GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:08.05.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; az da olsa...

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Muhteremler yoklar.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Yoklar her zamanki gibi.

Tabii, üç konuya sürem yettiği kadar değinmeye çalışacağım, en acı olandan başlamak istiyorum:

"Ağla ey gözlerim,

Ağla ki yükselsin sular

Göz bebeğim buluşsun altın kubbelerle

Gözyaşlarımda boğulsun siyon

Ağla ey gözlerim, ağla ki

Feraset süzülsün damlalarından

Eğsin başını küfür rüzgârları

İntifada yeşersin çöller

Irmaklar birleşsin kıble yolunda

Miraca dursun enbiya

Bir umman görsün âlem

Ağla ey gözlerim, ağla ki

Kurumasın Kudüs'ün fidanları,

Bahçıvanlar da uyumasın,

Çınar gölgesini özlüyor gönlüm.

Musa'yı, Nureddin'i, Selahaddin'i

Şüheda yurdundan yükselen ses

İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn

Ağla ey gözlerim

Ağla ki yükselsin sular

Rahmet deryasına dönsün âlem,

Ağla ey gözlerim!"

Ey acımasız, duyarsız ve de vicdansız dünya, daha ne kadar üç maymunu oynayacaksın? Katil İsrail şimdi de Filistinliler'in son sığınağı Refah'ta katliam yapıyor, görmüyor musun? Anladık, Orta Doğu'da çıbanın başı, bölgedeki tüm organize işlerin reisi ABD. Peki "insan hakları" deyince mangalda kül bırakmayan Avrupa Birliği ülkeleri, siz neredesiniz? Yeri geldiğinde bunlara sözde meydan okuyan, Çin başta olmak üzere, Uzak Doğu'daki ucuz kahramanlığa soyunan, reklamlık, sahte güç gösterisi peşindeki figüran ülkeler, siz hangi sütre gerisindesiniz? Hepiniz deve kuşu olup başınızı Orta Doğu çöllerine mi gömdünüz? Hamas'ın ateşkesi kabul etmesine karşın âdeta "Masum insanların katli de vaciptir." diyerek Filistinlilerin son sığınağı Refah'a önce bomba yağdıran, şimdi de kara harekâtıyla ölüm kusan İsrail'in bu denli mi kulu ve kölesi oldunuz? Yazıklar olsun! Topunuzun Allah cezasını versin!

Yeri gelmişken "Gazze'deki kirli savaşta Türkiye olarak inisiyatif alıcı bir aksiyon üstlenmeliyiz." diye defalarca hatırlattık. Bir de öneri getirdik, dedik ki: "Türk Parlamento üyeleri olarak bizler Gazze'de neler olup bittiğini öğrenmek amaçlı bizzat yerinde, çok daha proaktif bir görev üstlenmeliyiz. Derhâl bir ulusal ya da uluslararası heyet oluşturalım ve insanlık suçu işlenen yerde tespitleri yapalım. Gerçekte orada neler yaşandığını bu heyetle birlikte yapılacak ortak çalışmayla raporlaştırıp uluslararası kamuoyuyla paylaşalım." Bu talebimizi önce üyesi bulunduğumuz Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda hem sözlü hem de yazılı olarak dile getirdik, ardından da aynı çağrıyı bir araştırma komisyonu kurulması önergesiyle Meclis Başkanlığımıza yaptık yani bölgede olup biten bütün sorulara en doğru cevabı bulabilmek için yüce Meclisimizi göreve davet ettik; maalesef, henüz beklediğimiz hassasiyeti iktidardan görebilmiş değiliz. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanımız Sayın Derya Yanık'la da defaaten görüşmemize rağmen altı ayı geçti ve güya dünya liderimizin Cumhurbaşkanı olduğu ülkenin Parlamentosu bir milletvekilini o bölgeye gönderemedi. Sorumuz üzerine Sayın Yanık, Dışişlerinin güvenliği sağlayamayacağı için bölgeye gidilemediğini bizzat bana ifade etti. İşte, böyle bir acziyet ve çaresizlik içerisindeyiz. Tam tersine, Gazze konusunda kamuoyunu yanıltan bir manzumeler silsilesi içinde bocalayıp duruyorsunuz.

Gördük ki aslında amacınız hem İsa'ya hem Musa'ya yaranmaktı, onu da tam beceremediniz. Bir yandan Gazze ağıtları yakarken diğer yandan gemiler dolusu malları Hayfa Limanı'na İsrail için taşıdınız. Buna tepki gösteren, eleştiren bizlere de önce öfkelendiniz, sonra İsrail'e devasa grostonluk gemilerle mal sevkiyatı yapıldığını inkâr ettiniz. Peki, sonra hangi noktaya geldiniz? Uzun uzun listeler yayınlayarak "İsrail'e şu, şu malların sevkiyatına sınırlama getirdik." dediniz. Cümle âlemin yaptığınızı bildiği ballı ticarete son verdiğinizi ambargo kararınızla birlikte de en sonunda açıklamak zorunda kaldınız. Allah kimseyi iktidarınızın yaşadığı çaresizliğe düşürmesin.

Bakın, o talebimizi bugün bir daha ve bu kürsüden yüksek sesle dile getiriyorum: Gazze'de yaşananlar, bugün de Refah'ta olup bitenler için araştırma komisyonu derhâl ve behemehâl kurulmalıdır ve bu komisyon üyeleri ulusal ya da uluslararası heyetle bölgeye giderek yerinde tespit yapmalı, dünya kamuoyunu doğru bilgilendirmeli ve aydınlatmalıdır.

Kıymetli milletvekilleri, bugün Mersin Milletvekilimiz Sayın Burhanettin Kocamaz ve grubumuzun önerisi olan emeklilerin sorunlarıyla ilgili konu burada tartışıldı ve yine AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi oylarıyla araştırma önergesi reddedildi. Ben sadece hem kamuoyunun bilmesi ve hem de bu hesabın artık net bir şekilde kabul edilmesi için emeklilerimizin durumunu anlatan bir hesabı paylaşmak istiyorum.

16 milyon emeklimiz var ve bunların neredeyse yüzde 65'i 10 bin lira ve civarı ücretle yaşıyorlar. Toplamda hepsi -kahir ekseriyeti- aslında açlık sınırının altında gelir elde ediyor. Mübarek ramazandan çıktık. Ramazanda devletin kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı fitreyi belirledi ve bu sene fitre 130 liraydı. Sadakayıfıtr bir kişinin bir günlük iaşesi yani 2 öğünlük karnını doyurabileceği gelir. 130 liraya 2 öğün yemek yenilebilir mi? Bu ayrı bir tartışma ama yenildiğini kabul edelim dışarıda. Bu 130 lirayla 3 çocuklu bir ailenin fitre hesabıyla günlük iaşe bedeli 650 lira, aylık da bu 19.500 lira. Diyanet TÜİK'e göre çok daha insaflı çünkü geçen sene fitre 70 liraydı, bu sene en azından 130 lira olarak belirledi. Diyanet diyor ki: "3 çocuklu bir ailenin evine 19.500 lira girerse eğer bu aile ancak karnını doyurabilir." Bu sofranın içerisinde de müsaadenizle kırmızı et olmaz, Ezine peyniri olmaz, baklava olmaz. Peki, bu ülkede asgari ücret kaç lira? 17 bin lira. Emeklilerin genel ortalama geliri kaç lira? 12 bin lira. İşte hesap gün gibi meydanda. Beğenmediğiniz eski Türkiye'de, her gün iftiralar ve hakaretler yağdırdığınız o eski Türkiye'de...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Hemen tamamlayacağım.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Türkoğlu.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - ...ister BAĞ-KUR ister SGK ister devlet memuru olsun emeklilerin en düşük maaşı asgari ücretin 1,3 katıydı. Gelinen yeni Türkiye'de ise bu memleketin emeklileri ahir ömürlerinde sefalete, açlığa, yokluğa ve yoksulluğa mahkûm edildi. Gerçek budur, siz ne anlatırsanız anlatın. Sayın Kocamaz "Gelin, gerçekten bunu, emeklileri bir araştıralım ve ne yapacaksınız, çözüm önerisi neler yapacaksınız?" dedi, onu da reddettiniz.

Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)