Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 77 |
Tarih: | 02.05.2024 |
SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; halklarımızı ve cezaevlerinde rehin tutulan siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan madencilik yasasının 9'uncu maddesi üzerine söz almama rağmen, Soma katliamının yaraları hâlâ sarılmamışken, İliç faciasının kayıplarına dahi ulaşılmamışken burada Madenci Yasası üzerine konuşmayı doğru bulmuyorum, ahlaki bulmuyorum. Dolayısıyla Maden Yasası'nın tamamını reddediyorum.
Şu anda ülkenin en önemli demokrasi sorunu olan tecridin nasıl yaygınlaştırıldığı üzerine konuşmak istiyorum. Tecrit konusunda âdeta halkların aklıyla oynanıyor, resmî belgeler söylenen yalanlara oyuncak ediliyor. Ortada bir devlet ağırlığı kalmamış durumda. Koskoca Adalet Bakanı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü pişkin pişkin çıkıyor, kendisinden otuz sekiz aydır haber alınamayan Sayın Abdullah Öcalan'ın haklarından faydalandığını iddia ediyor. Tecride karşı verdiğimiz dilekçelerimize cevaben bazı kararlara itiraz edilmediğinden bahsediliyor ama bu kararlar tebliğ bile edilmemiş. O kadar zavallıca, o kadar basit yöntemler izleniyor ki bakın, bunun tek ve yalın bir ifadesi var; devlet kurumları koca bir yalanın altına resmî imza atıyor. Üstelik resmî belgelerle reddedilme ciddiyetsizliğini gösteren tecrit koşulları yalnızca İmralı'da değil birçok cezaevinde; acı her şekilde devam ettiriliyor. Âdeta bazı pilot yerler seçilmiş, infaz yakmalarla, pişmanlık dayatmalarıyla otuz yılı aşkın süredir tutsak olan insanların özgürlüğü engelleniyor. "Pişman mısın?" diye soruluyor. İnsan kendi düşüncelerinden, kendi fikrinden pişman olur mu? Ama biz size şunları soralım: Aynı soruyu pandemiyi bahane ederek sokaklara saldığınız ve çoğu yeniden suç işleyen katillere, tecavüzcülere sordunuz mu? Aynı soruyu yüzlerce insanın canına sebep olan dostlarınıza, mafyalara, çetelere sordunuz mu? Tabii ki sormadınız çünkü onlar sizin yaratmak istediğiniz sisteminiz için bir tehdit değildi; onlar sizin çürümüş sisteminiz karşısında insan onuruna yaraşır, özgür ve eşit bir yaşam koyma çabasında değillerdi.
Şimdi, infaz yakma sebebi olarak öne sürdüğünüz hukuk dışı, gayriahlaki ve gayriinsani gerekçelere bir bakalım: "Toplumla bütünleşmeye hazır olduğuna dair kanaat gelişmedi." "Kurallara göre spor yapmadı." "Otuz altı yılı doldurana kadar serbest bırakmayacağız çünkü keyfimiz öyle istiyor." "El konulan mektubunda cezaevindeki kıyafet renklerinden bahsetti." "Fazla su kullandı, elektrik faturası fazla geldi." "Cezaevi imamıyla görüşmedi." "Çok kitap okuduğu." "Az kitap okudu." "Serzenişte bulundu." "Halay çekti." "ALES sınavına girmedi." "Arkadaşlarından kopmadı."
Cezaevinde hukuk, yasa, adalet tanımayan gözlem kurulları oluşturulmuş ve bunlar ne yapıyor biliyor musunuz? Sincan Cezaevinde bulunan Sermin Demirdağ ve Nedime Yaklav'ın -bunları yakın zamanda cezaevinde ziyaret ettim ve kendi söylemleri üzerinden- otuz yıllık hükümlülük sürelerini doldurmuş olmalarına rağmen, cezaevine girerken düzenlenen müddetnameye rağmen "Biz o zaman o yasayı bilmiyoruz." denilerek 4'üncü kez tahliyeleri ertelendi.
Sonuç itibarıyla, Sincan, Şakran gibi pilot seçtiğiniz birkaç cezaevinde yarattığınız sistem tutarsa bunu topluma yayıyorsunuz. Kaç yaşında insanları maşanız olan ATK raporlarıyla tutsak ediyor, fiilî bir idam rejimi yürütüyorsunuz. Siz herkesin eşit, özgür yaşadığı bir devlet değil, herkesi kontrolünüz altında tuttuğunuz ve güdümünüzde bir arena istiyorsunuz. Hem toplumla bağını kesip en ağır tecrit koşullarının yol ve yöntemlerini uyguluyorsunuz hem de uyum sağlamaya hazır olmadığı gerekçesiyle insanların infazlarını yakıyorsunuz. Bu ne yaman çelişki!
Değerli milletvekilleri, şu an yürüyemeyen, banyo, tuvalet gibi kişisel ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayan, ailesi ve koğuş arkadaşlarını tanıyamayan yüzde 93 engelli Abdulalim Kaya'yı hâlâ cezaevinde rehin tutuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydeniz, lütfen tamamlayın.
SALİHE AYDENİZ (Devamla) - KOAH, mide ülseri, diyabet, kalp ve yüksek tansiyon hastası Hanife Arslan'ı rehin tutuyorsunuz. Yine, yüzde 61 engelli ve 83 yaşındaki Makbule Özer'i hâlâ rehin tutuyorsunuz.
Bu gerekçelerin hiçbirinin gerçekten ahlaki olmadığı açık ve nettir. Hukuki ve anayasal boyutu varsa başta Adalet Bakanlığı olmak üzere hukukçu vekilleri bu söylenenleri ispatlamaya davet ediyorum.
Evet, cezaevlerinde bütün siyasi tutsaklar, bütün bu insanlık dışı hak ihlallerine karşı şimdi de mahkeme, görüş, telefon boykot etme eylemlerini yaparak onurlu mücadelelerine devam ediyorlar. Bu yasa dışı uygulamalara bir an önce son verilmesi, tutsakların boykot gerekçelerinin karşılanması için herkesi sağduyuya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)