GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:08.05.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA YILDIZ KONAL SÜSLÜ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Filistin üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

İnsan olmak nedir? Tolstoy der ki: "Eğer bir acıyı hissediyorsanız siz bir canlısınız ama başkasının acısını hissedebiliyorsanız siz bir insansınız." İnsan, hele bir çocuk hangi dilde ağlar? Gözyaşının dili, rengi, dini olur mu hiç? Mesela nefesin rengi var mıdır? Tebessüm milliyeti kurulamaz mı acaba? Tüm insanlık için dünyada bir merhamet, adalet ve barış medeniyeti kurulamaz mı? Zalimin zulmü bize her türlü tarifi değiştirdi. Tahribat ve tahrifat, beldelerde değil belleklerde oldu.

Çocuk olmak, peki, Filistin'de, Gazze'de çocuk olmak, kadın olmak, anne olmak ne demek? Ben bir yas terapistiyim. Mesleğim gereği insanların ruhunda açılan, tamiri mümkün olmayan yaraları görüyor; onları nasıl iyileştirebiliriz, yaşamdan hoyratça koparılan insanları nasıl yeniden yaşama bağlayabiliriz sorusuna çare bulmaya çalışıyorum çünkü öğrendiklerimin hepsi bin beden küçük kalıyor bu acı karşısında.

Rahmetli Erbakan Hocamızın bir sözü vardır "Meselenin aslını ortaya koyarsak çözümü kolay olur." diye. Bugün, amasız fakatsız ancaksız olarak meselenin aslını ortaya koyma günüdür. Sivillere, kadınlara ve çocuklara uygulanan silahlı eylemlerin adı siyaset biliminde terördür, insanlık dilinde de zulümdür. Filistin'de yıllardır süregelen, 7 Ekimden beri de sistematik bir soykırıma dönüşen İsrail'in uyguladığı zalimlik bir terör suçudur ve İsrail bir terör devletidir amasız ancaksız fakatsız; yaptığı, dünya insanları haklarına, kadın haklarına, çocuk haklarına aykırıdır. Hani her beden özeldir, hani her birey biriciktir; her insanın yaşama, barınma, güvende olma hakkı vardır. Biz yeni tanıştığımız bir anneye "Kaç çocuğun var?" deriz; kadınlara "Kaç şehit çocuğun var?" diye sorulan yer oldu Filistin. Biz yalnız bir çocuk gördüğümüzde "Annen nerede?" deriz. Kimsesiz kalan küçük çocuklar için bedenlerinden taşan büyük açlıkların, korkuların, yalnızlığın ve yorgunlukların vatanı oldu Filistin.

Bir psikolog ve aile terapisti olarak yıllarca hep şu metaforla konuşur: "Hayat dalgalı bir deniz, çocuklar küçücük bir kayık, aileleri, anneleri bir güvenli şefkat limanıdır; alabora olmamaları için yanlarında olmalı ve onlara güvenle sarılmalıyız." derdim ama maalesef bugün Filistin'de, Gazze'de çocukların güvenli bir limanı yok; bir şefkat kapısı olmayan, kimsesiz kalan, aç olan ama en çok da ruhları üşüyen, korkan çocuklar var ve bulundukları hayat denizinde büyük bir tsunamiyle yaşamaya devam ediyorlar. Hepimiz omuz omuza vererek çocuklar için bir barış limanı inşa etmeliyiz korkmadan uyuyabildikleri, doyabildikleri.

Haydi empati yapalım desem bunu yapmak mümkün olacak mı acaba? Mesela, biz hasta çocuğumuzun başucunda ateşinin düşmesi için saatlerce bekleriz; çocuklarının başlarına bombalar düşmesin diye annelerin nöbet tuttuğu yer olan Filistin'deki bir anneyi ne kadar anlayabiliriz ki. Biz çocuklarımızın hiç üzülüp incinmesini istemeyiz; tüm sevdikleri birer birer öldüğü için bir anda yetişkin olup sevdiklerinin cenaze namazını kılan çocukların şehri olan Gazzeli çocuğun kalbini nasıl anlayabiliriz ki. Biz çocuğumuzun en güzel giysilerini giymesini isteriz; kara toprağın körpe bedenlere giysi olduğu Filistin'in giysilerini nasıl anlayabiliriz?

Yüreğimizde sızı, kulaklarımızda yankılanan en acı feryat, gözlerimizin önünde yaşanan en acı soykırımlardan biridir Filistin. Gözyaşı, kan ve ölümün sıradanlaştığı yerlerden biridir Filistin. Gazze'de kadın olmak da çocuk olmak da insan olmak da çok zor ve bu büyük zulme uğrayan mazlumların feryadına suskun kalan sözde dünya liderlerinin insanlara yaşattığı utanca şahitlik etmek daha da zor. Durup düşünüyorum, aklım, mantığım bu zulme, bu soykırıma verebilecek bir cevap bulamadığı için firarda ve bizi insan yapan en önemli yetimiz olan duygularıma başvuruyorum bir insan, bir anne, bir kadın olarak çünkü insan olmanın, merhametin başkentidir kalbimiz ve orada Arif Nihat Asya'nın mısralarının çığlığını duyuyorum: "'Ebu Leheb öldü.' diyorlar/Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed/Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor!" Ardından, çocukların masum ve savunmasız bedenlerinin toprağa düştüğü acı, tank gibi geçiyor yüreğimden; biliyorum, hepinizin yüreğinden geçiyor. Gazze'de çocuklar, kadınlar, insanlık ölüyor fakat İsrailli katiller de asla kazanmıyor. Var olmak için ölesiye bir özgürlük destanı yazıyor Filistin. Sadece Gazze'de feryat eden çocuklar, kadınlar değil, tüm insanlık ağır bir travmaya maruz bırakıldı. Dünyanın tüm halkları ayakta; dili, dinî, rengi, siyasi görüşü ne olursa olsun herkes meydanlarda. Terörle öldürülen, zulme uğrayan biçare insanların hâli, çocuklarımızın, gençlerimizin, tüm dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın yaptığı İsrail protesto eylemleri küresel vicdanın ayaklandığını ve omuz omuza verdiğini gösteriyor. İnsan haklarının çok önemsendiğinin iddia edildiği bir çağda Filistin insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları kefenlere sarılıyor. Batılı devletlerin, sözde dünya liderlerinin bu katliam karşısında suskunluğa bürünmesi, kendi halkları karşısında adaletsiz siyasetlerinin ispatı oldu ve Aliya'nın dediği gibi, bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı. Evet, Filistin'de güneş doğacak, zulüm dolu geceler geceyi onaran gerçek mimarın yardımıyla büyük bir zafere ulaşacak elbet. "Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın sözleri değil dostlarımızın sessizliği olacak." diyen Aliya'nın söylediği gibi sessizlik acziyetinde durmamak için biz de mücadelemize devam etmeliyiz. Taş üstüne taş koymak isteyen güzel insanlarla, yarına dair umutlar taşıyan insanlarla, insanlık adına Filistinli çocukların "Bize ne yaptınız?" sorusuna hepimiz tek yürek olarak "Elimizden gelen her şey için gayret ettik." diyebilmeliyiz. Herkesi, zulüm karşısında dünyayı tek ses, tek nefes olmaya davet ediyorum. Yakındır Gazzeli çocukların avuçlarını aydınlatıp korkudan üşüyen kalplerini ısıtacak, güvenle saracak günler inşallah. Bahar Gazzeli çocuklar için de gelsin diye, tomurcukların sesi onların kulaklarında çınlayıp ölüm çığlıklarının değil yaşama hakkının sesi kulaklarında ve kalplerinde çınlasın diye hepimizi insan hak ve sorumluluklarının gereğini yapmaya davet ediyorum.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye, her daim olduğu gibi, mazlumun, masumun yanında duruşuyla tarihî misyonumuza düşen sorumluluğu burada da her milletvekilimizin sahipleneceğini diliyorum ve buna da inanıyorum. Bunu sahiplenen milletvekillerimize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Bugün, eğer, dünyanın birçok kentinde hatta İsrail'de bile soykırıma, zulme karşı eylemler vücut bulmuşsa insanlık kendi varoluş mücadelesini, küresel adalet dalgasını başlatmış demektir. Filistin'in kahraman şehitlerini rahmetle yâd ediyorum, yaralı kardeşlerimize Allah'tan acil şifalar diliyorum. Başkenti Kudüs olan özgür Filistin devleti temennisiyle, mücadeleleri ve kutlu direnişleriyle dünyaya örnek olan Filistin'in kahraman kadınlarını ve çocuklarını sevgiyle, yüce milletimizi de saygıyla selamlıyorum. Ve sözlerime sadece insan olmanın yeteceği...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Süslü.

YILDIZ KONAL SÜSLÜ (Devamla) - Sizleri, vicdanımıza bir mühür olması için şu karelerle baş başa bırakıyorum ve hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Sağ olun. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)