GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Özbekistan Cumhuriyeti'ndeki Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.05.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN MESTEN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye-Özbekistan arasında yapılan bir dizi sözleşmenin onaylanması hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

31 Ağustos 1991'de bağımsızlığını ilan eden Özbekistan'ı 16 Aralık 1991'de tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur. Özbekistan'la diplomatik ilişkilerimiz 4 Mart 1992'de tesis edilmiş olup Türkiye Taşkent Büyükelçiliğini Nisan 1992'de, Özbekistan Ankara Büyükelçiliğini ise Ocak 1993'te açmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dâhilindeki Özbekistan'ı da 1925 yılında ilk tanıyan ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye'nin bu tavrının sebebi, hiç şüphesiz sadece ülkeler arası diplomasinin bir gereği değil, iki ülke halkları arasındaki derin tarihî ve kültürel bağlardır. İki ülke arasında dil, din, tarih, kültür, örf, âdet ve kan bağı vardır. Özbekistan bizim "ata toprakları" diye tanımladığımız, eski adıyla Türkistan ve Mâverâünnehir topraklarıdır. Özbekistan büyük Türkistan'ın kalbidir. Bizim atalarımız miladi 11'inci asırdan beri Anadolu'ya bu coğrafyadan gelmişler ve Anadolu'yu yurt hâline getirmişlerdir. Yaklaşık bin yıldan beri ayrı coğrafyalarda yaşamamıza rağmen dilimiz, dinimiz, geleneklerimiz değişmediği gibi Mâverâünnehir'deki kardeşlerimizle olan irtibatımız da hiç kesilmemiştir.

Özbekistan İbni Sina, Fârâbi, Bîrûnî, Hârizmî, Fergânî, Uluğ Bey ve daha niceleri gibi bugünkü bilim çağının temelini teşkil eden matematik, astronomi, tıp gibi pozitif bilimlerin yanında sosyal ve dinî ilimlerde çığır açan, buluşlara imza atan, tarihe yön veren büyük âlimlerin yurdudur. İmam Buhârî, İmam Tirmizî, İmam Mâtürîdî, İmam Merginânî, İmam Serahsî, İmam Zemahşerî, Allame Teftâzânî gibi âlimlerin en büyükleri bu topraklarda yetişmiştir. Hoca Ahmet Yesevi, Necmeddîn-i Kübrâ, Bürhâneddin Muhakkik Tirmizî, Abdülhalık Gücdüvani, Emîr Külâl, Ubeydullah Ahrâr, Nakşibendi gibi tasavvuf semasının yıldızları da bu topraklarda yetişmiştir. Özbekistan Emir Timur, Celâleddin Harzemşah, Babür Şah, Ebu'l-Gazi Bahadır Han gibi büyük fatihlerin ve devlet adamlarının yurdudur. Özbekistan Ali Şîr Nevaî, Gafur Gulam, Nadire Begüm ve Abdulhamid Süleyman Çolpan gibi büyük şairlerin ve ediplerin de yurdudur. İstiklal Marşı'mızın Şairi, Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un annesinin de Buharalı bir Özbek olduğunu burada vurgulamak isterim. Bu saydığımız ve binlercesini de ilave edebileceğimiz bu büyük adamlar sadece Özbeklerin değil, bütün Türk-İslam medeniyetinin ortak değerleri ve gururlarıdır.

Bugün Anadolu'da Mâverâünnüehir ve Horasan'dan yani Türkistan'dan gelen binlerce âlim ve evliyanın kabri vardır. Anadolu'da halkın İslam'ı doğru öğrenip yaşaması ve burada bir Türk İslam medeniyetinin kurulması ve yaşaması bu âlimler sayesindedir. Osmanlı Devleti'ni kuran Osman Gazi'nin hocası ve şeyhi Edebali bunlardan sadece birisidir. Kadızade Rumi'yi yetiştirip Semerkant'a gönderen Molla Fenari, Mevlâna Celâlettin Rûmi, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Sarı Saltuk, Emir Şemseddin Buhari ve daha saymakla bitiremeyeceğimiz Türkistanlı âlimler hâlihazırda bizim ışığımız olmaya devam etmektedirler.

20'nci asırda Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla birlikte Türkistan coğrafyası maalesef Sovyetler'in müstemlekesi hâline gelmiştir. Bu sebeple seksen yıllık bir ayrılık ve hasret aramıza girmiş, bu aranın haricinde irtibatımız hiçbir zaman kesilmemiştir. İstanbul'da ve Bursa'da bulunan Özbekler Tekkesi Türkistan'dan gelen misafirleri her daim ağırlamıştır. Özbekler Tekkesi'nin Kurtuluş Savaşı'nda nasıl bir üs olarak hizmet ettiği herkesin malumudur. Yine, Kurtuluş Savaşı'na destek olmak üzere Özbekistan'dan Türkiye'ye gönderilen milyonlarca altını unutmamız mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özbekistan, bugün sadece Orta Asya'nın değil dünyanın parlayan yıldızı konumundadır, Sayın Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in gösterdiği üçüncü aydınlanma hedefine doğru hızla ilerlemektedir. İbni Sina ve Farabi'nin yetiştiği 9'uncu, 10'uncu ve 11'inci yüzyıllar birinci aydınlanma dönemi, Uluğ Beylerin yetiştiği 15'inci yüzyıl da ikinci aydınlanma dönemi olarak kabul edilmektedir. Şimdi ise Özbekistan'ın üçüncü büyük aydınlanma hedeflerine doğru hızla ilerlediğini görüyoruz ve biz de buna destek oluyoruz. Özbekistan'da bu hedeflere ulaşmak için gerekli anayasa ve hukuk reformları yanında, yatırım ortamlarının genişlemesi ve iyileştirilmesi için reformlar yapılmaya devam edilmektedir.

Özbekistan tam bir tarih, kültür ve turizm ülkesidir. Her biri "masal şehir" hüviyetinde olan Semerkant, Buhara, Hive, Hokand ve başka şehirlerde görülmeye değer yüzlerce tarihî eser mevcuttur. Kale, sur, saray, köşk, türbe, cami, meydan, kervansaray ve hanlarıyla Anadolu'nun öncüsü olan Özbekistan'ı ziyaret edilecek ülkeler arasına ilk sıraya yazmanızı şiddetle tavsiye ederim. Registan Meydanı, Şah-ı Zinde Külliyesi, Buhara sokakları, Hive sokakları, Ark Kalesi ve daha nice binlerce eşine ender rastlanılacak Kalan Minaresi gibi büyük eserler ziyaretinizi beklemektedir.

1.800'ü aşkın mineral rezervleri arasında altın, gümüş, uranyum ve bakır ön plana çıkmaktadır. Özbekistan yer altı zenginlikleri bakımından da hakikaten çok zengin bir ülkedir. Geniş ve düz topraklarıyla tarım potansiyeli ise çok yüksektir. Turizm, tekstil, tarım, sanayi, enerji, şehircilik ve altyapı sahalarında dünyanın her tarafından, özellikle de Türkiye'den yatırımcıları beklemektedirler.

Bugünkü ilişkilerimize gelince, Türk Devletler Teşkilatı ve TÜRKSOY üyelikleriyle Türk dünyasının geleceğine büyük katkı koymaktadır Özbekistan. TÜRKPA'da gözlemci üye olan Özbekistan'ın en yakın zamanda TÜRKPA'ya asil üye olarak geçmesini beklemekteyiz. Özellikle son sekiz yılda Cumhurbaşkanlarımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Şevket Mirziyoyev arasındaki samimi kardeşlik ilişkileri ve büyük liderlikleri sayesinde çok büyük bir mesafe katedilmiştir. Her alanda iş birliği için gerekli anlaşmalar imzalanmış, karşılıklı vize muafiyeti getirilmiş, ilişkilerimiz kardeşlik esasına dayalı stratejik müttefiklik seviyesine çıkarılmıştır. Bunun sonucu olarak da Türkiye'den giden iş adamları Özbekistan'da tarım, madencilik, sanayi, turizm ve her sahada büyük yatırımlar yapmışlardır; Özbekistan'ın kalkınması ve dünyada hak ettiği yere gelmesi için katkı koymaya da devam etmektedirler. Aynı şekilde, iş adamı, işçi, öğrenci olarak Türkiye'ye gelen Özbek sayısı da hızlı bir şekilde artmaktadır. İki ülke arasındaki turizmde çok güçlü bir şekilde artışlar var. İstanbul, İzmir, Antalya ve Ankara'dan Taşkent, Semerkant, Buhara, Fergana, Urgenç ve Nukus'a haftalık 30'a yakın karşılıklı uçak seferlerimiz mevcuttur. Türkiye'nin Özbekistan'da doğrudan yatırımı yaklaşık 1,5 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştır. 1.900 civarında Türk firması da elan Özbekistan'da faaliyet göstermektedir. Toplam ticaret hacmimiz sekiz yılda yaklaşık 10 kat artmış, 3,5 milyar dolar seviyelerine gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanlarının göstermiş olduğu 5 milyarlık hedefe en yakın zamanda ulaşmayı diliyoruz.

Yüce Meclisimizde bugün Özbekistan ve Türkiye arasında yapılan sözleşmeleri uygun bulan kanun teklifine vereceğimiz "evet" oyuyla iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine, tarihî ve kültürel bağlarımızın bir kat daha güçlenmesine, dahası Türk dünyası ilişkilerinin güçlenmesine Parlamento olarak büyük bir katkı koyacağımıza ve tarihî bir görev ifa edeceğimize yürekten inanıyorum.

Özbekistan'ın çok derin tarihî, kültürel gerçeğinden, derinliğinden bahsettim; bu derinlik vesilesiyle Özbekistan'da bulunduğum bir sırada yazmış olduğum birkaç beyti sizlerle paylaşmak isterim. Bu şiiri Sayın Mirziyoyev'e takdim etmiştik, Sayın Mirziyoyev'in delaletiyle Özbekistan'ın en büyük gazetesinde de yayımlandı, bu da benim için ayrı bir gurur vesilesi oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Milletvekili.

OSMAN MESTEN (Devamla) - Dostluk ilişkilerimizi başka bir boyuta taşıdığımızı da buradan ifade etmek istiyorum.

"Ne söylesem azdır ey dost Özbekistan için

Tarih ve huzur iklimidir cism û can için

Zaman içre zaman akar, zaman içre zaman

Açılır kapılar bir bir tayy-i zaman için

Büyük ruhlar mahşeri Semerkand semaları

Şah-ı Zinde'den yüksel âlemi seyran için

Buradan yükselmiştir medeniyet güneşi

Nur olmuştur her daim asman-ı cihan için

Alperenler, cihangirler yatar toprağında

Can verip şan almışlar bu kutlu vatan için

Emir Timur, Celaleddin gibi misaller var

Şir bilekli kor yürekli merd-i meydan için

Muhaddisler, müfessirler, allameler yurdu

Mübarektir bu topraklar ehli iman için

Titreyen kalpler gördüm Nakşî'nin bahçesinde

Yaşaran gözler gördüm Rasul-i Zîşan için

Mescid-i Buharî'de namaza dur azizim

Huşû bulmak dilersen secde-i Rahman için

Ezel musikîsi duyulur kubbelerinde

Cankulağı gerek tilâveti Kur'an için

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

OSMAN MESTEN (Devamla) - Sihirlidir yağmur, bin yıllık neşide söyler kar

Güneş bir başka doğar Karakalpakistan için

Söyleşirken yıldızlarla Sürayya'dadır ruhum

Halkaya girmiş felekler zikrû devran için

'Bana bir masal anlat' dedi evladım, bir gün

Hiva'yı anlattım ona: Efsane vû destan için

Zaman durur sahrada, Vâdi'den içime akar

Bengisu pınarıdır aşık-ı sadıkân için

Nevaî dek coşup söylese çok mu şu dilim

Dünyayı nurefşan kılan ilmû irfan için

Görmedim başka bir diyar duymadım ömrümce ben

Görüp destanını yazdım ahbabû yârân için."

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)