Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 76 |
Tarih: | 30.04.2024 |
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Maden Yasası'nı görüşüyoruz; bu yasa ne menem yasa ki bir türlü dikiş tutmuyor, tam 15'inci kez yasayı değiştiriyoruz. Hele yasanın içerisindeki raporlanmasına yönelik durum ise 2017'de değişmişti, 2017'de değişen madde bugün tekrar değişiyor. "Acaba gelecek yıl da yeniden Maden Yasasını mı görüşeceğiz?" sorusunu sormaktan alamıyor insan kendini.
Değerli milletvekilleri, maalesef ki bu Maden Yasası'nın gerekçesi sunulurken her ne kadar "işin kolaylaştırılması" "hızlandırılması" gibi ifadeler ön plana çıkarılsa da bu yasanın çıkarılmasıyla maden açısından sağlıklı bir üretimin hedef alınmadığı, köylüleri memnun edecek, onların arasındaki -işveren ve maden sektörü çalışanlarının- ihtilafları giderecek, üretim artışını sağlayacak, verimliliği sağlayacak ya da bütçeye katkı sağlayacak bir hedefin olmadığı gayet açık. Özellikle de ilk 4 maddeye baktığımızda, raporlamanın tamamen kaldırıldığı, falan kurumların izinden tamamen muaf tutulduğu, sadece şu alanda izin alınması gerektiği gibi sadece zorunlulukları kaldıran bir husus ortada. Tabii, burada elbette işlerin hızlandırılması gayet tabiidir. Ne var ki raporun, ruhsatın hızlandırılması için zorunlulukların kaldırılması değil daha başka tedbirler de pekâlâ alınabilirdi. Nitekim özellikle de toprak satışında, yabancılara peşkeş çekilmede, özelleştirilmede sicil gayet bozuk olduğu için de buradaki herhangi bir husus doğal olarak mide bulandırmaya yetiyor.
Değerli milletvekilleri, burada maden patronlarının, yabancı sermayenin talebiyle işin hızlandırıldığı, âdeta yangından mal kaçırırcasına iş yapılmasının önü açıldığı gayet ortada. Tabii, bugünlerde Sayın Maliye Bakanının "yerel halk" ifadesinin de örtüştüğünü düşünecek olursak bir taraftan da sömürge valisinin talebiyle yasa mı çıkarıyor diye insanın zihnine doğal olarak bir soru geliyor.
Değerli milletvekilleri, tespitlere göre, cumhuriyet tarihi boyunca 1.186 maden ruhsatı verilmiş ama son yirmi yıl içerisinde 386 bin ruhsat verilmiş. Şimdi, bugüne kadar kaynağı tespit edilmeyen herhangi bir yeni maden bulunmuşsa pekâlâ "Başüstüne." demek gerekir ama burada eğer böyle bir durum söz konusu olmadığı hâlde sadece ülke birilerine rant cenneti hâline getirilmeye çalışılıyorsa o zaman insanlardaki soru işareti doğal olarak artar. Gönül isterdi ki Maden Yasası'nı görüştüğümüz bugün, maddenin gerekçelendirmesinde maddeyi savunanlar da maden faciasında vefat eden, göçük altında kalan, patlamalarda hayatını yitiren, emekleri zayi olan, ömrü kısalan, ya patlamayla hemen vefat eden ya da o madenler vesilesiyle meslek hastalıklarıyla yaşamları kısalan, erken ölen insanların maruz kaldıkları duruma bir çare getirsin; bunlar gündemde yok. Burada sadece nasıl daha hızlı iş yaparız; bu ortaya çıkıyor. Onun için değerli milletvekilleri, bu ülkenin yer altı madenlerinin, yer üstü servetinin, suyunun, turizminin, tarihinin, tabiatının, hemen her değerinin felakete maruz kaldığı bir dönemde bu Maden Yasası da mide bulandırmaktan başka bir işe yaramıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayalım.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Maden Yasası'nda bilelim ki... Maden facialarında, maden kazalarındaki ölümde dünya şampiyonuyuz; yılda en az 2 bin çalışan maden kazalarında ölüyor. Böyle bir dönemde, kaynaklarımızın peşkeş çekildiği bir dönemde -hele bir yarını düşündüğümüzde- belki bu gidişle elli yıl sonra bu ülkede ekecek tarım arazisi bulamayacağız çünkü maden adı altında topraklarımız zehirleniyor, su kaynaklarımız kurutuluyor; o hayatlarını, tarihlerini sömürgeyle, zulümle, soykırımla bildiğimiz bu Batılılar geleceğimizi ipotek altına alıyor.
Son olarak da Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)