Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 86 |
Tarih: | 23.05.2024 |
MEHMET AKALIN (Edirne) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 17'nci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum.
İYİ Parti olarak ısrarla dile getirdiğimiz ve yeterince dikkate alınmayan önemli bazı konulardan bahsetmek istiyorum, bunlar tarım ve lisanslı depoculuk alanları olacak. Lisanslı depoculuk faaliyetleri ülkemiz için çok önemli bir konudur. Yakın geçmişte yaşanan bir durumu hatırlatmak istiyorum: TMO buğdaya ulaşamaması neticesinde piyasayı düzenlemek için ithalat yapmak durumunda kalmıştı, hatırlayalım. Üstelik bunu ne zaman yapmıştı? Lisanslı depolarda yeterli miktarda buğday stoku varken. Bu durum konunun önemini ve plansız yönetim anlayışını gözler önüne sermektedir. Kaldı ki şimdi de ülkemiz uzun süreden beri buğday ihracatı yapmaya çalışmaktadır. Bu arada, ülkemizde buğday hasadı başlamış ve fiyat maalesef şimdiye kadar açıklanmamıştır. Maliyetlerin 11 lirayı bulduğu durumda buğday müdahale alım fiyatları çiftçimizi memnun edecek kâr oranıyla acilen açıklanmalıdır.
Bunun yanında, lisanslı depoculukta gıda ve tarım sektörüyle ilgisi olmayan kişilerin haksız kazanç elde etmeleri birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Buradan anlaşılıyor ki denetimlerdeki eksiklikler yüzünden lojistik ve depolama faaliyetlerinde yaşanan aksaklıklar ve en önemlisi, enflasyonun kontrol altına alınamaması gıda güvenliği konusunda tehlikeli bir tablo ortaya koymuştur. Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim: Stokçuluk ve depoculuk birbirinden bağımsız terimlerdir. Fırsatçılar ile ekmeğini kazanma mücadelesi verenleri birbirinden ayırmak gerekmektedir. Tarım ve gıda güvenliğini sağlamak, gıda kayıp oranlarını azaltmak lisanslı depoculuk faaliyetlerinin desteklenmesiyle doğru orantılıdır. Bunun yanında, çiftçimizi koruyacak önlemler almak gerekmektedir. Küçük ölçekli işletmelerin soğuk depo ve soğuk zincirden daha fazla faydalanmaları sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bu meselelerin temelini oluşturan tarım politikaları konusunda da birkaç söz söylemek isterim. Özellikle, tarım konusunda reform yapmak, ürün zincirlerindeki tekelci yapıyı kırmak ve yeni istihdam alanları oluşturmak gerekmektedir. Türkiye'nin tarımsal üretim kapasitesi artırılmalı ve çiftçilere yönelik yeni teşvik uygulamaları geliştirilmelidir. Küçük ölçekli çiftçilerin üretim maliyetleri düşürülmeli, destekler artırılmalıdır. Tarım arazilerinin korunması ve verimli kullanılması teşvik edilmelidir. Modern tarım teknikleri ve sulama sistemleri desteklenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Bunun yanında, dijital tarım uygulamalarını ve akıllı tarım tekniklerini daha fazla kullanmak, üretim süreçlerini verimli hâle getirmek tarım politikalarının daha etkin şekilde yürütülmesini sağlayacaktır. Ekonomik gelişme ile tarım sektörünü bir bütün olarak ele almak gerekir. Bir de soğuk zincirin korunması için hal kanununun da güncellenmesi gerekmektedir. Toptancı hallerinin modernize edilmeye ihtiyacı vardır.
Değerli milletvekilleri, üreticiyi ve tüketiciyi korumak için üretici örgütleri desteklenmelidir. Tüketicilerin ürünlere en kısa sürede ulaşabilmesi için adımlar atılmalıdır. Avrupa Birliğinde tüketilen gıdanın yüzde 46'sı üretici örgütleri tarafından sağlanırken ülkemizde bu oran maalesef yüzde 3 civarındadır. Bu oranın artırılması üretim ve tüketim dengesinin sağlıklı korunabilmesi için çok önemlidir. Sonuç olarak, ürettiğimiz ürünlerin üretim sürecinden başlayarak vatandaşlarımızın sofrasına gelene kadar geçen sürede alınması gereken önlemler ve atılması gereken adımlar ortadadır. Lütfen, sonradan pişman olmamak adına bu uyarılarımıza ve önerilerimize kulak veriniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET AKALIN (Devamla) - Tamamen ithalata bağlı hâle getirilen tarım sektörünü bu durumdan kurtarmalıyız, tarımda yeniden üretim ekonomisine geçmeliyiz. Memleketin her yerinden bereket fışkıran bu topraklarda yiyecek iki lokma ekmeğe muhtaç olmak Türk milletine yaşatılacak en büyük acıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)