Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 76 |
Tarih: | 30.04.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Türkiye bütçesine şehir hastanelerinin yükü şu şekilde: 2024 yılında 57 milyar TL; bu enflasyon artı kur farkıyla beraber daha da artacak ve 2026'da 62 milyar lira ve daha da üzerine çıkacak. Bu ciddi bir hadise.
Peki, siz bu şehir hastanelerini yaptınız, biz hastaneye karşı değiliz ama şehir hastanesi formatı tamamen bütçeye ve Türkiye'ye ciddi bir soygun aracıdır, soygun enstrümanıdır.
Diyorsunuz ki: "Garanti yok." Bakın, Sağlık Bakanlığının garantisi olduğuna yönelik net olarak sözü var, yüzde 70 garantileriniz var. Nelerde garanti var? "Bu sözleşmeler gizli." dediğiniz sözleşmeler, kredi alan şirketlerin ve kredi veren bankaların "web" sayfalarında var, gizli değil. Nelerde garanti var? Görüntüleme hizmetlerinde, hasta yatış oranında, laboratuvar hizmetlerinde, sterilizasyon, dezenfeksiyon, rehabilitasyon hizmetleri, atık yönetimi, çamaşırhane hizmetleri ve catering hizmetleri yani yenmeyen yemeğin aslında parasını da veriyorsunuz, devlet olarak, Sağlık Bakanlığı olarak veriyorsunuz. Garanti var mı? Var. Peki, firmalar neleri yapmak zorundalar? Tüm tıbbi ekipman ve donanım aslında firmaya ait, araçlar firmaya ait.
Şimdi, birazdan farklı bir noktaya geleceğim. Garantinin ne olduğu, kesintinin ne olduğu, artı ücretlendirmenin, üç ayda bir yapılan ücretlendirmenin enflasyon artı kur farkı şeklinde verildiği, uyuşmazlık konusunda İngiltere'deki tahkimin geçerli olduğu bunların hepsi var. Yüzde 70 garantinin olduğu net olarak ICBC, Çin Bankasının "web" sayfasında Kütahya'daki hastane, Aydın'daki hastane vesaire sözleşme yapmış olan hastanelerle ilgili var ve gelir garantisi var, hacim garantisi var; bunların hepsi var.
Öbür taraftan, peki, uygulamada nasıl? Ankara Numune Hastanesinin kapatıldığı gibi kendi ilim olan Kütahya'da tamamında bu sözleşmeler var, hasta garantisi var, görüntüleme garantisi, tetkik garantisi ve devlet resmen soyuluyor, halk soyuluyor, bütçe bu şekilde zaafa giriyor. 62 milyar lira az para değil Türkiye bütçesinde sadece 13-15 şehir hastanesine yönelik.
Bakın, Kütahya'da bir şehir hastanesi açtınız seçim öncesi. Aynısını Bilkent Şehir Hastanesinde de yaptınız. Kamudaki hastanelerin sağlık müdürlüğünün yazısıyla, talimatıyla devlete ait, Sağlık Bakanlığına ait bir hastaneden tıbbi malzemelerin, müteahhidin yükümlülüğü altında olması gereken tıbbi malzemelerin, demirbaşların şehir hastanesine taşınması talimatı var elimizde.
Bakın, resmî belge, Kütahya Sağlık Müdürlüğü... Ne yaptınız? Kütahya'daki mevcut devlet hastanesinden cihazları aldınız, götürdünüz şehir hastanesine. Yetmedi, bakın, hani parsel parsel parsellemişlerdi ya, hastanedeki tıbbi malzemeleri, sarf malzemelerini de taşıyorsunuz. Nereden? Kamuya ait hastaneden müteahhidin işlettiği hastaneye taşıyorsunuz. Bu, bir soygundur; bu, bir usulsüzlüktür. Bununla ilgili savcıları da göreve çağırıyorum, Sağlık Bakanlığını da göreve çağırıyorum. Bakın, il sağlık müdürlüğünün talimatıyla ki Bakanlığın böyle bir şeyden haberi olmaması mümkün değil.
Peki, siz ne yapıyorsunuz? Öbür taraftan, tüm cihazları taşıyorsunuz, tüm cihazları. Yeni hastanede, şehir hastanesinde röntgen veya ultrason odalarında, poliklinik odalarında sekreter yok; hasta soyunuyor, mahremiyet var ama doktorun da sağlık çalışanının da güvenliği yok ve bu güvenlik zaafı şiddete de yol açacaktır yarın, ilerleyen günlerde. Bunlara karşı hiçbir tedbiriniz var mı? Tedbiriniz yok. Bu garantilere ve peşkeş çekilmeye rağmen müteahhit firmanın milyarlarca lira bundan avantaj sağlamasına sebep oluyorsunuz. Kamunun hastanesindeki malzemeleri -diğer şehir hastanelerinde de yaptınız bunu, kamu hastanelerindeki malzemeleri- demirbaşları, röntgen cihazlarını da dâhil olmak üzere birçok cihazı... Bakın, Kütahya'daki hastane de şu anda 2 hastane de atıl durumda. Personelleri de 2 hastane arasında oynattınız. Öğretim üyelerinin yerlerini değiştirdiniz ve burada ne asistan eğitimi ne üniversite, tıp fakültesi öğrencileri ciddi düzeyde eğitim alamıyorlar. Hastanenin birinde, bakın, kardiyovasküler, kalp damar cerrahisi birimi, polikliniği var ama ameliyathanesi yok. Bir hasta kalp krizi geçirse, bir hastaya anjiyo gerekse o hastanede, şehir hastanesinde şu anda anjiyo yapılamıyor; şehir hastanesinde şu anda kalp ameliyatı yapılamıyor. Şehir hastanesinde göz ameliyatı yapılıyor, öbür hastanede yapılamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kasap, lütfen tamamlayın.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Bakın, bu yolsuzlukların, bu usulsüzlüklerin tuzu biberi oldu. Diyorum ki bunun ciddi düzeyde araştırılması ve bu kamu-özel iş birliği şeklindeki şehir hastanelerinin derhâl devletleştirilmesi gerekiyor. Bunları ıslah etmezseniz çok ciddi sıkıntılar olacak.
Çok teşekkür ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)