GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şu anda Türkiye demokrasi ve barış mücadelesinin en önemli şahsiyetlerinin, bu mücadelenin yılmaz savunucularının Kobani kumpas davasında bir kumpasın içinde yargılandıklarına ve kararlarının açıklandığına, kara bir gün yaşandığına ve bu karanlığın Meclisin üzerine çöktüğüne, bu adaletsizliğe imza atanların tarihin çöp sepetinde çırpınmaya, debelenmeye devam edeceklerine, Meclisin vesayet altında olduğuna, bu vesayeseti kırmadan özgürleşmenin mümkün olmadığına ve bu utanca son verme sorumluluğunun bu Mecliste olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:83
Tarih:16.05.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

"Nesini söyleyeyim?" demiş, evet, nesini söyleyeyim? Şu anda Türkiye demokrasi ve barış mücadelesinin en önemli şahsiyetleri, bu mücadelenin yılmaz savunucuları Kobani kumpas davasında, bir kumpasın içinde yargılanıyorlar ve kararları açıklanıyor. Ceza yağdırıyor mahkeme heyeti ve bu yağdırdığı cezaların yasa dışı, hukuk dışı olduğunu çok iyi biliyor, büyük bir adaletsizliğe imza atıyor. Kara bir gün yaşıyoruz, bu Meclis kara bir gün yaşıyor; bu karanlık bu Meclisin üzerine çökmüş durumdadır. Bu hukuk tanımazlık, bu adalet tanımazlık... Burası yasamadır, burası Meclistir, burası hukuktur; bu hukuku tanımamak, bu Meclisi tanımamaktır. Dolayısıyla bugün yargılanan arkadaşlarımız bu kara güne aslında direnen arkadaşlarımızdır; tıpkı istiklal mahkemelerine direnildiği gibi, tıpkı 12 Eylüle, DGM'lere direnildiği gibi. Evet, bugün de bu Kobane kumpas davasına direnenlere ceza yağdırarak intikam almak isteyenler aslında bu cumhuriyeti, bu ülkeyi, bu ülkenin özlemini duyduğu barışı dinamitlemeye devam ediyorlar. Evet, bir yandan üzgünüz ama şunu bilin ki çok öfkeliyiz. Bu ülkede "barış" diyenlere "demokrasi" diyenlere, bir arada yaşama iradesini ortaya koyanlara bu cezaları verenler aslında en büyük kötülüğü bu ülkeye yapmaktadırlar. Onlar bu kötülüğü yapmaya devam etsinler, biz direnmeye devam edeceğiz. Son sözü direnenler söyler, son sözü mutlaka ama mutlaka biz söyleyeceğiz. Biz hukuktan yana, hukuk devletinden, adaletten yana olmaya devam ettik, öyle de devam edeceğiz. Bu adaletsizliğe imza atanlar aslında tarihin çöp sepetinde çırpınmaya, debelenmeye devam edecekler. Bu iktidar böyle ayakta duramayacağını çok iyi biliyor. Bir siyasi mühendislik yaptılar ve iki "tweet"le, onun arkasına sığınarak sandılar ki bu mühendisliklerini saklayabilecekler, saklayamazsınız. Bugün ortada dolaşıyorsunuz demokratik anayasa için, bugün bu Meclisin anayasa yapmasını istiyorsunuz. Bu Mecliste olmayan, yargılanan, yok sayılan, siyasetten menedilen arkadaşların olduğu bir ülkede anayasa yapılabilir mi? Selahattin Demirtaş'ın olmadığı, sözünün olmadığı bir yerde anayasa yapılabilir mi? Figen Yüksekdağ'ın, Gültan Kışanak'ın olmadığı bir yerde, Sebahat Tuncel'in olmadığı bir yerde anayasa yapılabilir mi? Onların mücadelesi bir demokratik anayasa mücadelesidir, onların mücadelesi bir demokratik cumhuriyet mücadelesidir. Sizin demokratik cumhuriyetten kaçarak, demokratik anayasadan kaçarak yaptığınız o belgenin adı tıpkı 12 Eylül anayasası gibi bir vesayet belgesi olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Meclis vesayet altındadır, bürokratik vesayet altındadır, mafyanın vesayeti altındadır, çetelerin vesayeti altındadır. İşte Ayhan Bora Kaplan meselesi, işte Sinan Ateş'in cinayet meselesi, vesayeti buralarda aramak lazım. Bu vesayeti kırmadan özgürleşmek mümkün değildir, demokratikleşmek mümkün değildir. Arkadaşlarımıza yağdırdığınız cezalarla gününüzü kurtaramazsınız, ülkenin geleceğini karanlığa sürüklersiniz. Bu iddianameyi IŞİD'in bir mahkemesi olsa kabul etmez, siz kalktınız -"iddianame" demeye dilimiz varmıyor- bunu kabul ettiniz, buradan bir kumpas davası yarattınız ve bu kumpasın içinde bütün bir ülkeyi boğmaya çalışıyorsunuz; buna izin vermeyeceğiz. Bizim özgürlük, demokrasi, barış, adalet mücadelemiz dün olduğu gibi bugün de devam edecek. Bu Meclis bu utançla yaşayamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bitirin lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu utanca son verme sorumluluğu bu Meclistedir, bu Meclisteki bütün milletvekillerinin sorumluluğundadır çünkü burada bir temsiliyetle varsınız; o temsiliyet halkın, milletin temsiliyetidir, buna sırtınızı dönüp vesayet merkezlerinin, çetelerin aklıyla burada milletvekilliği yapamazsınız. Halkın, toplumun, temsil ettiğiniz kitlelerin sesine kulak vermek zorundasınız, gereğini yapmak zorundasınız, teslim olamazsınız, eğer teslim olduysanız da yeriniz burası değildir. O yüzden, bu Meclisi halkın Meclisi olarak görüyoruz, halkın sesinin sesine ses katmaya devam edeceğiz. Biz bu mücadeleyi verdikçe, siz sessiz kaldıkça bu utancın içinde boğulacağınızdan kuşkunuz olmasın. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Evet, protesto ediyoruz arkadaşlar.

(DEM PARTİ sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar)