GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Özbekistan Cumhuriyeti'ndeki Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şu anda halkın gözü kulağı olması gereken, halkın, millî iradenin yansıyacağı yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin yayınları kesildi. Burada bu yayının devam etmesi gerektiği hâlde, hemen herkes tarafından müteaddit defalar belirtildiği hâlde kesildi. Kayıtlara geçmek üzere, TRT'yi protesto ettiğimi burada belirtmek istiyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bu Meclis halkın temsilcisi olarak konuştuğu sürece TRT yayınlarını yapmaya mutlaka devam etmelidir, TRT sadece iktidar borazanı olmamalıdır. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Buradaki konuşmalardan kimsenin gocunmaması gerekir. Eğer burada halkın temsilcileri konuşuyorsa halkın vergileriyle yaşamını sürdüren televizyon da bu yayını vermelidir.

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, bir saniye...

Sayın milletvekilleri, salonda çok yoğun bir uğultu var, hatibi de duyamıyoruz, sessiz olalım lütfen.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şu anda dış politikayla ilgili sözleşmeler üzerine konuşuyoruz. Şunu net ifade edelim ki millî hususlarda Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyeleri hemfikir olarak müspet yönde oy kullanır; bu, bir teamül olmuştur. Elbette burada "Yeniden şuna oy verin." gibi bir söze tabii ki gerek yok. Ancak burada biz bu sözleşmeleri konuşurken hataların sorgulanması da varsa bir yanlış onların gündeme gelmesi de gayet tabiidir. Elbette biz ülkemizin komşularla iyi ilişkiler içerisinde olmasını önemseriz, gayet faydalı buluruz. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanının geçtiğimiz günlerde Irak'a ve Mısır'a seyahati de gayet olumludur. Ne var ki burada şunu hatırlamamız gerekir: Bazı şeyler zamanında güzeldir. Keşke Mısır'la bu ilişkimiz orada darbe olduğu süreçte kesilmeseydi, o günden itibaren devam ettirilebilseydi belki bugün pek çok Müslüman Kardeşler mensubunun idamı önlenmiş olacaktı. Aynı şekilde, bugün Irak'la ilişkiler iyileşiyor. Çoğumuz belki hatırlamayız. Biz burada geçmiş ve geleceği birlikte değerlendirmek, muhasebe etmek zorundayız.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 3 Kasım 2002 tarihinde iktidar değişimi oldu. 1 Mart 2003'te bu Meclis tezkereyi reddetti ama 20 Mart 2003 itibarıyla Irak bombalanmaya başlandı. Irak'ı bombalayan uçaklar...

(Uğultular)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, uğultu var, duyamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Milletvekilli, bir saniye...

Değerli arkadaşlar, az önce de ifade etmiştim, salonda çok yoğun bir uğultu var, gerçekten hatibi duyamıyoruz. Lütfen salonda uğultuya son verelim. Eğer sohbet etmek isteyen arkadaşlarımız varsa salon dışında sohbet edebilirler.

Buyurun.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Değerli AK PARTİ'li dostlar, size konuşuyoruz bunları zaten, bunu sizin itibara almanız gerekir. Bakın, iktidar değişiminden dört ay sonra Bağdat bombalanmaya başlandı. İktidar süreniz içerisinde Yemen, Libya, Tunus, Mısır, Lübnan, Suriye, her yer ama her yer adım adım karıştı. Çünkü o gün iktidara gelirken size Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) Eş Başkanlığı verilmişti. Bu Başkanlığın ne olduğunu ilk dönemlerde anlamamıştınız, sonradan anlayınca zaten bunu dillendirmekten vazgeçtiniz.

MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Kendiniz bir yalan atıyorsunuz, sonra milleti inandırmaya kalkıyorsunuz. Bırakın Allah aşkına bu yalanları!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - BOP projesinin başlangıcında bölgedeki 22 ülkenin haritasının değişeceği söylenmişti ki bu ülkelerden birinin de Türkiye olduğu herkesin malumu.

Değerli milletvekilleri, Grup Başkan Vekili bir konuşmasında "İsrail güvenliği için Irak'ta ve Suriye'de kan döktü, güvenliği için bu ülkeleri bu hâle getirdi." manasında bir söz sarf etti. Yani anlıyorsunuz, her şey biliniyor, öyle tesadüfen bu savaşların çıkmadığını herkes biliyor. Ben, burada "iş birlikçi" tabirini kullanmak istemiyorum, dostlarımız alınıyor ama "iş birliği" dememizi herhâlde mazur görürsünüz.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Ayıp ya!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bakın, AK PARTİ iktidara geldiğinde...

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Hamas'a "terör örgütü" diyen kim? İş birliği yapan sensin o zaman! Hamas'a "terör örgütü" diyen kim? Allah Allah!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Efendim Başkanım?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - İsrail'e "dostumuz" diyenler kimdi peki, Leyla Hanım? "İsrail dostumuzdur." diyenleri de bir lanetleyin.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Yok öyle bir şey ya!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, Doktor Hanıma söz verecekseniz...

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Beşinci kol faaliyeti yapma burada!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Ömer Çelik Bey'in sözünü de yalanlayın o zaman.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Kime hizmet ediyorsun sen?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - "İsrail dostumuz." diyen kim?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çalışkan.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Hamas'a ne diyorsun, Hamas'a?

BÜLENT KAYA (İstanbul) - "Hamas bir mücadele örgütüdür, İsrail de bir teröristtir." diyebiliyor musun? Ömer Çelik'i de eleştir.

BAŞKAN - Sayın Çalışkan, siz devam edin, lütfen Genel Kurula hitap edin.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Kendi grubundaki adam takmıyor da...

BÜLENT KAYA (İstanbul) - "Kendi grubundaki adam" değil, "Grup Başkan Vekili"; adam olmayı becer, saygısız herif! Otur yerine saygısız herif, laf atma!

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Özür dilerim sana "adam" dediğim için.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Laf atma!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, burada şu hususu belirtmemiz gerekir: İktidara gelirken 3 ana ödev verilmişti. 1'incisi ılımlı İslam projesine destekti. Bu bir konsorsiyum olarak üstlenildi, 15 Temmuzda yol kazası oldu, konsorsiyum dağıldı. 2'nci görev Büyük Orta Doğu Projesi'ne destekti, 3'üncüsü de İsrail'in güvenliğiydi. "Nasıl oldu?" derseniz, kısaca arz etmeye çalışayım. Bir üst akıl her iki ülkenin yöneticisine talimat veriyor. Birisine dendi ki: "Mayınları temizle, telleri kaldır, sınırı aç, milyonlarca Suriyeliyi al, barındır." Sayın Numan Kurtulmuş'un Saadet Partisi Genel Başkanı olduğu dönemde, 2009 yılında "Mayına Hayır" mitingi yapmıştık; bunu da not düşmüş olayım. Bu talimatın aynısı karşıya da verildi, karşıya da dendi ki: "Ülkendeki vatandaşlarından öldürebildiklerini öldür, diğerlerini kov, gönder, gitsinler." Burada tarihe not düşmek üzere bir şey konuşuyoruz. Suriye'de iç savaş başladıktan sonra rejim Olağanüstü Hâl Yasası çıkardı, dedi ki: "Madde 1: Silah altında bulunan bütün askerlerin terhis yaşı 53'e ertelenmiştir. Madde 2: Yaşı 18-43 arası, askerliğe elverişli bütün erkekler kırk sekiz saat içerisinde en yakın askerî birliğe teslim olur." Suriye rejimi düşündü, herhangi birisini askere aldığı takdirde beslemek, barındırmak, silahlandırmak zorunda; böyle bir yükün altına girmemek için de tehciri teşvik etti. Dolayısıyla bir taraftan kapı açılıp milyonlarca Suriyeli alındı, bir taraftan da gönderildi çünkü İsrail'in güvenliği için İsrail'in komşularının zayıflatılması, Suriye'nin tahliye edilmesi gerekiyordu. Onun için de biz ülke olarak çok tarihî bir hataya düşerek Suriye'nin boşaltılmasına katkı sağladık. Bunu niçin arz ettim? Bugün de benzer bir tarihî süreçle karşı karşıyayız.

Hasan Bey...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ne Hasan Bey'i ya?

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Efendim?

BAŞKAN - Sayın Çalışkan, siz Genel Kurula hitap edin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Normal konuşmanıza devam edin. Her şeye de müdahale; bu ne ya? Allah Allah!

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Grup Başkan Vekili müdahale ediyor. Şimdi, bizim konuşmamızı dinlemeyecek, yanlış anlayacak, sonra müdahale edecek, onun için de...

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Böyle bir şey olur mu ya, milletvekili istediği yere gider ya! Siz konuşmanıza bakın. Ne Hasan Bey'i?

BAŞKAN - Sayın Çalışkan, lütfen siz Genel Kurula hitap edin.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yani bu olamayacak mı Sayın Başkan? Bu kadar da değil yani olağan bir şey bu, bu Mecliste sürekli olağan bir şey.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, şimdi, Doktor Hanım yanlış anlayacak, onun için, tam laf anlaşılsın diye...

BAŞKAN - Siz devam edin lütfen.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Hepiniz Grup Başkan Vekilini dinlediğiniz için ona da yanlış aksetmesin diye... Çünkü önemli konuları arz etmeye çalışıyoruz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sen kendi konuşmana bak, atıyorsun ya zaten.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Evet, dolayısıyla bugün de Gazze'de benzer bir hatayla karşı karşıyayız. "Kadınları, yaşlıları, hastaları, çocukları alıyoruz." diyerek oranın insansızlaştırılması, oranın tahliye edilmesi tarihî bir hata olur. Artık, Gazze, Türkiye'nin güvenliğini bire bir ilgilendirir çünkü Gazze'nin tamamen siyonist işgal altına girmesinden sonra hedef Türkiye, bunun için de bu hataya asla izin vermemelidir. Biliyorsunuz, bugün ülkemizde pek çok kurumda, otelde Gazze'den tahliye edilen insanlar barındırılıyor, bir miktarı ülkemize, bir miktarı başka ülkelere gidiyor ve burada böyle itiraz ederek "Partimiz zarar görmesin de ne olursa olsun." diyerek de bir yere varılmaz değerli milletvekilleri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bakın, biz burada aylar öncesinde, ta ilk savaşın başladığı günlerde "Şu İsrail'e giden gemileri durdurun." dedik, "Gemi gitmiyor." dediniz. Bir süre sonra gemi ortaya çıkınca "Gidiyor ama Filistin'e destek için gidiyor." dediniz. Bir süre sonra dediniz ki: "Gidiyor ama özel sektör gidiyor. Devlet nasıl müdahale etsin?" Seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra da yasaklama getirdiniz. Keşke bu yasaklamayı, keşke bu kısıtlamayı çok daha önce yapmış olsaydınız. Bu Meclisin tek ilahiyatçı hocası olarak şunu arz edeyim ki yaptığınız iş niyetlerinizle değerlendirilir. Eğer siz seçimde aldığınız oydan dolayı böyle bir girişimde bulunduysanız, derdiniz sadece halka şirin görünmek, tepkileri dindirmek ise inanın vebalden hiçbir şekilde kurtulamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın lütfen Sayın Çalışkan.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, çok kesildi sözüm malum.

BAŞKAN - Son kez söz veriyorum, selamlayın.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Dolayısıyla da bugün Gazze konusunda ülkemizin çok daha aktif rol alması gerekir. Bu konu asla iç politika malzemesi yapılacak bir konu değildir. Burada herkes ama herkes Filistin halkının yanındadır. Siz, olayları kışkırtarak insanları kamplaştırmaya, bölmeye alıştığınızdan istiyorsunuz ki burada birileri Filistin halkına hakaret etsin, seviniyorsunuz bu duruma. Onun için, bu Meclis sağıyla soluyla, seküleriyle dindarıyla bütün halkımız Filistin milletinin, halkının yanındadır. Onun için de burada atacağınız her türlü adım desteklenir. Dolayısıyla İsrail'in bu soykırımına sessiz kalmayalım. Bu, sadece tepkiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, selamlayayım bu sefer de.

BAŞKAN - Son kez açıyorum, selamlayın lütfen.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Necmettin Bey, TRT çoktan kapandı zaten, televizyonlar kapandı, gerek yok daha.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Evet, son kez Genel Kurulu selamlarken Filistin halkının yanında olduğumuzu ve TRT'yi bu yayını kestiği için telin ettiğimi bir kez daha huzurlarınızda ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)