| Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Kolluk Eğitimi İş Birliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 09.05.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 41 sıra sayılı Kanun Teklifi hakkındaki görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Milletimizin bizleri kendilerine vekil olarak seçmesinin nedeni bu onurlu ve şerefli kürsüden onların haklarını korumamız içindir. Üzülerek ifade ediyorum ki millî iradenin yansıdığı yer olan Gazi Meclisimiz milletimiz için en iyi hizmeti sağlama hedefinden, anlayışından hızla uzaklaştırılmaktadır. Yine üzülerek ifade ediyorum ki Gazi Meclisimiz Türk milletini daima ileriye götüreceği yerde tek bir kişinin ikbalini tesis etme yönündeki faaliyetlere alet edilmek istenmektedir. Kaygı verici bu işaretlerden anlaşılan odur ki AK PARTİ'nin iktidar anlayışı iradeyi ve idareyi yalnızca bir kişinin aklına ve ihtiraslarına emanet etmektir.
Sayın milletvekilleri, Meclisimiz tek bir kişinin iradesi ile millî iradeyi birbirine karıştıran siyasal bir anlayışın tahakkümü altına girmiştir. İktidarın bu siyasal anlayışının tanımı en net tabiriyle bir akıl tutulmasıdır. Bu akıl tutulmasının gölgesinde milletimiz için aziz ve mazisi şerefli bu kürsüden verdiğimiz demokrasi ve hukuk mücadelesinin gün geçtikçe daha da derinleştiğini ve derinleşeceğini ifade etmek istiyorum. Biz milletimizin hakları uğruna sarf ettiğimiz çabayı her geçen gün katbekat artırıp göçmen sorununun beka sorunumuz hâline gelmesini önlemek, mavi vatandaki sorunlarımızı çözmek, Suriye'deki terör devletçiğini etkisiz kılmanın yollarını aramak, ekonomik sıkıntıyı aşmak, hukukun işleyişindeki sıkıntıları gidermek, devlette ve millette liyakat sistemini tekrar kurmak, artan beyin göçünü önlemek adına çalışıp çabalarken iktidar erkini elinde bulunduran sizler yeni bir anayasa çalışması içerisinde pazarlık peşindesiniz. Oysaki ülkemiz yıllardır demokrasiye hasret, yıllardır liyakate hasret, yıllardır refaha hasret, en önemlisi de yıllardır huzura hasret. Bu sebepledir ki İYİ Parti olarak bizim asıl ve ana görevimiz, milletimizi içine sürüklendiği karanlıklardan kurtarmak, uçurumun kenarına sürüklenmek istenen devletimizin ise üzerine yeniden doğmaktır. Bilinmelidir ki bu durum İYİ Parti için vazgeçilmez bir mesuliyettir.
Yirmi iki yıldır iktidarın birbirini tutmayan, popülist dış politika hamlelerinin milletimizin soy ve gönül bağı olan kadim coğrafyasında bir etkisi, bir faydası olmuş mudur? Irak'ta zulüm, Suriye'de göç mühendisliği, Filistin'de katliam, Doğu Türkistan'da vahşet ve soykırım, Kıbrıs'ta diplomatik başarısızlık ve mavi vatan doktrininin sahipsiz bırakılması, Kırım'da işgal. Elbette bu içler acısı reçete daha da uzatılabilir ancak iktidarın dayatmaların uzağında, maceralardan arınmış, dengeli, onurlu ve düzeyli bir dış politika yerine anlık ve günlük olarak belirdiği popülist dış politika hamlelerinin karnesinde uluslararası camiada "yalnızlık" yazmaktadır. Kısacası, iktidar, dış politika stratejisinde yanlış yapmış ve yalnız kalmıştır. Dış politikanın temel stratejisi anketlerle, sosyal medya üzerinden nabız ölçerek ya da borsa verilerinin iyiliği, kötülüğü seviyesi dikkate alınarak yapılandırılamaz. Bu şekilde bir tavır takınırsanız, sözde en inandığınız, sözde en güvendiğiniz yerden sınanır ve tarihin seyri içerisinde ibretlik olursunuz. Bu şekilde bir tavır takınırsanız "one minute" dediğiniz İsrail'e karşı günü gelir Netanyahu liderliğindeki İsrail'in gerçekleştirdiği soykırım ve katliamları protesto eden bir partiliniz tarafından mitinginizde açılan "İsrail'le ticareti kes." pankartlarını apar topar herkesin gözü önünde indirmek zorunda kalırsınız. Bugün görünen odur ki iktidar yetkilileri takınmış oldukları gaflet içerisindeki bu tavrı değiştirmemekte ısrarcıdır. Bu aziz ve şerefli kürsüsünden soruyorum: İsrail'le yapmış olduğunuz ticaret hacminin büyüklüğüne ait veriler ortaya dökülmemiş olsaydı, artık milletin sizden vazgeçtiğini görmemiş olsaydınız Filistin halkına vahşet yaşatan İsrail'le yine de ticareti kesecek miydiniz? Türk devletinin dış politikası tek bir adamın tek başına alacağı ihtiras ve maceracı bir kararlar manzumesine ait zihniyetle yönetilemez. Dış politika fikri hür, vicdanı hür bakış açısı ister. Dış politika istişare ilkesini temel alan bir bütünlük ister. En önemlisi de dış politika tecrübenin aynı istikamette liyakatli ve ciddi bir şekilde bir sonraki bürokrat nesle aktarılmasını ister.
İktidar partisi olarak sizler, dış politika alanındaki büyük eksikliklerinizin farkına varmış olacaksınız ki Meclise önümüzdeki hafta herhâlde yeni bir kanun getireceksiniz. Bu teklifte, Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi ile personelinin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi amacıyla dışişleri teşkilatını güçlendirme vakfının kurulmasını amaçlıyorsunuz. Bu durum karşısında ne diyelim, yirmi iki yıl sonra "Günaydın!" mı demeliyiz?
Sayın milletvekilleri, ülkemiz demografik bir işgalle karşı karşıyadır. Bu işgal, sadece Suriye'nin bir iç meselesinin sonucu ya da yeni ortaya çıkmış bir mesele değildir, bin yıldır üzerinde olduğumuz topraklarda Türk devletinin bekasına kastedilmek istenmektedir. Neredeyse yüz yıl önce emperyalist ve mandacı zihniyetin milletimize kılıç ve kalemle gerçekleştiremedikleri çirkin emeller, bugün büyük bir göç dalgasının tetiklenmesi üzerinden yeniden tasarlanmakta, âdeta yeniden güncellenmektedir. Değişmeyen emperyal emellerin bugün daha uzun vadeye yayılan stratejik bir hamle üzerinden yani demografik işgal yoluyla yapılması hedeflenmektedir. 10 milyona yakın sığınmacının olduğu bir ülkede tabii ki emekliye zam, eğitim sisteminde millîlik, müfredatın ideolojik fantezilerden arınması, ekonomiyi içine düştüğü buhrandan çıkarmak beklenemez. Akıl ve izan sahibi insanlar için bu kadar sığınmacının olduğu bir ülkede beklenen ancak ve ancak acı olaylar silsilesidir. Mesela, bundan birkaç gün önce Okul Müdürü İbrahim Oktugan'ın, sonradan parayla vatandaşlık almış yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından öldürülmesi, bu acı olaylar silsilesinin yeni bir zinciri olarak eklenmiştir. Biliniz ki tek bir adamın ve onun yöneticilerinin kendi iktidarını sürdürebilmek adına demografik işgale sessiz kalması, milletin fertlerinin yaşamlarına kastedilmesine fetva vermek anlamına gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, İYİ Parti olarak, yenilenen kadrolarımız ve siyasi vizyonumuzla güzel ülkemizin tüm sorunlarını çözmek adına iktidara doğru bir yürüyüş başlattık. Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu'nun belirttiği üzere "Hep birlikte yeniden mavi göğü çadır, güneşi bayrak eylemek için hazır ve iktidara talibiz." diyerek sözlerime son veriyor; yüce Meclisi, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)