| Konu: | 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'na, 20 yaşında bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Ata Emre Akman'a, yüz altmış yıl önce gerçekleşen Çerkez soykırımına, Kırım Tatarlarının sürgün edildiği tarih olan 18 Mayısta İstanbul'da planlanan Kızıl Ordu Korosu konserinin iptal edilmesine ve Kırım Tatarı İsmail Gaspıralı'ya, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin bir helikopter kazasıyla vefatına ve İran'da alınan seçim kararına, dokuzuncu yargı paketindeki etki ajanlığı meselesine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 21.05.2024 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta pazar günü, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'ydı. 19 Mayıs, tabii, çok önemli bir gün, Millî Mücadele'nin başlangıcı, cumhuriyetimizin kuruluşunun temellerinin atıldığı bir gün. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ülkemizin bağımsızlığı için, vatanımızın bağımsızlığı için mücadele etmiş, şehit olmuş tüm şehitlerimizi saygıyla, minnetle bu vesileyle anıyorum.
Gençlik Bayramı diyoruz, tabii, çok trajik ve hepimizi üzen bir olayla biz bu bayramı yaşadık ki bunun gibi menfur saldırılar artık çok fazla artmaya başladı. Ata Emre Akman, 20 yaşında, kuryelik yapıyor, hem katili hem de katilin babası âdeta bir suç makinesi. Ata Emre Akman'ın babası bir Türk subayı; binlerce, yüzlerce insan yetiştirmiş ancak evladını hunharca bir saldırıyla kaybetti. Saldırgan daha önce kasten adam yaralama ve tehdit gibi farklı pek çok suçtan sabıkası olan birisi olarak yakalanmış ve tutuklanmış. 17 yaşında; ilk sabıkasını 14 yaşında almış ve 6 suçtan sabıkası var. Şimdi, bu olaya münferit bir hadise deyip geçemeyiz. Bu olaydaki asli unsuru, bu olaydaki suçu oluşturan gerekçeleri çok dikkatli bir şekilde incelememiz lazım; erken tahliye ve şartlı salıverme, ceza indirimleri, cezaevlerindeki doluluk ve kapasite sorunları, cezaevlerinin ıslah edici fonksiyonlarının güncellenmesi gibi konuların muhakkak irdelenmesi, araştırılması lazım; aksi takdirde, bu ve benzeri hadiseleri tekrar yaşama ihtimalimiz çok yüksek. Konuyla ilgili de önümüzdeki haftalarda bir araştırma önergesini Gazi Meclise sunmayı düşünüyoruz.
Yine, bugün ve geçtiğimiz hafta, yaşanan iki büyük trajik olayla ilgili bir anma günü yaşadık. Bunlardan bir tanesi, yüz altmış yıl önce Çerkez soykırımı gerçekleşti ve 18 Mayıs 1944; Kırım Tatarlarının sürgün edildiği tarih. Tabii, ne acıdır ki Kırım Tatarlarının sürgün edildiği bu 18 Mayıs tarihinde Kızıl Ordu Korosu'nun Türkiye'de bir konser vermesi planlanmıştı fakat bu konuyla ilgili yapmış olduğumuz girişimlerle bu konserin bu trajedinin yaşandığı günde yapılmaması için yapmış olduğumuz başvurular değerlendirildi ve bu tarihte bu konserin yapılmasını engelledik. Elbette ki sanata, müziğe bir muhalefetimiz yok ama bu trajediyi yaşatan ve Sovyet döneminde yaşanan bu trajediyle ilgili o günde, 18 mayıs tarihinde Kızıl Ordu'nun İstanbul'da konser vermesi kabul edilebilecek bir yaklaşım değildi.
1944'te, 238 bin Kırım Tatarı üç gün içerisinde vagonlarla bütün eski Sovyet coğrafyasına dağıtılıyor, 35 bin kolluk gücü görevlendiriliyor ve 8 bine yakın soydaşımız -ki çoğu kadın ve çocuk- yollarda hayatlarını kaybediyorlar. Hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz.
Kırım önemlidir. Türk dünyasının bugünkü hâline gelmesinde, bağımsızlıklarına kavuşan Türk Cumhuriyetlerinin millî devlet olabilme şuurunu elde etmesinde Kırım Tatarlarının, İsmail Gaspıralı gibi, Sultan Galiyev gibi daha nice tarihî şahsiyetlerin varlığı ve onların vermiş olduğu feyiz çok çok önemlidir. Dolayısıyla biz Türk tarihinde yaşanmış bu elim ve trajik hadiseleri ısrarla, sürekli anacağız ki gelecek nesillerimiz bunları görsün, gelecek nesillerimiz bunları bilsin ve bu şuur hiçbir zaman yok olmasın.
İsmail Gaspıralı "Dilde, fikirde, işte birlik" demiş ve biliyorsunuz, bir ceditçilik hareketi başlatmıştı kendi döneminde, eğitimle alakalı reform talep etmişti ki o zamanın şartlarında eski Sovyet coğrafyasında kentlerde, medreselerde, köylerde camilerin yanındaki Kur'an kurslarında eğitim görüyordu soydaşlarımız; İsmail Gaspıralı buna karşı çıktı. 19'uncu yüzyılın başlarında, daha o dönemde bunları anlamak, pozitif bilimle hareket etmeye teşvik etmek, bu yaklaşımda olmak çok kıymetli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Umarım, bu maarif müfredatıyla ilgili yapılan hazırlıklarda biraz olsun Gaspıralı İsmail'den de feyzalınır.
Ben buradan hem 1944 yılında Kırım Tatarlarına yapılan zulmü kınıyorum hem de bu vesileyle Sultan Galiyev gibi, Gaspıralı İsmail gibi tarihî şahsiyetlerimizi anıyor, buradan da Kırım Tatarlarının haklı davasını sürekli savunan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'na da Gazi Meclisimizden selam iletiyorum, selam söylüyorum grubum ve partim adına.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin tabii, trajik bir helikopter kazasıyla vefatı hafta sonunun gündemi oldu. Buradan İran halkına başsağlığı dileklerimizi tekraren iletiyoruz. 23 Haziranda tekrar seçim yapılma kararı alındı. Tabii, İran bölgede önemli bir devlet, seçimin de bizler açısından yakından takip edilmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bizler açısından İran'daki Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin varlığı çok çok önemli. Tabii, İran'la İsrail arasındaki gerginlik, İran'la Azerbaycan arasındaki ilişkiler, İran'la Ermenistan arasındaki ilişkiler, bugün İsrail'in en büyük enerji ihracatçısının Azerbaycan olması bölgedeki gelişmelerin de çok yakından takip edilmesini beraberinde getiriyor.
Son bir konu, sözlerimi dokuzuncu yargı paketiyle birlikte anılan etki ajanlığı meselesiyle kapatmak istiyorum. Ben oluşturulan taslak metne baktım, orada özellikle bir iki cümle dikkatimi çekti. Mesela şöyle bir ifade var: Türkiye'de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ben bu taslağı okuduğumda bir Türk vatandaşı olarak şu duyguyu yaşadım: Endişe duydum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Yani âdeta, sanki ülkemizde, sonradan vatandaş olmuş yabancıları kollama altına alan ve muhalefet eden muhalif sesleri kısmaya yönelik bir adım. Rusya'da, biliyorsunuz, benzer bir yasa bundan yıllar önce çıkarılmıştı ve benzer yasa üzerinden Rusya'da, ne kadar muhalif varsa âdeta, bir baskı altında ve birçoğu da tutuklandı. Gürcistan'da gene benzer bir yasa çıkarıldı, Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili bunu Rus yasası olarak nitelendirdi ve yasayı veto etti; iktidardan da bunu tekrar gündeme almamasını rica etti.
TÜGVA, TÜRGEV gibi iktidara yakın birçok vakfın, biz, Avrupa Birliği projelerinden hibe aldığını biliyoruz. Buradan iktidara soruyorum: "Bu yasa çıkarsa, bu uluslararası fonlardan yararlanan, sizin çok yakın gördüğünüz TÜGVA, TÜRGEV gibi kurumlar da acaba bu yasa kapsamında 'etki ajanlığı' başlığı altına alınacak mı?" diyorum.
Saygılar sunuyorum, sağ olun.