunu çok merak ediyoruz.
Şimdi, yapılan düzenlemeyle, 4'üncü grup madenler dışında diğer alanlardaki maden ruhsatları korunuyor ve bu alanda da gerekli arama ve araştırma çalışması yürütülmeksizin ruhsat süresi boyunca kapatılan ruhsat sahası üzerindeki geniş alanlar üzerinde hak sahibi olarak kalmanın önü açılıyor değerli milletvekilleri. Yapılan bu düzenlemeyle, kamusal nitelikteki maden kaynaklarının ülke yararına aranıp ortaya çıkarılması gerekirken ruhsat alan kişi ve şirketleri koruma altına alacak ve ruhsat alan kişilerin uzun süre arama, araştırma yapmaksızın ruhsatlar üzerinde hak sahibi olmalarının önü açılacaktır. Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, buluculuk hakkını uluslararası normlara göre aramak yerine kendisi arayıp ortaya koyacağını ifade ediyor. Aslında burada yapılmak istenen, Maden Tetkik Aramanın elinde bulunan ruhsatların MAPEG'e devredilerek haraç mezat madenlerin satılmasıdır arkadaşlar. Biz buna "hayır" diyoruz ve bu maddeler derhâl kaldırılmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, 4'üncü madde de sorunlu bir maddedir. Değerli milletvekilleri, 4'üncü maddeyle, içme ve kullanma suyu elde edilen rezervuar, sulak alan, kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere baraj ve göl alanlarında, suni göl ve tabii göllerin üzerinde imar planı yapılmaksızın -altını çiziyorum, imar planı yapılmaksızın- YEK'e dayalı birden çok kaynaklı tesis kurulabilir. Kime veriyor bu hakkı? Devlet Su İşlerine ve Devlet Su İşlerinden izin almak koşuluyla sulama birliklerine veriyorlar bu hakları. Peki, belediyeler ne olacak? Mesela belediyenin bünyesi içerisinde bir göl varsa belediyeye bu hakkı vermiyor arkadaşlar. Neden? Kamu tüzel kişiliği değil mi belediyeler, buna niye vermiyorsunuz? Çünkü belediyelerimizin elinde proje var. Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri engellemek için belediyeler buraya konulmamıştır arkadaşlar; bunu da reddediyoruz buradan. (CHP sıralarından alkışlar) İmar planı yapılmalı, köy tüzel kişiliklerine, il özel idarelerine ve belediyelere de muhakkak bu hak verilmelidir çünkü imar planı yapıldığı zaman enerji ihtiyacı ve planlaması yapılır, kontrolü ve toplumsal katılım gibi kritik faktörler göz önüne alınır, çeşitli yetki alanları koordine edilir ve enerjinin sağlıklı şekilde ulaşmasının önü açılır. Hiçbir şekilde planlamaya karşı durmamak lazım, mutlaka burada da imar planı yapılması gerekiyor.
5'inci madde, LNG'nin ticaret ve ihracatının piyasa faaliyetlerine dâhil edilmesini içeriyor.
6'ncı madde, depolama lisansıyla faaliyet gösteren yüzen LNG terminallerinde ilişkin EPDK tarafından depolama tesislerinden farklı istisna düzenlemeleri getiriyor.
Burada 7'nci ve 8'inci madde sorunludur arkadaşlar yine. Yenilenebilir enerji kaynakları için YEKA ihalelerinde 2020'den beri uygulanan TL cinsi tavan fiyat uygulaması yasadan kaldırılıyor arkadaşlar. Peki, biz bunu size dört sene önce söylemiştik, niye uygulamadınız? Hatırlarsanız Sayın Cumhurbaşkanının bir damadı hani diyordu ya "'Dolar 30 liraya çıkacak da güleceksiniz.' diyorlar." Evet, 30 liraya çıktı arkadaşlar. Tam 5 katına çıktığı için, o öngörülemezliğiniz sayesinde şu anda yeniden bir düzenleme getiriyorsunuz ve Bakanlığa da inanılmaz yetkiler veriyorsunuz. Evet, bu geniş yetkiler sonrasında, tabii, ne kadar öngörüsüz ve ne kadar bu iradeden uzak bir kanun düzenlemesi olduğunun önemli bir göstergesini burada görüyoruz. 8'inci madde de tabii buna bağlı. On yıllık işletme süresini tamamlamış ve bu on yıllık süre içerisinde yatırım maliyeti üzerinden gelir elde etmiş olduğu iddia edilen lisanssız elektrik üretim tesislerinin lisans alarak fiyatları yüzünden YEKDEM fiyatına göre fazladan elde edecekleri gelirin YEK Mekanizmasına katkı payı olarak aktarılması; ayrıca, on yıllık süresini tamamlayan lisanssız elektrik üretim faaliyetlerini de bu tesislerin lisans talep ederek lisanslı üretim faaliyetine geçirmesi için bu süre boyunca kullandığı piyasada oluşan takas fiyatının yüzde 15'i üzerinden YEK Destekleme Mekanizmasına katkı bedeli ödeme koşulu getiriliyor. Evet, değerli milletvekilleri, her 2 maddenin de mutlaka kaldırılması gerekiyor.
9'uncu madde enerji verimliliğiyle ilgili, olumlu buluyoruz.
Enerji verimliliği destekleme miktarı, içerikleri güncelleniyor 10'uncu maddede ve 11'inci maddede de EPDK kararıyla deprem ve afet bölgelerinde geçici olarak elektrik izni yani yapı kullanım izni ve diğer belgeler olmaksızın, EPDK kararıyla, geçici süreyle, herhangi bir belge istenmeden buraya elektrik verilecek; bu maddeler olumlu.
12'nci maddeyle, iletim hatlarının geçtiği yerler için irtifak bedelleri yani manyetik alan ve elektrik alanı olan yerler için vatandaş mahkemeye gidebiliyor ve bunu ortadan kaldırmak için bir düzenleme yapılıyor. Tabii ki vatandaşın zaten mağduriyeti var ve bu manyetik alanla ilgili mağduriyet önceden belirlenerek mağduriyeti artırmış olacaksınız. Bizce bu maddenin de kanunda bir gereği yoktur.
13'üncü madde en önemli maddelerden biri sevgili milletvekilleri; yapılamayan enerji yatırımlarına ilişkin üretim lisansı, ön lisans ve lisans başvurularının iptali kolaylaştırılmakta. Bu durumda, yapılmamış ve yapılmayacak olan yatırımların tahsis edilmiş bağlantı kapasiteleri boşa çıkmış olacak yani işin Türkçesi, ön lisans ve lisans almamış şirketler boşa çıkacak ve bunlar büyük bir ihtimalle Birleşik Arap Emirlikleri'ne peşkeş çekilecek arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Alakası yok. Müzeyyen Hanım, ayıp ya!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Bunu söylediğimiz zaman kızıyorsunuz ama görünen o ki bu kanun teklifi, bu enerji yatırımları alanının tahsisi, maalesef, ülkeyi getirdiğiniz ekonomik koşullar nedeniyle, 5 sente muhtaç ettiğiniz ekonomik koşullar nedeniyle, yabancı ülkelerde girmiş olduğunuz para arayışı nedeniyle Birleşik Arap Emirlikleri'ne coğrafyamızda rant kapıları açmanın altyapısıdır arkadaşlar. Onun için özellikle 13'üncü maddeyi şiddetle reddediyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, 14'üncü madde de tabii ki nükleer taşımayla ilgili nükleer alanda Rosatom'a zaten inanılmaz yetkiler verilmiş durumda. Biliyorsunuz, burada 12,5 sentten alım garantisi vermişiz Rosatom firmasına, elektriği 12,35 sentten alım garantisi verdik. Oysa Türkiye bugün bu elektriği diğer kaynaklardan 3 ya da 4 sente mal edebiliyor arkadaşlar, bu aradaki fark vatandaşın cebinden çıkıyor; aradaki fark, Rosatom firmasından değil Türkiye'deki vatandaşların cebinden çıkıyor enerji gideri olarak.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Kimin cebine giriyor?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Rosatom firmasına ve artık kim onlarla ortaklaşıyorsa.
Evet, değerli milletvekilleri, bu yükümlülüğü yani nükleer madenlerin taşınma yükümlülüğü firmanın kendisi tarafından yapılmalı çünkü üçüncü şahısların sözleşmede herhangi bir yükümlülüğü yok, herhangi bir zorunluluğu yok. Dolayısıyla, bu kadar önemli bir yükün, nükleer enerji gibi taşınması, nakledilmesi, depolanması sorunlu olan bir yükün, bir kere, üçüncü şahıslara verilmesi son derece önemli ve kesinlikle verilmemeli. Dolayısıyla, bir kere, bu kanun teklifinin tamamı uygun değil; ülkemiz koşullarına uygun değil, ulusal madencilik koşullarımıza uygun değil, enerji koşullarımıza uygun değil.
Değerli milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde Maden Kanunu'nda tam 21 kez değişiklik yapıldı ve bir değişiklikle daha karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, ben şunu merak ediyorum: Daha kaç insanın ölmesi gerekiyor? Daha kaç madenin çökmesi gerekiyor? Daha ne kadar insan kaybedeceğiz de acaba bu düzenlemeleri sağlıklı bir şekilde yapacağız? Aslında bunları bilmediğinizden değil, bilerek yapıyorsunuz arkadaşlar yani bunları bilmiyor olmanız mümkün değil. Bakın, Afşin-Elbistan Termik Santrali'nde 50 milyon ton toprak altında 9 işçi on üç yıldır çıkarılamadı. Yine, İliç'te, Çöpler altın madeninde 13 Şubatta maalesef 9 işçimizin toprak altında kaldığı, yine Soma'da, yine Amasra'da ve 53 bin insanımızı kaybettiğimiz son büyük depremlerde ne yazık ki bir tek sorumlunun bulunmadığı bir süreci yaşıyoruz.
Değerli milletvekilleri, gelin görün ki Antalya'daki teleferik kazasında Belediye Başkanımız hemen, apar topar tutuklandı. Peki, bu bir siyasi yaklaşım değil mi arkadaşlar?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Yok, değil, asla değil, asla değil! Altında imzası var, imzası!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Değil, değil, hiç öyle şey olur mu(!) "AKP kafası" diye bir kafa var.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Kurumun da imzası var, kurumun da.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - "Kasımda istifa etti." dediniz, şubatta etmiş, şubatta. "Kasımda istifa etti." dediğiniz şubatta bıraktı, şubatta!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - "AKP kafası" diye bir kafa var, AKP kafası adil görünür işte öyle!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Bu kadar büyük olay olurken -Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanını- kazada AK PARTİ'li belediye kontrol etmesi gerekirken, önümüzde Türkiye'nin bu kadar önemli sorunları dururken -AKP diye- kesinlikle siyasi bir yaklaşımdır, bunun kabul edilmesi mümkün değildir.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Altında imzası var, imzası!
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Kurumun imzası var, kurumun!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - "Kasımda istifa etti." diyorsunuz, şubatta bırakmış; bir de yalan söylüyorsun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Evet, değerli milletvekilleri, günlük yaşamımızın en önemli girdilerinden olan enerjinin sürekli, yeterli, çevreye uyumlu olmasını sağlamak ülkeyi yönetenlerin ödevidir.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yalan söylemek sizin bileceğiniz işlerdir.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Sizin bileceğiniz iş, sizin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yalan söylemek, sizin sanatını yazdığınız bir şey.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Ticari sicil gazetesine bak, açıklamalarınıza bak.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bak, saydı sana, kaç yerde "Bir tutuklama var mı?" diye sordu sana.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Açıklamalarınıza bak; "Kasımda istifa etti." diyorsun, şubatta bırakmış.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun, hitap edin siz, ben uzatırım sürenizi.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, sana mı inanacağım ben? Belgeye mi inanacağım, sana mı inanacağım ben? Hayatın yalan! Ne konuşuyorsun sen!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Para kuleleri ne oldu, ne oldu o para kuleleri?
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ayakkabı kutularının hesabını verin siz, ayakkabı kutularının!
BAŞKAN - Evet, sayın milletvekilleri, Sayın Milletvekili konuşmasını kesti.
Buyurun Sayın Milletvekili.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - 17-25 Aralık ne oldu? Rüşvet alanlar ne oldu? Üç günde sıfırlayamadığınız paralar ne oldu?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Nerede para kuleleri?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - "Sıfırla oğlum"lar ne oldu? Üç gün evinizden para çıkartamadınız. Para sayma makineleri sizin evlerinizden çıktı! Ne anlatıyorsun sen, sen ne anlatıyorsun? Hiç utanma kalmadı mı? Sen mi bize ders vereceksin?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Sayın Başkan, süremi uzatırsanız...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, mesafe bağırmak için müsait değil. İki metre yaklaşırsanız bağırmaya gerek kalmayabilir.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Para kuleleri...
BAŞKAN - Sayın Varank...
İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Teleferiğe kadar sesini çıkarmadın ya! Şu kadar konuşmaların içerisinde telefondan kafanı kaldırmadın.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Yalan söylüyorsunuz çünkü.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ayakkabı kutuları...
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yalan senin işin! Trol orduları senin işin! Yıllarca sanatını yaptın sen bunun!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Senin işin! "Kasımda bıraktı." dediğiniz adam şubatta bırakmış!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yalan senin işin! Trol orduları senin işin! Trol ordularını sen çalıştırdın!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Senin işin! O para kuleleri de senin işin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Bizim "author"larımızı yasaklayan adam sensin! Seni tanımıyor muyuz biz?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Para kuleleri senin işin!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Seni tanımıyor muyuz?
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Ayakkabı kutularının hesabını ver, para sayma makinelerinin!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Sen para kulelerinden haber ver!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sayın hatibi dinleyelim.
Buyurun Sayın Milletvekili.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Para kulelerini sen iyi bilirsin, sen! Sen iyi bilirsin! Savcı elinde, polis elinde, hâkim elinde; istediğini yap!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Tabii, tabii, tabii!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Rüşvetçilere ne yaptınız?
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Günlük yaşamımızın en önemli girdilerinden olan enerjinin sürekli, yeterli, çevreyle uyumlu olmasını sağlamak ülkeyi yönetenlerin ödevidir.
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Mal varlığını açıkla!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Var Mecliste benim mal varlığım, var! Var mal varlığım, var!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Rüşvetçi büyükelçiler seni! 100 milyon liralık villayı nasıl yaptın, 100 milyon liralık villayı?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Ulusal çıkarlarımıza uygun, toplumsal faydayı önceleyen, sürdürülebilir, dışa bağımlılığı en aza indirgeyen, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından maksimum düzeyde yararlanılan kararlı ve gerçekçi bir politikaya ihtiyaç vardır.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - 100 milyon liralık villayı hangi parayla aldın?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Kim aldı?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Hangi parayla aldın 100 milyon liralık villayı?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Bak, onu söyleyene "Haysiyetsiz!" dedim. Hadi ispatla! Hadi ispatla! İspatlamayan haysiyetsizdir!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Başkasının üstüne almışsın, onu da yazıyorlar!
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Kimse dinlemiyor ki Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ben süre vereceğim size.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Hadi, bak söylüyorum, o Zekeriyaköy'de villam varsa ispatlamayan haysiyetsizdir!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Fotoğrafları var, fotoğrafları var!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Hadi, hadi göster! Hadi göster! Fotoğrafımı göster!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Fotoğrafların var senin, tamam mı!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Göstermeyen haysiyetsizdir! Hadi bak, söyledim! Namussuzdur, haysiyetsizdir, bak, söylüyorum! Hadi göster, ispat et!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Haysiyetsiz sensin, sensin! Yıllardır çaldınız, çaldınız!
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Fotoğrafları nerede var ya? O adam iki gündür cevap veremiyor ya! O adam iki gündür cevap veremiyor!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Evlerinizdeki paraları sıfırlayamadınız be!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Hadi ispat et! Hadi göster! Hadi fotoğrafı göster!
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Sen o gazetecinin avukatı mısın ya?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Varank...
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Hadi göster! Namuslu olan, haysiyetli olan gösterir o fotoğrafı!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sen o namustan, haysiyetten söz edebilecek bir adam değilsin! Değilsin sen, tamam mı, değilsin!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Ya, anca söylersin sen!
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Sen o gazetecinin avukatı mısın ya?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Hayır, ondan değil, belediye başkan yardımcısı yapıyorlar ağabeyini de!
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - "Fotoğrafı var." diyor, adam iki gündür cevap veremiyor ya!
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ya, arkadaş, bu tartışma nereden başladı? Bu tartışma nereden başladı?
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Nereden başladı? Nereden başladı?
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Adam iki gündür cevap veremiyor; nerede, nerede fotoğraf?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Yanındaki adamdan başladı! Anlatabiliyor muyum? Bak, bu Kurulda gayet güzel bir kanun görüşülüyordu.
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Nereden başladı?
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Sen bize ders verecek adam mısın ya!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Nereden başladı?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Nereden başladı?
AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Ya, sizin Grup Başkan Vekiliniz var, siz niye laf atıp duruyorsunuz, ben anlamıyorum.
BAŞKAN - Ya, Sayın Varank...
Kardeşim, bağırmanıza gerek yok ya, mesafe çok yakın. Şöyle geçin, arkada birbirinizle bir sohbet edin ya ne konuşacaksanız.
Buyurun Sayın Milletvekili.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Süreme tekrar...
BAŞKAN - Süre vereceğim size.
Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Evet, arkadaşlar...
YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - Gelip de ortamı germediğin gün yok!
MUSTAFA VARANK (Bursa) - Yalan söyleyeceksiniz, biz de susacağız, öyle mi? Hadi canım! (CHP sıralarından gürültüler)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar...
(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
SELMAN ÖZBOYACI (Konya) - Ama kürsüde kendi arkadaşınız var, onu dinlemiyorsunuz ya.
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Hayır, bunu böyle adet edersek Grup Başkan Vekilleri varken bu işin sonu gelmez.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Milletvekilim, buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Evet, değerli milletvekilleri, elektrik üretiminde hidrolik kaynaklardan çok fosil yakıtlar, ithal doğal gaz ve ithal kömür, petrol kullanarak dışa bağımlılığımızın arttığı ortadadır. Ülkemizin büyük bölümünde doğa, enerji yatırımları yapmak adına, maalesef geriye dönülemez bir şekilde tahrip edilmiştir ve edilmeye de devam etmektedir. Orman alanları, tarım alanları, zeytinlikler, turizm alanları yoğun bir tahribat altındadır. Yerli, yenilenebilir, çevreyle uyumlu enerji kaynakları ülkemizde yeterince değerlendirilmemektedir. Türkiye, enerji ithal ettiği ve zaman zaman gerilim yaşadığı bazı ülkelerin enerji tehdidine boyun eğmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının sıfır emisyon hedefiyle bir çalışmasının yol haritasına tanıklık etmiş değiliz iklim krizinin kapımızda olduğu bu dönemde; tam aksine, Bakanlığın performans programında, fosil yakıta dayalı kurulu gücün artacağını belirtirken bir yandan da emisyonu azaltacağını söylemesi tam bir ikiyüzlülük örneğidir.
Evet, değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi getirildiğinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Süremi verecek misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Size süre vereceğim Sayın Milletvekili.
Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi tam 3 kez ertelendi biliyorsunuz çünkü 13 Şubat 2024'te Erzincan İliç Çöpler maden faciasında 9 işçi hayatını kaybetti. Uğur Yıldız ve Adnan Keklik'in İliç'te enkaz altından cenazeleri çıkarıldı ancak 7 işçi hâlâ enkaz altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Evet, toz hâline getirilen cevher ne yazık ki siyanür ve sülfürik asitle yıkanarak, zenginleştirilerek yığın hâline getirdiği ve ne yazık ki şevi, şev stabilitesi yeterince incelenmediği için... Bu, en azından bir yıl önceden mutlaka emare veriyordur arkadaşlar -jeoloji mühendisleri bilir- çatlaklar oluyordur, mutlaka bir belirti veriyordur ama kapasitesinin çok üzerinde yığın yapılıp yoğun bir şekilde buranın ıslatılması sonucu ne yazık ki bu yığın kaymış ve bize "heyelan" olarak söylenmeye çalışılıyor. Bu, bir heyelan değildir; göz göre göre, bağıra bağıra gelen bir felakettir arkadaşlar ve 9 işçimiz ne yazık ki bunun altında kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, tabii, 60 kilometre boyunca Munzur Dağları'nda yapılan bu altın madenciliği, yüzde 80'i Amerikalı ve Kanadalı şirkete ait olan ve yüzde 20'si de Türk şirkete ait olan bu maden işletmesi vahşi madenciliğin en önemli örneklerinden biridir çünkü burada, Fırat Nehri ve Sabırlı Deresi'nin fay zonu üzerinde bulunan bu maden yatağı 2 kez ÇED'le genişletme raporu alarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından âdeta katliama davetiye çıkarılmıştır.
Değerli milletvekilleri, 1 ton altın çıkarmak için 5 milyon ton hafriyat yapıp bunu siyanürle ve asitle yıkayarak 1 ton altın elde edebiliyorsunuz ve ne yazık ki doğamızı, ormanlarımızı, sulak alanlarımızı ve tarım topraklarımızı gerçekten yok eden bu vahşi madencilikten vazgeçmek gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Bugün, ülkemizde, siz iktidara geldikten sonra, 2001 yılından sonra tam 19 tane siyanürle altın madenciliği başlatılmıştır. Ülkeye ve endüstriye hiçbir faydası olmayan, yüzde 80'i yurt dışına giden; bize sadece pasası, pisliği ve ölümü kalan altın madenciliği ne yazık ki madencilik faaliyetleri içerisinde en kötüsüdür ve bir an önce buna son verilmesi gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakın, 1 ton kömür için 1 ton hafriyat, 1 ton demir için 2-3 ton hafriyat yapmak gerekirken 1 ton dore altın için 5 milyon ton hafriyat yapmak gerekiyor; sulak alanlar yok ediliyor. Fırat Irmağı'nın kenarında ne yazık ki SSR madenciliğe kazandırmaya devam ediyoruz ve böyle ölümlerle karşı karşıya kalıyoruz.
Ülkeyi bile isteye delik deşik ettiniz; kapitülasyonlara, sömürge madenciliğine kucak açtınız. Daha kaç madenci ölmeli, daha nasıl büyük bir çevre katliamı olmalı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Hemen bitiriyorum, 2 cümlem kaldı Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Devamla) - Ne kadar suyumuz daha zehirlenecek? Her seferinde uyguladığınız yanlış politikalar nedeniyle ülkeyi diğer ülkelerden para dilenir hâle getirdiniz, vatandaşı da yek ekmeğe muhtaç ettiniz; işte, eseriniz budur. Bayramda sizler Monako'da ıstakoz yerken, 9 madencimizin evlatları bayramda babalarının cenazesini bekliyordu.
Tabii, bu görüntüleri de göstermek isterim, bu güzelim vatan toprakları böyle yok ediliyor, onu da göstermek isterim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)