| Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 22.05.2024 |
AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Ticaret Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin ekonomimizdeki bazı aksaklıklara çözüm üretmesini ve genel olarak toplumsal fayda sağlamasını temenni ediyorum. Ancak ülkemizdeki ticari faaliyetler konusunda kendi ilim Antalya'da yaptığım saha çalışmalarından edindiğim ve verilere de yansıyan bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk olarak esnaf kefalet kredilerindeki yüksek faiz güncellemesinin sebep olduğu endişelere değinmek istiyorum. TESK verilerine göre ülkemizde yaklaşık 2,2 milyon esnafımız bulunmakta ve bunların büyük bir çoğunluğu da esnaf kefalet kredisi kullanmakta. Hâl böyleyken esnafın kullanmış olduğu kefalet kredisi faiz oranlarının geriye dönük olarak yüksek şekilde arttırılması akla iki ihtimal getirmekte; ya bu kararı alanlar esnafımızın içinde bulunduğu durumdan bihaberler ya da esnafımızın kepenk indirmesi bu arkadaşların pek de umurlarında olmasa gerek. İki ihtimal de çok kötü sayın milletvekilleri. Esnafımız, bu kredileri büyük ihtimalle çektiği anda harcadı, onlara bir geri ödeme planı sunuldu ve kendilerini buna göre planladılar. Şimdi onlara "Sen krediyi çektiğindeki ödeme planını unut ve senin için hazırladığımız yeni ve oldukça yüksek geri ödeme miktarlarını içeren plana razı ol." diyorlar.
Sayın milletvekilleri, enflasyonun bu kadar yüksek olmasının, faizlerin bu kadar artmasının sorumlusu esnaflarımız mı? Enflasyonun ve piyasa faizlerinin bu düzeye çıkmasında esnaflarımızın ne kadar etkisi olmuş olabilir ki? Acaba kaç esnafımızın geliri enflasyon kadar artmıştır ya da satın alma gücü açısından gelir düzeyleri kendini koruyabilmiştir? Peki, geliri reel olarak eriyen esnafımıza kullandıkları kredilerin faizlerini geçmişe dönük yüksek düzeyde arttırmanın makul bir açıklamasını yapabilecek var mıdır?
Aslında finansmana erişim, esnafımızın yıllardır süregelen sıkıntılarından bir tanesi; bunun dışında, temel girdi maliyetlerindeki yüksek artışlar, büyük market zincirleri ve on-line alışveriş platformlarıyla yaptıkları rekabetlerdeki sıkıntılar, ağır vergi yükleri, sosyal güvenlik primleri gibi birçok sorunla esnafımız mücadele etmek zorunda. Bu nedenle, esnaf kefalet kredilerindeki faiz güncellemesinin gözden geçirilmesini ve artış yapılacaksa da esnafın karşılayabileceği düzeyde bir artışa gidilmesini öneriyorum.
Esnaf kefaletle ilgili ikinci bir mesele de plasman yetersizliğidir. Yeni ekonomi modelinin temel amaçlarından biri kısa vadede ekonomiyi soğutup enflasyonu makul düzeylere çekmek. Ancak bu tür soğuma dönemlerinde özellikle esnafların ve yurt içi pazarına iş yapan şirketlerin finansal kırılganlığı da yüksek oluyor. Esnaflarımızın finansa, krediye erişim olanağını arttırmak üzere Halk Bankasına acilen plasman aktarılması önem arz etmektedir.
BAĞ-KUR'lu olan esnaflarımızın 9000 olan emeklilik prim gün sayısının 7200 güne indirilmesi de önemlidir. Düşünsenize, esnafımızın yanında çalışan kişi 7200 günde emekli olurken istihdam yaratan, vergisini ödeyen, risk alan esnafımız 9000 günde emekli olmaktadır. Bu adaletsizliği lütfen bir an önce ortadan kaldırın.
Kıymetli milletvekilleri, elbette yüksek enflasyondan, artan faizlerden, ekonomide başlayan soğumadan etkilenen tek kesim esnaflarımız değil. Konkordato ilan eden büyük şirketlere dair haber sıklığı artmaya başladı. Bunların temelinde talep sorunu kadar finansmana erişim sorunu da var. Şirketler kesiminin TL cinsinden krediye erişim sorununu çözmek için yabancı para cinsinden kredileri kullanmaya başladığı haberlerini de bu eksende değerlendirmeliyiz. Ne olmuştu? Makro ihtiyati bir tedbir olarak kredileri sıkmaya başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ticari krediler için yüzde 2,5 olan aylık büyüme sınırını yüzde 2'ye indirmişti. Mart başında yüzde 54 olan ticari kredi faizleri bir anda yüzde 66 bandına çıktı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının enflasyon tahminlerini ve piyasanın enflasyon beklentilerini düşündüğünüzde bu oldukça yüksek bir reel faiz anlamına geliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
AYKUT KAYA (Devamla) - TL cinsinden ödemeleri olan ama bu oranlardan kredi kullanmak istemeyen şirketler de hem faizi daha düşük olduğundan hem de kur artışına yönelik beklentileri azaldığından dolar, euro cinsinden kredi kullanmaya başladı. Şimdi "Bunun ne zararı var?" diyebilirsiniz. Aslında bu işlem neticesinde şirketlerin bilançolarının kur kırılganlığı artıyor yani olur da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuru kontrol edemezse ya da herhangi bir dış şok nedeniyle kur patlarsa bizim bu yolu seçen şirketlerimiz de patlayacak. Bu nedenle, kredi sıkılaşma tedbirlerinin gözden geçirilmesi ve belki de kontrollü şekilde kaldırılması gerekiyor.
İşin hasılı, enflasyonla mücadelenin ülkemizin birincil önceliği olduğu konusunda hemfikiriz ancak bunu yaparken reel sektör dinamiklerini, aldığımız kararların istihdam düzeyindeki olası etkilerini de dikkate almalıyız. Zaten enflasyonla yıllardır ezilen vatandaşı bir de işsizlikle sınamamak lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)