GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:80
Tarih:09.05.2024

CHP GRUBU ADINA SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kadın yoksulluğuna ilişkin sorunlara 1995 yılı öncesinde dikkat çekilmiş olsa da "yoksulluğun kadınlaşması" kavramı çerçevesinde somut stratejilerin sunulması 1995 yılındaki 4'üncü Kadın Konferansı'nda mümkün olmuştur. İyi bir yaşam standardı, yeterli beslenme, sağlık ve eğitim hizmetleri, insana yakışır iş, felaketlere karşı korunma sadece kalkınma hedefi değil, aynı zamanda insan hakkıdır. Bu nedenle yoksulluk üzerine yapılan araştırmalarda ve yoksullukla mücadele politikalarında insan hakları yaklaşımının benimsenmesi zorunludur. Geleneksel yoksulluk göstergelerinde yoksulluk parasal bir ölçüyken, yoksulluk sınırı altındaki hanelerde kadın sayısının erkeklerden daha yüksek olması ve kadınların yoksulluğu erkeklere kıyasla daha derin yaşaması yoksulluğun cinsiyetçi yapısını ortaya çıkarmış, yoksulluğun toplumsal cinsiyet yaklaşımı gelir temelli yaklaşımından çok daha geniş bir yoksulluk tanımlaması getirmiştir. Birleşmiş Milletler kadınların erkeklere kıyasla yoksulluk oranlarının daha yüksek olması ve kadınların yoksulluğunun erkeklerden daha şiddetli olduğu gerçeğini "yoksulluğun kadınlaşması" kavramıyla tanımlamıştır. Yoksulluk ölçümünde "gelir yoksulluğu" kavramından "insani yoksulluk" kavramına, oradan da "kadın yoksulluğu" kavramına gelinmiştir. "Yoksulluğun kadınlaşması" kavramı toplumsal eşitsizliklere çok boyutlu yönleriyle vurgu yapmakta, sosyal ve ekonomik kaynaklara erişimdeki eşitsizlikleri özgürlükler ve bağımsızlıklarla ilgili toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri ve fertlerin kendi yaşamını etkileyen, kendi kendilerine karar verebilme gücünü de "yoksulluk" kavramına eklemiş bulunmaktadır. Cinsiyet temelli eşitsizlikler ve ayrımcılıklar kadın yoksulluğunun temelinde yer alan yapısal sorunlardır. Genç kadın işsizliği, kadın işsizlik oranlarının yüksekliği, sosyal güvenceden yoksun çalışan milyonlarca kadının varlığı, ev içi bakım ve bakım hizmetlerinin görünmezliği kadın yoksulluğunun kapsamını ve ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Ülkemizde kadınların yoksulluk riskiyle karşı karşıya kalmasının nedenlerinden bazıları şunlardır: Aile temelli bakım, cinsiyet eşitsizliği, iş gücüne düşük katılım, kayıt dışı istihdam, adaletsiz ücret politikaları, bakım yükü, ayrımcılık ve eğitim eksikliğidir. Kadın yoksulluğu yalnızca gelir ve işsizlikle sınırlı olmayıp sağlık, eğitim ve adalete erişim gibi yaşam koşullarıyla da doğru orantılıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Suiçmez.

SİBEL SUİÇMEZ (Devamla) - Kadın yoksullaştıkça eğitime, sağlığa ve adalete erişimi de azalmaktadır. Kadın yoksulluğu politik bir tercihtir. Bir ülkenin eğitim, sağlık, adalet, sosyal hizmetler, sosyal güvenlik ve kadın politikalarına baktığımızda o ülkenin demokratik olup olmadığını anlamamız mümkündür. İktidarın uyguladığı kadını evin içine mahkûm edecek, eğitimden yoksun bırakacak politikalar kadın yoksulluğunu artırmaktadır. Ayrıca, bu Millî Eğitim Bakanı ve Diyanet İşleri Başkanı görevden alınmadıkça bu iktidarın kadın yoksulluğunu azaltacak, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak politika izlemesi de mümkün değildir. Demokrasi, kadın yoksulluğunu ortadan kaldıracak politikaların uygulanmasıyla, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla mümkündür. Bu nedenle kadının yoksulluğunun ortadan kaldırılması ülkemiz ve demokrasimiz için çok önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın lütfen.

SİBEL SUİÇMEZ (Devamla) - Sonuç olarak kadın yoksulluğunun araştırılması ve buna karşı politikalar geliştirilmesi toplumun geleceği açısından kritik bir adımdır. Bu nedenle, tüm siyasi partileri bu önerge lehinde oy vermeye davet ediyorum. İstanbul Sözleşmesi'ni hukuksuz bir şekilde çeken iktidar vekillerinden bunu beklemem hayal midir? (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)