GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:08.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili milletvekilleri; ben de hepinize iyi bir akşam diliyorum.

Sayın Başkan, 2 kezdir sizinle tartışıyoruz. Bugün bir dakikalık söz istedim sizden.

BAŞKAN - Sayın Sakik, Genel Kurula hitap ederseniz sevinirim.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Yani İç Tüzük'e göre, efendim, sataşmadan 60'ıncı maddeye göre bir söz verebilirdiniz. Herkese verdiniz ama 2 kez de siz...

BAŞKAN - Sayın Sakik, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben size bir sitemimi iletiyorum.

BAŞKAN - Sitemi ayrıca iletirsiniz, şu an konuşma için kürsüdesiniz, lütfen Genel Kurula...

SIRRI SAKİK (Devamla) - Sitemimi iletiyorum ama bize karşı böyle düşmanca bir tavır içerisinde olmayın. Ben kendi hukukumu savunuyorum, ben sizden söz istiyorum, siz bana "Genel Kurula..." Siz benim sözümü gasbediyorsunuz, siz bana haksızlık ediyorsunuz.

Sevgili arkadaşlar, bu haksızlıklar bugün değil... Yani şimdi buradan bir milletvekili bir dakikalık söz istiyor "İç Tüzük... Sataşma yok. Anayasa'ya aykırı..." Yorulduk valla, Anayasa'dan da yorulduk, İç Tüzük'ten de yorulduk, sizin bu düşmanca tavırlarınızdan da yorulduk. Burada bize sataşmalar var, burada haksız uygulamalar var.

Ne söyleniyor? "Efendim, bayrağa, sembollere haksızlık ettiniz." Sevgili arkadaşlar, bizi iyi tanıyın, biz neyi savunacağımızı, neyin arkasında duracağımızı çok iyi biliriz. Bayrakla bir sorunumuzun olmadığını biliyoruz, siz de biliyorsunuz ama sizin trolleriniz gidip Mardin Belediyesinde, Diyarbakır Belediyesinde provokatörlük yapıyorlar. Neden, neden? Çünkü siz ne yaptınız biliyor musunuz, bu seçimleri kuşatmaya çalıştınız, bu seçimleri paralı askerlerle almaya çalıştınız, halk size büyük bir ders verdi "Olmaz, benim irademe saygısızlık edemezsiniz." dedi. Şimdi ne yapmaya çalışıyorsunuz? Şimdi oradan alamadığınızı... Algı operasyonları yaratarak belediyelere çökmek istiyorsunuz. Belediyeleri bir rant aracı olarak görüyorsunuz ama biz de size diyoruz ki bu belediyeler halkın belediyesidir, bu belediyeler halkın iradesidir ve bir daha çökme hareketinde size orada müsaade etmeyeceğiz. Bu söylemlerinizi değiştirin; zaman zaman siz söylüyorsunuz, şu gruba dönüyorsunuz "Paralarınızı şuraya gönderiyorsunuz." diyorsunuz. Vallahi, biz paramızı yoksul halkımızla paylaşıyoruz, biz bir yere para göndermiyoruz. Hırsızlık arayacaksanız, yolsuzluk arayacaksanız gidin kayyumlarda arayın, gidin kendi belediyelerinizde arayın.

Burada söyledim, bir daha da altını çiziyorum: Bizim belediyelerimizde hırsızlık olmaz. Bir haksızlık olursa ilk müdahale edecek olan sizin mülkiye müfettişleriniz değil; benim partimin yetkili kurullarıdır, eş başkanlardır, MYK'dir, parti meclisidir. Eğer bayrağa bir saygısızlık varsa, eğer sembollere bir saygısızlık varsa vallahi, mülkiye müfettişlerine alan açmadan, biz soruşturma açarız; bunu böyle bilin. Onun için algı operasyonlarına hiç gerek yok, kendinize yeni alanlar açmayın.

Bakın, sevgili arkadaşlarımız, Sevgili Başkan; biz bu ülkeyi tanıyoruz, biliyoruz; ne zaman algı operasyonlarının olduğunu biliyoruz. Bakın, 6-7 Eylül olaylarında Özel Harp Dairesinin açıklaması şuydu: "Biz birilerini görevlendirdik, Selanik'te bombayı patlattık." Ne oldu? Yunanistan ve Türkiye'nin ilişkilerini baltalamak adına... Sonra ne oldu? Bu coğrafyada yaşayan ötekileri bir gece bu topraklardan kovdular ve malına mülküne el koyuldu. Algı operasyonlarını tanıyoruz. Yıl 1900'lerin... Tarihi karıştırdım, özür diliyorum. Evet, bizim HDP kurultayında bayrak indirildi, tarihi net hatırlamıyorum. Ve o kurultayda indirilen bayrağı kim indirdi biliyor musunuz? Sonrası bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. MİT'in görevlendirdiği şahıslar geldiler, bizim kurultayımızda bayrağı indirdiler.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Daha neler!

SIRRI SAKİK (Devamla) - İşte, bu değerlere, bu değerlere saygılı siz olacaksınız, bu değerlerden bize saldırmayacaksınız.

LEYLA ŞAHİN USTA (Ankara) - Siz saygılı olacaksanız.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Şimdi, bu akşam bir başka konuyu söyleyeyim: Bakın, yıl 2014, Ağrı'dayım, bir mitingdeyim. Bizim il, ilçe binalarımıza saldırı var, tam 430 tane il, ilçe binamız ateşe verildi. Ellerinde bayraklar, ellerinde palalar, ellerinde kesici aletlerle "Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyorlar ve gidiyorlar, oraları ateşe veriyorlar, Kürt evlerini ateşe veriyorlar. Kürt çocuklarını öldürdüler, üniversitede katliam yaptılar.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Siz ne dediniz o zaman?

SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben ne dediğimi şimdi söyleyeyim, ben ne dediğimi söyleyeyim, dinle.

TURAN YALDIR (Aksaray) - Fırat Çakıroğlu da bir katliama maruz bırakıldı.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Ne dedim? Onlara hakaret ettim. Ellerinde bayraklar vardı, partimize doğru geliyorlardı. "Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyorlardı.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sen söylediğini söyle, söylediğini söyle.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben de onlara döndüm, evet, hakaret ettim.

Siz kimsiniz ya, gidip Kürt'ün evini ateşe vereceksiniz, Kürt'ün partisini ateşe vereceksiniz, Kürt'ün çocuklarını öldüreceksiniz; bir elinizde bayrak, ağzınızda "Mustafa Kemal'in askerleri" bir taraftan tekbir sesleri getireceksiniz ve linç operasyonlarını gerçekleştireceksiniz. Onlara hakaret ettim, hak ediyorlardı.

Ve bakın, ondan sonra benimle ilgili 2 tane dava açıldı, hem yerelde hem de Yargıtayda. 2 mahkemede de ben beraat ettim. Sürekli, HDP-CHP yakınlaşması olduğunda, sizin partinin Genel Başkanı ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor grupta açıklamalar yapıyor: "Ey Türkiye halkı, ey milliyetçiler, ey CHP'liler; bakın, HDP'liler size ne söyledi!" diyor. Ben Vandallara söyledim. Elimde mahkeme kararı, bakın, 2 tane mahkeme kararı; sizin grubunuza gönderdim, Grup Başkan Vekillerinize gönderdim ama sesiniz çıkmadı, işinize yarıyordu. Siz hem grup toplantısında hem açılışlarda hem mitinglerde bunları, benim sesimi bütün Türkiye'ye yaydınız: "Size şöyle diyor; Mustafa Kemal ve arkadaşlarına..." Ben Mustafa Kemal'i ve arkadaşlarını eleştiririm yaptıkları eksik, yanlış politikalardan dolayı ama hiçbir dönem bu ülkenin değerlerine hakaret etmem, böyle bir hakkımın da olmadığını... Hatta o dönem çıktım, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Bey'e de gönderdim bu mahkeme kararlarını: "Bakın, yalan yanlış operasyonlar ve sürekli burada halkı birbirine karşı düşmanca tetikleyen söylemler var." Özgür Bey o dönem Grup Başkan Vekiliydi. Şu 2 tane karar onun WhatsApp'ında duruyor ama ne yazık ki benimle aynı karede gözükmek istemedi; canı sağ olsun. Sonra, Grup Başkan Vekillerime gönderdim, Eş Başkanıma gönderdim, vallahi onlar da bu konuda açıklama yapmadılar, onlar da benimle aynı karede gözükmek istemediler. Ama herkes şunu iyi bilsin: Kurtlarla dansı çok iyi biliriz ve kurtlarla iyi dans ederiz. Sizin bu algı operasyonlarınızla o kadar çok iyi dans ederiz ki bizim irademize asla gem vurmayın, bizim irademizi tanıyın. Siz ne kadar halkın iradesiyseniz biz de bir o kadar iradeyiz. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı bunu bilmesine rağmen kapı kapı dolaştı ve yargıçları göreve davet etti: "Dava açın." Yahu kardeşim, hem yerel mahkemenin hem de Yargıtayın verdiği kararlar var. Başka ne yapmalıyız, ne söylemeliyiz? Şimdi, bundan, bu algı operasyonunuzdan vazgeçin.

Bir başka konu: Kobani kumpas davası... Sevgili arkadaşlar, arkadaşlarımız da bunu seslendirdi: Biz Kobani kumpas davasını yeni bir anayasadan da yeni bir toplumsal sözleşmeden de daha çok önemseriz. Bizim arkadaşlarımız sekiz yıldır haksız, hukuksuz bir şekilde içeride. Siz bunlara karşı, rakiplerinize karşı acımasız bir silah gibi kullanıyorsunuz yargıyı ve bu insanları cezalandırmak istiyorsunuz. Altını çizerek söylüyorum: Anayasa kadar ve toplumsal sözleşme kadar Kobani kumpas davası önemlidir. Bizimle bu noktada ve... Parlamentoyu bu konuda göreve davet ediyoruz. Ey Parlamento, yüzyıllık cumhuriyet bu topraklarda çok büyük günahlar da işledi. İçeride yüz binlerce insan var ve bu insanlar mağdur. Bu Parlamento yeni bir süreci başlatmalıdır, yeni bir toplumsal sözleşmeye imza atmalıdır. Amasız lakinsiz bir genel affa bu toprakların ihtiyacı vardır ve bizim arkadaşlarımızın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SAKİK (Devamla) - Bir dakikayı vermeyecek misiniz?

BAŞKAN - İsterseniz vereceğim Sayın Sakik.

Buyurun, tamamlayın sözlerinizi.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Siz herkese veriyorsunuz.

BAŞKAN - Hayır, isteyene veriyorum.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Bana karşı böyle davranmayın.

Bakın, davranırsanız siz altında kalırsınız.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sırrı Başkan, Sırrı Başkan...

SIRRI SAKİK (Devamla) - Sevgili arkadaşlar...

Haksızlık yapmayın. Bakın biz hiç kimseye boyun eğmeyiz. Eğer varsa bir hesabınız buyurun benimle hesaplaşın. Herkese bir dakika veriyorsunuz, bana vermemeye çalışıyorsunuz, lütfen.

BAŞKAN - Sayın Sakik, sizi temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Lütfen, bir daha bunları yapmayın, etmeyin diyorum size.

BAŞKAN - Sayın Sakik, sizi temiz bir dille konuşmaya davet ediyorum.

SIRRI SAKİK (Devamla) - Ben de sizi adil ve adaletli olmaya davet ediyorum.

Sevgili arkadaşlar, lanet olsun...(DEM PARTİ sıralarından alkışlar)