| Konu: | Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit olan Sait Toktaş'a, Maarif Vekâletinin 104'üncü kuruluş yıl dönümüne, Millî Eğitim Bakanlığının icraatlarına ve Millî Eğitim Bakanına, öğretmen atamalarıyla ilgili kullanılan "bir miktar" ifadesine ve mülakatın kalkması gerektiğine, Maarif Akademisine ve 3 Mayıs Türkçüler Günü'ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 02.05.2024 |
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; tabii, öncelikle Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde şehit verdiğimiz Sait Toktaş'ı rahmetle, minnetle anıyoruz; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Bugün 2 Mayıs, 4 Mayıs ise malum, Millî Eğitim Bakanlığımızın yani Maarif Vekâletinin 104'üncü kuruluş yıl dönümü. Öyle bir Millî Eğitim Bakanlığımız ve öyle bir icraatları var ki düşünün, öğrenciler şikâyetçi, öğretmenler şikâyetçi, veliler şikâyetçi, idareciler ise en çok şikâyet eden. Hiçbir sorununu çözemeyen ve özellikle belki de cumhuriyetin bize vermiş olduğu en kıymetli şey olan, fırsat eşitliğinin yerle bir olduğu bir Millî Eğitim Bakanlığımız var.
Öncedendi; yani babası çiftçi, köylü, işçi, dar, sabit gelirli kesimlerin evlatları devletin ücretsiz eğitim imkânı sayesinde ekonomik ve sosyal statü değiştirebiliyordu. Şimdi ise sistem şu hâle geldi: Ortadan kalkan fırsat eşitliği, özel okulların sayısının anormal derecede artması, parası olanın, imkânı olanın bu ortak sınavlara hazırlanabildiği ve diğerlerinin yalnızca ve sadece uzaktan bakabildiği bir sistem oldu. İşçinin, köylünün, çiftçinin çocuğu mühendis, bürokrat, öğretmen, doktor olabilirken artık doktorun çocuğu doktor, mühendisin çocuğu mühendis ve bürokratın çocuğu bürokrat oldu.
Efendim, öyle bir Millî Eğitim Bakanımız var ki en son bu kürsüde toplumun bütün itirazlarına, hepimizin onlarca sorusuna karşın tarafını net bir şekilde belli etti. "Ben millî eğitimin yani milletin Bakanı değil, grupların, cemaatlerin, tarikatların, belli güç odaklarının, vakıfların Bakanı olmaya devam edeceğim." Hatta şöyle de bir cümle sarf etti: "Çatlasanız da patlasanız da bunu yapacağız." dedi. Hâlbuki biz ondan ne bekliyoruz? Millî eğitimin sorunlarını çözmesini. Kendi ifadesiyle 68 bin öğretmen açığı olan bir Millî Eğitim Bakanlığında ne kadar öğretmen ataması yapılacağı hâlen açıklanmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Tamamlayacağım efendim.
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - "Bir miktar" ne demek? Cumhuriyetin 100'üncü yılında 100 bin öğretmen ataması bekliyoruz, hem de mülakatsız. Sayın Cumhurbaşkanının seçim meydanlarında vaadi ve sözü var, neden bunu yerde bırakıyorsunuz? Mülakat acilen kalkmalı ve 100 bin atama bir an önce açıklanmalıdır.
Sayıları az da olsa Sayın AK PARTİ'li milletvekillerinden buradan bir empati yapmalarını rica ediyorum. Fakülteye gideceksiniz, bir meslek edinme maliyetiniz olacak, gurbette okuyacaksınız, bütün hayatınızı bu meslek üzerine kurgulamak üzere mezun olacaksınız; sayınız 1 milyonu aşacak, atanmayacaksınız; yetmezmiş gibi şimdi bir de beş yüz elli saatlik bir eğitimden ve ne olduğu belli olmayan Maarif Akademisinden bahsedeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Efendim, bunu tamamlamak zorundayım, müsaadenizle.
BAŞKAN - Usulen uyarıyorum ara ara; 3 defa uzatıyoruz.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Anladım efendim.
Kapatın fakülteleri o zaman. Verilen diplomaların hiçbir hükmü yok mu? Diplomayı alacaksınız, mezun olacaksınız, KPSS'yi geçeceksiniz, Maarif Akademisini geçeceksiniz, ondan sonra bir de mülakata gideceksiniz. Emin olun, sessiz işgalci Suriyelilere gösterdiğiniz muameleyi bu memleketin öğretmenlerine göstermiyorsunuz, onlara gösterdiğiniz şefkati bu memleketin 1 milyona yakın atanmayan öğretmenlerine göstermiyorsunuz. 104'üncü yılında bunu samimiyetle, üzülerek kınıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, son kez uzatıyorum.
Buyurun.
YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Efendim, teşekkür ediyorum.
Son olarak... Yarın 3 Mayıs, Türkçüler Günü. Nihal Atsız'ı, Zeki Velidi Togan'ı, Necdet Sançar'ı ve Başbuğ Alparslan Türkeş'i ve bütün Türkçüleri rahmetle, minnetle anıyorum. Andımız'ın mahkeme kararına rağmen okutulmadığı, milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı, tabelalardan "T.C." ibarelerinin söküldüğü bir dönemde yine Atsız'ın şu kıtasını paylaşmak istiyorum:
"Delinse yer, çökse gök, yansa, kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz... "
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.