GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Teşekkürler. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Duydunuz önergemizin nedenini ama ben de bir kez hatırlatayım: Günlerdir kamuoyunda "Kobani davası" olarak bilinen davayı konuşuyoruz. Biz de yine reddedeceğinizi bildiğimiz ama ısrar etmekten vazgeçmeyeceğimiz bir öneriyle tekrar karşınızdayız. Bu defa ne istiyoruz? Diyoruz ki: Gelin, mahkemelerde değil, bu Parlamentoda konuşulması gereken şeyleri konuşalım. Aslında yargı konusu olmaması gereken, siyasi tartışma, eleştiri ya da istişare konusu olması gereken ve kamuoyuna "Kobani davası" olarak geçen bu davanın nedenlerini burada konuşalım. İsterseniz ben bazı anımsatmalar yapayım öncelikle size, o döneme ve iklime dair hatırlatmalar yapmak istiyorum, hiç kimse bunları inkâr edemez, dönelim bakalım; eğer Kobani davası siyasi bir dava değilse, eğer Kobani yargılamaları bir rövanş yargılaması değilse, eğer Kobani davası bir intikam siyasetinin çıktısı değilse, eğer gerçekten hukuki bir yargılamaysa, eğer gerçekten hukuki prosedürler işletildiyse, eğer gerçekten insanların adil yargılanma hakkı gözetildiyse o hâlde Sayın Genel Kurul, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizatihi kendisi 2018 yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Demirtaş kararı hakkında nasıl şöyle bir açıklama yapabilir, hatırlayalım hep birlikte, dedi ki: "Kararı tanımıyoruz, karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz."

Şimdi, bu önerge kapsamında bir komisyon kurulsun, kim ne hamlesi yaptı, neden yaptı, Rojava ve kuzeydoğu Suriye, çözüm süreci denkleminin neresinde duruyordu, nasıl bir başlangıç noktası oldu, nerede bir kırılma noktasına dönüştü ve biz, bugün buna niye bir "rövanş davası" diyoruz, niye mahkemelerde değil de burada konuşulması gerekli diye soruyoruz. Hep birlikte gelin, kuralım bu komisyonu, bakalım, siyasi yönü nedir, hukuki yönü nedir, nasıl bir yargılama konusu yapılabilir; gelmezsiniz, yapmazsınız çünkü bu bir varoluşsal mesele. Adını koyalım, bu yalnızca Kobani olayları değil, buna tek başına Kobani davası demek haksızlık olur. Niye? Kobani'nin neyi temsil ettiğine bakmamız gerekir. Kobani sınırda Kürt'le dostluk kurma ihtimaliydi, siz bunu istemediniz; Kobani içeride Kürt'le barışma ihtimaliydi, siz bunu da istemediniz; Kobani gelecekte Kürt'le birlikte eşit yurttaş, bir arada yaşam, onurlu bir hayat ihtimaliydi, bu kararlarla bu umudu da bu beklentiyi de boşa çıkarmayı hedeflediniz. O hâlde, bu bir varoluşsal korkuya işaret eder; ne yazık ki yalnızca sizin iktidarınızla sınırlı değil bu varoluşsal korku; bugün Kobani davası, dün KCK davası, ondan önce DEP davası ve daha da gidelim tarihe kadar yüzyıllık cumhuriyet boyunca adını koymak istemediğiniz, tanımlamak istemediğiniz, eşit yurttaş olarak birlikte yaşamaktan korkunun tezahürü olarak ortaya çıktı Kobani davası. Evet, gelin, bu yönünü araştıralım; gelin, böyle olmadığını ispat edin; gelin, konuşalım; daha dün burada söyleniyordu, tartışalım. Hani yargı kararları Parlamentoda konuşulmaz ya, o hâlde niye Cumhurbaşkanı bizatihi kendisi "Kararı tanımıyoruz, karşı hamlemizi yaparız, bu işi bitiririz." diyor veyahut da henüz mahkeme heyeti kararını açıklarken -karar alfabetik sıralamayla açıklandı ve henüz "A" harfindeyken- İçişleri Bakan Yardımcısı nasıl olur da bir "tweet" atıp "Biz hesabı sorulacak demiştik, sorduk." der? Eğer bu dava siyasi bir dava değilse İçişleri Bakan Yardımcısı bu "tweet"i nasıl açıklar? Lütfen, gelin, buyurun, hep birlikte konuşalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

AYŞEGÜL DOĞAN (Devamla) - Sağ olun.

Sayın Genel Kurul, şimdi, ben buradan aslında yalnızca iktidar blokuna değil muhalefete de seslenmek istiyorum: Niye? Daha alenisi olamaz sevgili arkadaşlar. Son derece aleni, son derece aşikâr, son derece açık seçik bir haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik var. Lütfen sıranızı beklemeyin, öyle bir vakit kalmadı. Bu adaletsizlik, bu haksızlık, bu hukuksuzluk, bu eşitsizlik kar topu gibi büyüyor. O yüzden, Kobani davası kararlarından yalnızca DEM PARTİ'ye değil, tüm Türkiye'ye bir sorumluluk çıkar, sorumluluk düşer; herkes artık bu varoluşsal korkuya dair yol, yöntem önerilerini ortaya koymak zorunda. Kürtlerle birlikte eşit ve onurlu bir yaşama var mıyız, yok muyuz? Kobani davasının özünde yatan şey budur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.(DEM PARTİ sıralarından alkışlar)