GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:76
Tarih:30.04.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA CEVAHİR ASUMAN YAZMACI (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum. AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

207; 34.488; 77.643; 8.400; 14.500; 62; 267; 1,9 milyon; 75 bin ton... Söylediklerim sadece sıradan sayı gibi geliyor ancak bunlar Gazze'de yaşanan katliamın rakamları. İsrail tam iki yüz yedi gündür Gazze'de sistematik şekilde katliam yapmaktadır. Bu süreçte 34.488 Filistinli kardeşimiz yaşamını yitirdi, 77.643 kardeşimiz ise yaralandı. Hayatını kaybedenlerin 8.400'ü kadın, 14.500'ü çocuk, 8 bini aşkın kayıp kişi var. Gazze'deki evlerin yarısından fazlası yıkıldı veya hasar gördü. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı kuşatma altındaki bölgedeki tüm evlerin yüzde 62'sinin hasar gördüğünü veya yıkıldığını söyledi. Ticari tesislerin yüzde 80'i yıkıldı, yer altı su kuyularının yüzde 83'ü çalışmıyor, okul binalarının yüzde 90'ı kullanılmaz hâlde, 267 ibadet yeri tamamen yıkıldı, 35 hastaneden sadece 10'u kısmen çalışıyor. Gazze'deki 2,3 milyon insanın yaklaşık yüzde 85'i yani 1,9 milyon insan yerinden edildi. Birleşmiş Milletlerin oluşturduğu dünyanın açlık gözlemcisi olarak bilinen Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırılmasının yayınladığı raporda Gazze'de yaklaşık 1,1 milyon insan felaket düzeyinde gıda güvensizliği yaşıyor, çocukların en az yüzde 30'u akut yetersiz beslenmeden muzdarip. Yapılan hesaplamalara göre Gazze nüfusunun tümü temmuz ayında açlık çekiyor olacak.

Gazze'de her saat 3'ü çocuk 8 kişi öldü, 15 kişi yaralandı, 15 ton bomba atıldı, 50 bina yıkıldı. İsrail yönetiminin iki yüz yedi gündür süren saldırılarının bilançosu her geçen gün artmakta. İsrail 7 Ekimden bu yana Gazze'ye en az 75 bin ton patlayıcı attı. İsrail'in Gazze'de şu ana kadar kullandığı patlayıcı miktarı neredeyse Amerika Birleşik Devletleri'nin Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombalarının 2 katına eş değer.

Gazze'de insanlığın günden güne ölümünü görüyoruz. Kendilerini medeni dünyanın birer üyesi olarak addeden devletler apaçık şekilde İsrail'e destek veriyor. Bugün dünya ülkelerinin yöneticileri görmüyor, duymuyor, önemseniyor ancak halk artık olan bitenlerin farkında. Gazze için kendini yakan ABD'li asker Aaron Bushnell'in ardından Avrupa'da ve ABD'de özellikle gençler, yöneticilerinin aksine Gazze konusunda haklının ve hakkın yanında yer alıyor. Bugün ABD'nin New York, New Jersey, Washington, Kaliforniya, Pensilvanya, Chicago, Teksas gibi birçok eyaletinde üniversitelerde Filistin'e destek gösterileri başladı. Medeni şekilde yapılan gösteriler birilerini yine de rahatsız etti. Yerli yersiz her platformda sözde demokrasi, özgürlük, hürriyet naraları atan Batı'nın yöneticileri engizisyon mahkemesi anlayışıyla Filistin destekçisi avına çıkmış, İsrail katliamlarını dile getiren öğrenci, akademisyen kim varsa gözaltına almaya başlamıştır. Koca koca üniversitelerin yöneticileri, efendileri Siyonist İsrail rejiminin emirleriyle öğrenci çocukları okuldan atmakla tehdit etmiş, hatta hızını alamayarak terörist ilan etmeye kadar varmışlar. Batı'nın sözde cici demokrasisini, insancıl yaklaşımını, ileri medeniyetini her seferinde üstenci bir dille parmak sallayarak anlatanlar bu antidemokratik durum karşısında âdeta suskunluk yemini etmişler. ABD'de profesörlerin yaka paça gözaltına alınmasını, üniversitede sadece pankart açmış çocukların saçlarından sürüklenmesini göremiyorlar. Bu denli büyük bir soykırım karşısında Batılı hükûmetler gibi ülkemizde de üç maymunu oynamayı tercih edenler maalesef var. Olaylara objektif bir gözle bakanlar kimlerin bu süreçte doğru yerde -hakkın yanında- kimlerin yanlış yerde olduğunu idrak edeceklerdir. Bu süreçte 141 gazeteci katledildi. İsrail gazetecileri stratejik bir hedef olarak gördüğü için onlara kasıtlı bir şekilde saldırıyor; hedef gözeterek bile isteye onları öldürüyor. Bu saldırılarda Türkiye'nin göz bebeği TRT ve Anadolu Ajansı ekipleri de maalesef hedef oldu. Tüm bu yaşanan acılarda, süren katliamda ne yazık ki amaç saptırmaya çalışanlar, hedef değiştirmeye çalışanlar oluyor. Gazze'de devam eden soykırımı gündemden düşürmeye dönük, Türkiye'yi doğrudan hedef alan, İsrail'le ilişkilendirmeye yönelik kampanya yürütülmeye çalışıldı; İsrail'e yapılmayan eleştiriler, gösterilmeyen tepkiler Hükûmete gösterilmeye çalışıldı. Hamas'a terör örgütü diyenler "one minute" çıkışını küçümseyenler, sırf bu yüzden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanı eleştirenler Türkiye'yi hedefe koymaya ve İsrail'le ilişkilendirmeye kalktılar. Türkiye, şartlar ne olursa olsun mazlum Filistin halkının yanındadır. Türkiye, Filistin davası söz konusu olduğunda açık ve net bir şekilde bütün uluslararası platformlarda Filistin'den yana tavrını koymuştur. Eğer Türkiye bugün İsrail Hükûmetinin karşısında tavır sergilemeseydi kendisine "bakan" diyen şaklaban, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a dil uzatmazdı. Küstahlık, ikiyüzlülük, aymazlık, ne ararsanız bunlarda var. Çoluk çocuk binlerce insanı bombalıyorsunuz, yetmiyor; su, gıda elektrik gibi en temel ihtiyaçlara ulaşmalarını engelleyerek diri diri ölüme terk ediyorsunuz, sonra da kalkmış doğruları söyleyenlere hakaretamiz davranışlarda bulunuyorsunuz. Pes doğrusu! En hafif tabirle yüzsüz, utanmaz, ahlaksızsınız! İsrail'in katil yöneticileri, mazlumların sesi olan Cumhurbaşkanımıza dil uzatmadan önce ellerine bulaşmış Gazzeli çocuk, kadın, yaşlıların kanının hesabını versinler. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkı söylemekten, doğru olanı söylemekten çekinmez; sizin, tasmalarını elinizde tuttuğunuz Batılı sözde liderlere benzemez.

Tarih çok ilginç; katliam yaşamış, zulüm yaşamış bir halkın yöneticileri günümüzün Firavun'u oluyor. Siz, size zulmedenlere dönüştünüz, günümüzün zalim firavunlarısınız, Kızıldeniz'de boğulmaya mahkûmsunuz.

Öte yandan, bugün Kudüs'te İsrailli askerlerin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Şanlıurfalı hemşehrimiz Hasan Saklanan'a da Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Sözlerimi üstat Necip Fazıl'ın dizeleriyle bitirerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum:

"Bunca zulüm yanınıza kâr kalır mı sanırsınız?

Ey Firavun'un çocukları, kendinizi ne sanırsınız?

Bu ümmetin çocukları elbet uyanacak bir gün,

İşte o zaman kaçacak yer ararsınız.

Yıkılasın ey İsrail, enkazını göreyim,

Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim!" (AK PARTİ sıralarından alkışlar)